Seçimde o kazandı, bu kazandı, kazanamadı bunlar işin siyasi boyutu. Ama herkesin bilmesi gereken işin ekonomi ve finansman kısmında çok büyük sorunlara doğru gidiyoruz. Kasım 2021 sonunda başlatılan para politikası sonrası çok kötü bir süreç yaşandığını bilmek, görmek lazım. Merkez bankası rezervleri nette eksi. Merkezi bütçe açıkları ciddi, cari denge açığı daha da ciddi ve devamlı artıyor. Büyümede düşüş var. İhracatçılar artık ciddi tepki vermeye başladılar pazar kaybediyoruz diye.
Bir an önce seçim bitmeli ve kim kazanacaksa çok hızlı bir şekilde yeni ekonomi kabinesi ve programını açıklamalı. Yani çoğunluk siyasi görüşlerle oyuna karar veriyorsa, bunun ekonomi ve finans alanını da etkilediğini bilmek lazım. Cari açığı nereden geldiği belli olmayan net hata ve noksan denen döviz girdisi kalemi ile nispeten yarı yarıya karşılıyorduk. Son verilerde net hata ve noksan da eksi geldi.
Bankalara döviz satmaları için hergün yeni bir baskı uygulanıyor. Faizi düşürmek için çıkılan bu yolda faizler her geçen gün devamlı yükseliyor. Bu gidiş hayra olmadığını bilmek lazım. Bu işin sonunda eğer değiştirmeyeceğiz denen para politikalarında geri adım atılmazsa, olması gerekene dönülmezse seçim bittiğinde gerçekle yüzleşmek zorunda kalacağız. Bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borcumuz yaklaşık 190 Milyar Dolar. Rusya'ya doğalgaz ödemelerinde ötelemeler alıyoruz. Eğer aynı politikalarla devam etmekte ısrar edersek, devamlı değişen mevzuatlarla bu sorun çözülmez. Bir anda kur ve faizin zıpladığını görebiliriz. Şu anda kişiler ve şirketler finansmana ulaşamıyorlar. TL ve dövize ulaşmada ciddi sorunlar var.
Bu durum böyle sürecek olursa, ödeme güçlüğüne girebiliriz. Bunun neticesinde her an ayak sesleri duyulan sermaye kontrolü süreci daha da sertleşebilir. Açıkçası serbest kambiyo rejimi bile tehlikeye girer. Bunları ben kendi kafamdan yazmıyorum. Şu anda açıklanan verilerde ikili açık denen cari denge açığı ve bütçe açığı verilerine, eksi merkez bankası rezervlerine, her gün çıkartılan yeni kararlarla TL ve Döviz konusundaki baskılara bakarak söylüyorum. Bu endişelerimi para politikası değişiminin ilk gününden beri söylüyorum. Maalesef şu an bu endişelerimin tam ortasındayız. Her alanda yansımalarını görüyoruz. Kimse maaşına zam geliyor diye sevinmesin, gelen bu zamlar bir gecede artabilecek kurlarla bir anda uçabilir. Ülke insanı olarak ciddi bir fakirleşme yaşama riski ile karşı karşıyayız. Bin TL'niz ile 10 yıl önce, 5 yıl önce, iki yıl önce, bir yıl önce kaç Dolar alabiliyordunuz hesaplayın. Aradaki azalış direk fakirleşmenizdir bunu bilin. Ben yazayım kolaylık olsun; 1000 TL ile = 2001'de 595 Dolar alıyordunuz. 2008'de 847 dolar ile en zenginleştiğimiz yıldı. 2013'de 555$, 2016'da 321$, 2019'da 172 $, 2020'de 142$, 2021 117$ ve şu an ise sadece 50$ alabiliyoruz. Artık bu fakirleşmeyi herkesin görmesi bilmesi lazım. Kurlar bu haliyle ciddi bir sıçrama riski taşıyor. Eğer aynı politikalar sürerse bu gidişi engellemek zor görünüyor.
Bu nedenle en kısa zamanda kim kazanırsa kazansın ama ekonomi kadroları liyakatla bir an önce belirlensin. Gelecek ekip kimse inatlaşmalardan vazgeçip almaları gereken kararları alsınlar. Yoksa sonra bana bu hisse neden düştü, karlar niye bozuldu demeyin. Bunları ben yapmıyorum. Normal tıkır tıkır işleyen sistemi bu şekilde zora sokanlar yaratıyorlar. Düzeltmesi gereken kişiler de yine iktidar gücünü elinde tutanlar olacaktır.
Siyasi görüşlerle aldığınız kararların sizlere ve ülkemize etkilerini unutmamak lazım. Sonra ekonomik, finansal şokları yaşarsak pişmanlıklar yaşamayın.
Borsa şirketleri ise döviz bazında değerlenececekler ama daha sonra. Şimdilik bu gidişin baskılarını yaşıyoruz. Neler yaşarız gelişmelere göre şekillenecek.
NOT: 17:00 civarı İstanbul'a doğru yola çıkacağız. Hafta sonu İstanbulda olacağız.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_