FED 75 Baz Puan Artış Yaptı, TCMB Ne Yapar?
ABD ve AB enflasyonuna müdahaleyi öncelikli göreceklerini, ECB ve FED'den yüksek faiz artışlarının geleceğini, bu nedenle dolar endeksi yükselirken, ons altın ve gelişmiş ülke borsalarının düşme riskinin yüksek olduğunu, her yükselişin bu borsalarda ve ons altında satış fırsatı olarak kullanılması gerektiği, ama BIST'in yüksek karlar ve düşük fiyatlanıyor olması sayesinde pozitif ayrışacağı görüşümü ilkbahardan bu yana paylaşıyorum. ECB faiz artışını düşündüğüm gibi yapmıştı. Dün de FED 75 baz puan ile beklentilerime uygun davrandı. Ons altın 1660 Dolar civarında. Dow 30180'lerde. S&P de 3700'lerde bulunuyor. Ons altın 1680$, ya da 1700$ diyelim seviyesinin üstüne atarsa ne ala, ama bunu yapamazsa, FED ve ECB kararlarının baskıları ile 1570$ - 1500$ alt seviyelerini görme riskinin de olduğunu söylemek istiyorum.
BIST ise son dönem banka düşüşlerine rağmen bu süreçte ciddi pozitif ayrışma yaşadı. FED ve ECB açısından enflasyon önemli olduğu ve enerji krizinin de kış için ciddi bir enflasyon riski yaratması açısından, bu faiz artışlarının devamının da geleceğini düşünüyorum. AB resesyondan stagflasyona dönecek bir kış riski yaşıyor. Nasılsa durgunluk her şekilde yaşanacaksa, bir de eksik talebe rağmen, enerji krizi nedeniyle oluşacak üretim kaybı stagflasyona neden olmasın diye, faiz arttırmak zorunda kalacaklardır. Faiz artışları ile talep kaybından daha fazla olacağını düşündüğüm üretim kaybı nedeniyle olası yüksek fiyatları, talebi daha da düşürerek engellemeye çalışacaklardır görüşündeyim. Yani özellikle AB için öncelik büyüme değil, enflasyon olacaktır.
TCMB Ne Yapacak?
FED de faiz artışı ile sırasını savdı. Şimdi gözler TCMB'de olacak. Ne olması gerektiğini konuşmuyoruz. Çünkü zaten geçen yıl başlattıkları politika değişimi sonrası durum ortada. Dünyanın en yüksek cds ve enflasyonlarına sahibiz. Cari denge açığımız da rekora gidiyor. Politika faizleri düşüyor olsa da, piyasa faizleri buna paralel düşük değil. İthal ekonomisi olduğumuz için, kurlar artınca zamlar ve enflasyon artışları da sürüyor. Lakin buna rağmen Merkez Bankamız faiz indirimlerine devam ediyor. Çünkü siyasi niyet belli. Bu nedenle ben bugün de TCMB'dan biz faiz indirimi gelirse şaşırmam. Dediğim gibi, ne olması gerektiğini konuşmuyoruz. Ne yapar sorusuna cevap arıyoruz. Ancak tahvil konusunda alınan kararlarla düşen tahvil faizlerini olumlu buluyorum. Zaten bankaların ana kar artışı nedenlerinden birisi de bu olacak son dönem.
Enflasyon üretimle çözülür. Üretim için ise düşük faiz, gerçekçi kur politikası şarttır tezimi yıllardır savunurum. 2002 sonrası yüksek faizle düşürülen kurlar esnasında bu tezimi defalarca yazdım. Ülkenin bu şekilde ithalat cennetine dönüşeceği, ama sonrasında çok büyük kur, cari açık ve enflasyon riskleri yaşanacağı uyarılarımı çok kez yazılarımda tekrarladım. 2010-2015 arasında sitedeki strateji yazılarımda bu tez ve uyarılarımı okuyabilirsiniz. Ama benim düşük faizim aramal ve katma değerli üretime yönelik proje kredileri şeklinde düşük faiz destekleri. Siz bunu genel faizlerde yaparsanız, bunun yansıması uçan konut fiyatları, otomobil fiyatları gibi hayatı zorlaştıran şekilde karşınıza gelir. Dönüp bakınca, hala üretim için %80'lere varan ara mal ithal etmeye devam ediyoruz. Katma değerli yüksek teknoloji ürünlerin ihracatımızdaki payı ise hala %3'ler bile değil. Demek ki, biz düşük faiz konusunu çok yanlış uygulamışız ve halen de bunu yapmaya devam ediyoruz. Düşük faiz aramal ve yüksek teknoloji-katma değerli ürün üretimleri için, proje bazında olmalı. Tüketici faizleri, konut faizlerinde uygulanmamalı. Ama biz ne yapıyoruz, konuta piyasa faizi altında faizle kredi faizi verip inşaat sektörü sayesinde büyümeyi sağlamaya çalışıyoruz. Evet büyüme başarılıyor ama maliyeti ortada! Düşük faiz nedeniyle konuta talep artınca, konutun yapımı için gerekli her alandaki ürünlerin fiyatı da katlanıyor. Buna bir de ülkemize gelen yabancı sayısının ek konut talebini ekleyince, bizler normal gelirlerimizde bırakın ev alabilmeyi, kirada bile oturmaya zorlanır hale geliyoruz.
Neyse, kısacası TCMB kesinlikle faiz artışı yapmayacaktır. Ya aynı bırakıp, FED kararının yansımasına bakar, ya da 50-100 puan arası daha faiz indirimi yapar. Benim görüşüm faiz indirimi yapacağı yönünde. Ben yıl başına kadar faizlerde %10'ları zorlamalarını, seçim öncesi de tek haneli rakamları denemelerini bekliyorum.
Bir faiz indirimi halinde, oranına göre kurlar yukarı tepki vereceklerdir. 50 olursa daha az, 100 baz puan olursa daha fazla kur tepkisi görürüz. 18.38 gördüğümüz son zirve seviyesi. Orası yukarı kırlırsa, kontrol biraz kaçar. Ama KKM'nin zorunlu uygulamaları ve BDDK'nın kredilerdeki zorlamaları-sınırlamaları nedeniyle kurlarda olası artış şimdilik en fazla 18.60-19.00 TL civarı ile sınırlı kalır. Ama tabi olası artış halinde enflasyonda yeniden zirve arayışları devam eder.
Peki borsa ne olur? Dışarıda satış baskılarını görüyorsunuz. Bu durum daha alt seviyelere doğru yurt dışında devam eder. Ama BIST, enflasyon ve düşük faiz nedeniyle korunma alanı olarak görüleceği için pozitif ayrışma sürecektir. Son dönem bankacılık manipülasyonu nedeniyle hasar tespiti yapılıyor. Bu durum bu işe dahil olmuş kişi ve kurumları zora sokmuştur. Batan, sermayelerini eritenleri, ciddi cezai yaptırımlar alanları duyacağız diye düşünüyorum. Ama sisteme bir şey olmaz. Sadece bu işin enkazının hesaplanıp, kaldırılmasına kadar geçici düşüşler görülebilir o kadar. Sonra boyunun ölçüsünü alanlar ortadan kaybolur. Ama BIST yoluna devam eder.
Çünkü Bilanço ederleri çok yüksek olmasına rağmen, halen ciddi iskonto içeren bir BIST'e sahibiz. Eğer bugün de faiz indirimi yapılırsa, bankalara uzun zamandır süren gelir-kar transferi artarak devam edecek demektir. Bu durumda yüksek bankacılık karları 9 ve 12 aylık bilançolarda da sürecektir. Yaşanan bankacılık oparasyonu krizi kapanınca, ki ay sonunda vadeler kapanırken ne olacağını göreceğiz. Ama en geç ay sonu bu işlerin çözümü bitmiş olacaktır. Sonrasında mevcut dört ana özel sektör bankası akbnk, garan, ısctr, ykbnk dahil birçok şirketimiz gelecek yüksek karlarının da desteği ile yeniden yükseleceklerdir görüşündeyim.
Enerji Krizi Türkiye İçin Fırsat!
Rusya yaptırımları nedeniyle AB çok ciddi bir enerji krizine girdi ve giriyor. Bu nedenle AB'de yüksek enerji gerektiren birçok alanda üretim kayıpları yaşayacaklar. Demirçelik, cam, gübre, seramik başta birçok alanda AB nezdinde şirket kapanmaları duymaya başlıyoruz ki, bunlar daha da artacaktır. Resesyon riskine rağmen, yaşanacak üretim kayıplarının resesyon nedeniyle düşecek talepten daha fazla olmasını bekliyorum. Bu üretim açığı da bir şekilde kapatılma yoluna gidilecektir. İşte ben burada Türkiye'nin devreye gireceği-girdiği görüşündeyim. AB'ye birçok alanda ihracatımızda ciddi artışlar yaşanmasını, hatta AB'li birçok şirketin kendi ülkelerinde yapamadıkları üretimlerini Türkiye'de yapmak için şirket satın alma ve ortaklıklara gitmesini bekliyorum. Ülkemizde ortak birçok yeni yatırım haberi duymayı, görmeyi bekliyorum.
Buna bir de Rusya'nın kısmi seferberlik kararı sonrası, Rusya'dan çıkan rus vatandaşlarının ülkemize yönelmesini de eklersek, çok ciddi sermaye girişlerine sahne olacağız. Net Hata ve Noksan rakamlarının bir süre daha yüksek kalarak cari açığı fonlamaya destek olacağını düşünüyorum.
Kısacası bizim için kısa risk, son dönemin vioptaki bankacılık operasyonu sonrası ortaya çıkan enkazın etkileri ve bu riskin telafisi için geçecek sürede olası düşüşler olacaktır. Bu durumu çözüp, bu süreci atlattıktan sonra, BIST ve şirketlerimiz yeniden ön plana çıkıp, dünya genelinde pozitif ayrışma gösteren bir trende girecekler diye düşünüyorum. Ama bu hasar tespiti döneminde, bazı kurumlar manipülatörlerin kendi üzerlerine bıraktıkları teminat açıklarını, kendi sermaye ve portföy varlıklarından karşılamak durumunda kalabilecekleri için, ellerinde bu işle ilgisi olmayan hisselerde bile satışa gittikleri-gidebilecekleri için fiyat düşüşleri görülüyor ve bu biraz daha sürebilir. Ben bunun alım fırsatı olacağı-olduğu görüşündeyim.
Yaşanan kendimize özel manipülatif krizi atlattıktan sonra, AB enerji krizinin de bizim için yaratacağı fırsatlarla, enerji, gübre, seramik, konserve-gıda, cam, market, ilaç, tıbbı-medikal üretim, petro kimya, orman-kağıt-ambalaj, ana holdingler başta birçok sektör ve şirkette çok ciddi artış potansiyeli oluşacağı görüşündeyim.
Biraz sabır göstereceğiz. Ama SPK da, bir daha bu durumun olmaması için, gerekli düzenlemeleri kurumlar nezdinde kesin yapmalı ve bir daha bu durumlar yaşanmamalıdır.
Bu süreçte bilanço ve teknik analizde öne çıkan hisseler için paylaşımlarımı yapmaya devam edeceğim. BIST ve ülkemiz için bu işler dışında diğer riskler ise halen ciddi şekilde karşımızda duruyor. Bunlar ABD ile ilişkilerde yaşanan gerilimin artarak sürmesi. F-16'ları vermedikleri takdirde, farklı ülkelerden S-400 misali tedarik yoluna gittiğimizde, bunu yapacağımız ülkeye göre olası riskleri, Rusya yaptırımlarının bir şekilde bize de uygulanması riski, Yunanistan ile her an bir çatışma-kısmi savaş riski gibi gelişmeler halinde, yukarıda yazdığım beklentilerim sekteye uğrar. Dünya ABD eliyle ateşe sürükleniyor. Umarım AB kendisini adım adım krize sokan ABD'ye bayrak açar. Yoksa dünya olarak çok daha büyük gerilim ve savaşlara gidersek, yukarıda dediklerimin hepsi boş olur. Bizim dahil olacağımız savaş ve çatışmalar, bulunduğumuz tarafa göre ülkemizi de derinden etkiler.
BIST, ülke endeksleri, ons altın, hisselerin teknikleriyle vs. ile ilgili paylaşımlarımı Destek-Direnç Tablomuzda bulabilirsiniz.
Aydınpost Ana Sayfa'dayım!
Hakkımdaki bir yazı Aydınpost'da ana sayfada çıktı.
https://www.aydinpost.com/ilimizin-gururu-stratejist-aydin-eroglu linkinde paylaşımı bulabilirsiniz. Ne diyelim sağolsunlar.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_