2021 sonunda enflasyon %17.75, politika faizi %19 iken TCMB para politikalarında değişikliğe giderek, enflasyonun nedeni olarak yüksek faizi hedef gösterdi. Faiz sebep, enflasyon sonuçtur tezi ileri sürülerek düşük faiz uygulamasına geçtik. İlk andan beri elektrik dışındaki, akaryakıt ve doğalgazın neredeyse tamamında, üretimdeki aramalın %70'ten fazlasında ithalata bağımlı olan ülkemiz için bu kararın felaket olacağını yazdım, söyledim. Enflasyon altında kalan faiz yüzünden kurlarda sert yükselişlere maruz kalacağımızı, yükselen kur enerji başta her alandaki girdilerde fiyat artışlarına neden olacağını, bunun da tüm fiyatları ve enflasyonu patlatacağı uyarılarını defalarca tekrarladım.
Ama enflasyon altında faiz uygulamasına inatla devam edince tüm korkularım ve uyarılarım arka arkaya gerçekleşmeye başladı. Uygulama sonrası yaşanan ilk döviz yükseliş dalgasını durdurmak için başlatılan KKM uygulaması sonrası düşen kurlar esnasında, TCMB rezerv artışı alımları yapmalı, kurun düşmesine set çekmeli demiştim. Tam tersini yapıp, devamlı satış yaparak rezervleri eksiye düşürdük.
Sonra yine düşük faize devam edince, bu sefer patlayan cari açık nedeniyle vadesi gelen döviz cinsi borçlara kaynak bulabilmek için, ihracatçı şirketlerin dövizinin önce %25, sonra %40'ını TCMB'na satma zorunluluğunu getirdik. Çare olmayınca, KKM'de ilk anda uygulanan politika faizi +3 puan üst faiz sınırını kaldırıp KKM faizlerini çoşturduk. Hiç biri çözüm olmadığı için de, devamlı döviz satışı yaparak dövize olan talebi düşüreceğimizi sandık. Ama böyle olmadı.
Benzer şekilde yüzlerce ara uygulama kararı aldık. Ama bakın enflasyon sorunu bir türlü çözülmedi. 2021 sonu başlatılan enflasyon altında faiz uygulaması sonrası yaşamımızdaki rakamlara bir bakın! O gün Dolar 8.70, Akaryakıt pompa fiyatı 6.80 TL idi. Kiralar, konut fiyatları, okul ücretleri, gıda, doğalgaz, elektrik, seyahat ücretleri şu anki rakamların neredeyse 1/5'i, hatta daha da azı seviyesinde idi. İlk anda biraz daha fazla faiz vererek en başında enflasyonu durduracak, sonra da yeniden düşürünce faizleri de düşürecekken, kamunun ve insanların üstüne inanılmaz bir yük yükledik. Cari açık patladı. Rezerv ve dış borç ödeme endişelerine düştük. Çare diye düşünülen KKM ciddi bir risk haline geldi. Yabancı yatırımcılar ise her türlü Türk varlıklarından devamlı çıkış yaptılar.
Halkın başta sabit gelirliler olmak üzere %80'inden fazlası fakirleşti. En basit ifade ile üst düzey emeklililer bile öncesinden maaşlarının 1/4'ünü kiraya verirken, şimdi ise tamamı kiralarına yetmez hale geldi. Daha düşük emeklilik maaşı alanlar, asgari ücretliler ise, açlık sınırının altında gelire düştüler.
TCMB'dan KKM Kararı!
KKM'den çıkmak için yeni bir karar alındı. Buna göre, sadeleşme süreci kapsamında yabancı para mevduattan KKM'ye dönüşüm hedefi uygulamasına ve TL payına göre ilave indirimli menkul kıymet tesis uygulamasına son verildi. Bu kararla vadesi dolan KKM mevduatın TL mevduata dönmesi hedefleniyor. TL mevduata dönüşü yeterli olmayan bankalar için ek menkul kıymet tesisi zorunluluğu getirildi. Eğer bankalar yeterli TL mevduat dönüşümü yapamazlarsa, düşük faizli olan kamu kağıtlarını almak zorunda kalacaklar. Bu durum ilk anda bankalar için zarar demektir. Tepki olarak, döviz kuru, her türlü mevduat ve kredi faizlerinin artmasını bekliyorum.
Demek ki, cuma günü ortaya saçılan söylentiler değil de, bu konu yaşanan satışlara neden olmuş. Bu nedenle bugün bankalarda baskı görmeye devam edebiliriz. Ama diğer sektör ve hisselerde ise düşüşün devamı halinde tepki alımlarıyla haftaya başlanmasını bekliyorum.
Fakat enflasyon altında faiz uygulaması sürerken, bu kararlarla istenilen sonuç elde edilmez. Bu kararın yansıması dövizde ve mevduat faizlerinde artışa neden olur. Bu nedenle ilk anda dalgalanlamalar yaşanabileceği için, önce piyasa yansımalarını görmek niyetiyle izlemede kalıp, sonra olası yeni teknik paylaşımlarımı yapmayı düşünüyorum. Altı aylık bilanço beklentisi yüksek olan hisselerde beklentilerim değişmez. Ama bankaları bir süre uzaktan izlemek tedbirli bir davranış olabilir.
Enflasyon düşmeden bu tarz kararların hiç birisi çare olmaz. Sonuçta kurlar artarsa enflasyon artmaya devam eder. Doğru faiz, doğru maliye politikalarına geçiş şarttır. Kamu için tasarruf tedbirleri de devreye alınmalıdır. Bir süre düşük büyüme göze alınmak zorundadır. Gelişmiş dünya ülkeleri bile, borçları kendi paraları ile olmasına rağmen, enflasyonu kontrol etmek ve düşürmek için, enflasyon üstünde faiz verirlerken, dış borçta döviz ile borçlanmak zorunda olan ülkemizin, enflasyonun çok altında faiz vererek bu sorunları çözmesi çok zordur.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_