Son günlerde işimiz böyle oldu maalesef. Ülkenin ekonomik verilerinde ciddi riskler var. Enflasyon resmisi bile çok yüksek. Şimdi yeni yılda, enflasyonda düşüş tabii olacak da, ama bu düşüş fiyatların geri gelmesi şeklinden ziyade artış oranlarının azalması şeklinde olacak. Yani enflasyon Ocak'tan sonra 2022 ocak-şubat-mart vs. ayları ile kıyaslanınca yıllık düşmüş gibi görünecek. Yani düşüş 2022'nin ayları ile kıyaslanmasından kaynaklanacak.
Bu arada cari açık sorunu dahil kurları ya da yüksek tutacak çok ciddi riskler aynı şekilde devam ediyor. Ama eldeki tüm imkanlarla döviz kurları yükselmesin diye baskı yaratılıyor. Tek hane olan faiz haftalık politika faizi. Bunu bankalar TCMB'dan alabiliyor ama vatandaşın, iş adamının ulaşabildiği kredi faizlerindeki rakamlar tek hane değil. Hatta %50 TL mevduattan az bulunduran bankalara uygulanan %3 komisyon %8'e yükseltildiği için, son günlerde bankaların da TL mevduat arttırma çabaları mevduat faizlerini %25-%30 aralağına çekmiş durumda.
Ama tüm bu zorlama uygulamalara rağmen mesela az önce Is Bankasının açıklamalarını okudum, gn.müdürü % 50 hedefimiz olmayacak, bunun yararlı ve doğru olduğunu düşünmüyoruz diyor! Ayrıca bankalara düşük faizli tahvil stoğu taşıtmanın da doğru olmadı görüşündeyim demiş ki, aynı düşüncemi en başından beri yazıp bu zorlama uygulamaların risklerine dikkat çekiyorum. Eğer enflasyon gerçekten düşer, cari denge açığı da artıya, yani cari fazlaya dönerse o zaman tamam bu uygulamalar doğru olur. Ama maalesef cari dengede de, bütçe dengesinde de seçimlere giderken açıkların daha da artmasını bekliyorum. Bu süreçte bankaları bu şekilde zorlamak çok doğru değil. Ama siyasi karar bu ve her alanda benzer kararlarla kur baskısı sürüyor. Ne kadar tutmayı başarırlar yaşayıp da göreceğiz.
Neyse, umarım bizler yanılırız da, bir süre sonra enflasyon gerçekten düşer. Cari denge artı vermeye başlar. Bütçe dengesi kontrol altına alınır. TCMB rezervleri swaplar düşüldükten sonra da artıya döner de bu riskler ülkenin geleceğinde çok daha büyük yükler yaratmaz. Ama enflasyonu düşüreceğiz diye millete ve devlete yüklediğimiz maliyet ortada. Faizi düşürmek için başlattığımız sürecin başında enflasyon %19, dolar kuru da 8.50 idi!
Neyse, işte bu ortamda, şu an için paraya borsa dışında bir alternatif bırakılmadığından BIST'de işler yolunda gidiyor. Özellikle de yeni yatırımcılar, işler tersine döndüğünde kayıpları henüz tecrübe etmedikleri için, bu borsa ne güzel kazandırıyormuş diye düşünüyorlar. Onlara göre düşse de, sonra yeniden fiyatlar yükseliyor ve kara geçiyorlar. Ama durum şimdilik böyle gibi görünse ve bir süre daha bu şekilde sürecek gibi olsa da, aslında tam böyle değil. Yükseliş trendlerinde dahi ara teknik düzeltmeler çok ciddi oranlarda olabilir. Bazı gereğinden fazla yükselmiş hisselerden çıkmaya başladıklarında, görülmüş olan yüksek fiyatlar bir daha yıllarca görülmeyebilir. Hatta fiyatları uzun süre düşen bir çok hisse de olabilir.
İşte bu nedenle bu günlerde bilanço ederlerine göre hisse tercihlerinde bulunmak çok tedbirli bir davranış olur. Ben özellikle bilanço değerlendirmelerimi okuyun ve teknik analize bakarken bile bu bilançoları referans alın derim.
Yoksa düzeltme yapmadan yükselmeye devam eden BIST'de hisse öngöründe bulunmak, hakikaten artık a mı diyeyim, b mi diyeyim, yoksa c mi diyeyim şekline dönüşmeye başladı.
Umarım herkes için iyi bir hafta daha yaşarız. Ama sakin ve ful hissede olmadan yarı yarıya pozisyonlarla devam etmekte yarar olacağını düşünüyorum. Ben yine tekniklerine göre yükseliş sinyali veren hisseleri geçen haftanın sonunda yapmaya başladığım gibi, gördükçe ve cesaret ettikçe paylaşmayı sürdüreceğim. Ama onlar da dahil, her an düzeltme riski olduğunu, grekirse maliyetli taşımak zorunda kalabileceğinizi bilmenizi ve bunu göze alarak yeni alımlar yapılması uyarısını yapıyorum. Hisse bazlı ayrışmalar bu hafta da olacaktır.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_