Resmi açıklama olarak savaşa dahil değil gibi görünse de, bence zaten ABD de savaşa dahil bir ülkedir. Bölgeye gönderdiği uçak gemisi ve İran çevresinde konuşlandırdığı uçak sayısı ve niteliklerine bakınca, Trump'ın son açıklamaları sonrası ABD'nin de her an İran'ı direkt vurmaya başlayabileceğini düşünüyorum.
Savaşı başlatan, karşı tarafı ilk kez vuran İsrail olmasına rağmen, hiç bir anlamı olmayan BM'nin sadece izlediği süreçte, herkes İsrail'in kendisini savunma hakkına vurgu yapıyor. Almanya Şansölyesi İsrail hepimiz için pis bir işi üstleniyor diyerek, yapılan hukuksuzluğun AB nezdindeki destek boyutunu gösteriyor.
İran'ın karşısında sadece İsrail varmış gibi gözükse de, tüm batının, hatta bazı Arap ülkelerinin ortak gücüne karşı durma ihtimali çok zayıf gibi görünüyor. Yıllardır hep Büyük Ortadoğu Projesi olarak ilan edilip, konuşulan süreç tam gaz ilerliyor. İran ve İsrail karşılıklı tehditlerini sürdüyorlar. Ama şu an hava savunma gücü düşen, eskiyen uçakları ile hava hakimiyeti zaten olmayan İran'ın hava savunması da zayıflayınca İsrail uçakları İran üzerinde görülmeye başladılar haberlerini okuyoruz. Kısıtlamalar ya da amaçları nedeniyle haberlere ne kadar inanmak gerekir o da şüpkeli. Ama anlaşılan o ki, İran eğer hava savunmasını kaybederse, aynı Suriye'deki gibi İsrail ve ABD uçakları-füzeleri ülkenin tüm askeri ve stratejik noktalarını hedef alarak büyük bir yıkım başlatabilirler.
İşte risk de tam burada! Bu planın ana amacı rejim değişikliği olacaktır. Bu durumda Molla rejimi riski görüp, son kez verebileceği en büyük zararı İsrail'e ve dünyaya vermeyi göze alırsa, Hürmüz Boğazını kapatıp, İsrail'e varsa sahip olduğu en güçlü füzeleri ile saldırıya kalkabilir. Bu ihtimal de, ABD'nin, hatta İngiltere'nin İran'a doğrudan saldırya geçmelerinin önünü açar. Hatta bu riski ileri sürerek de her an İran'a saldırdıklarını görebiliriz.
Bizim için önemli risk, Hürmüz Boğazı kapanırsa fiyatları patlayacak petrol maliyeti ekonomimizi olumsuz etkiler. Diğer taraftan da, eğer Irak ve Suriye Kürtlerini işin içine çekerek kara operasyonu yapmayacaklarsa, büyük şehirlere karşı daha sert füze saldırıları ve bombardımanlar başlayabilir. Bu da İran'dan yeni bir göç dalgası riskini yaratır. ABD'de yaşayan Şah Pehlevi'nin oğlu ayaklanma çağrısında bulundu. Eğer ülkede böyle bir durum yaşanırsa, sınırlarımızdaki en büyük ülkenin göç edebilecek nüfus riski bizi de göç alma anlamında olumsuz etkileyebilir.
Kısacası bu ortamda düşmesi beklenen enflasyon ve faiz için olumsuz bir risk var karşımızda. Savaş ne kadar uzarsa bizim için o kadar riskli. FED ve TCMB bu ortamda pas geçecektir görüşümü koruyorum. Ama Gecelik Borç Verme Koridorunda %49 olan üst seviye %47.5-%47.00 seviyesine çekilip temmuz için ilk sinyal verilebilir.
BIST Yine de İyi Direniyor!
Savaşın riskinin bu kadar yüksek olduğu yerde BIST yine de iyi direniyor. 9000-9730, hatta 9830 aralığında sıkışan bir borsa var. CDS risk primimiz 292 puan seviyesi ile yeniden 300 puanın altında yer alıyor. Savaşta kısa sürede bir sonuçlanma görülürse borsanın yukarı tepkisi artar ve CDS'lerimiz yeniden 270 seviyelerine doğru iner. Ama petrol ve göç dalgası yaratacak bir süreç başlarsa, o zaman 9000 desteğinin kırılma riski de yüksek olur.
İşte bu nedenle belirsizlik yüzünden bir süre daha gidişatı izlemekle yetineceğim. Umarım İsrail ve ABD'nin dünya genelinde hukuk tanımaz şekilde başlattıkları savaş süreçlerinin sonuna geliriz. İsrail'li gazetecinin Gazze, Suriye, İran sonrası finalde Türkiye ile karşılacağız deme cüreti de, bölgemizdeki planların olası boyutu ve risklerini gösteriyor. Gazetecinin bu sözü bir şey ifade eder mi derseniz, şu an için belki spekülasyon deyip geçebiliriz. Ama Biz haklı olarak bile sınırımızdaki PKK-PYD yapılanmasını engellemek için sınır ötesinde 30 km öteye müdahale edemezken, İsrail arkasındaki güçlerin de desteği ile Gazze, Lübnan, tüm Suriye derken, şimdi de İran'ı vurabiliyor. Demek ki, bazı riskleri ciddiye almak gerekiyor. Bu nedenle yıllardır bu risklere dikkat çekiyordum. Ama Suriye ve İran'da bu kadar hızlı ve kolay bir süreç yaşanmasını beklemiyordum.
Ben önümüzdeki yakın yıllarda benzer bir savaş riskini İsrail ile Türkiye arasında düşünmüyorum. Ama yönetim, anayasal düzenlemeler, eyalet sistemi gibi gündemler için ise her türlü gelişmeye hazır olun diyorum. Bu süreçler esnasında daha mı güçlenir çıkarız, yoksa biz mi yeni hedef alanı oluruz göreceğiz. Ama askeri gücümüzü, ekonomimizi, demokrasi ve adalet sistemimizi ne kadar güçlü tutarsak, bu riski kendimizden o kadar uzak tutarız. Bu saydığım alanlarda bir tek askeri imkanlar konusunda ciddi bir atak içindeyiz. Ama bizim uçaklarımızın da çok eski teknolojilere sahip olduğunu bilmemiz lazım. Adı geçen milli uçakların envantere girmesi için daha çok zaman var. Şu an mevcutların teknolojileri ise oldukça geri. Bu nedenle hava savunma sistemleri, füze kapasitemiz en büyük ve hızlı geliştirilmesi gereken alanlar. Ki, biz de bunu yapıyoruz. Savunma sektörü dışında ekonomi, demokrasi, adalet, eğitim vs. gibi alanlarda ise ne durumdayız siz karar verin.
Bu arada İran savaşı ya da olası rejim değişimi sonrası İran'ın enerji rezervleri de dünya tüketimine açılacaktır. Yani belki yakın vadede arz yönlü fiyat artış riskleri var. Ama sonrasında petrolde ciddi bir arz artışı başlamasını ve yılları bulacak düşük petrol fiyatlarının ülkemizi destekleyeceğini düşünüyorum.
Tüm bu kapsamda içimdeki inanç, İran dahil bu savaş süreci bize sıçramadan bir şekilde kontrol altına girince, Türkiye olarak en azından önümüzdeki 5-10 yıl lehimize gelişecek bir süreç bekliyorum. Savaşların bitmesi halinde bölgesel ticaretini en yüksek arttıracak ülke Türkiye olacaktır diye düşünüyorum. Yani borsa için risk kısa süreli olacak, ama yükseliş süreci başlarsa bu çok daha uzun soluklu bir dönem olacaktır görüşündeyim. Yeter ki, bu günlerin risklerini üstümüze sıçratmadan bu süreci savuşturalım.
Hepinize sağlık, dünyaya barış ve hepinize bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_