Bugün FED'in faiz toplantısı Var. Tüm dünya, son gelen %8.6 ABD enflasyonu sonrası, şahinleşen bir FED bekliyor. Son enflasyon verisine kadar 50 baz puan olan faiz artışı beklentisi, 75 baz puana yükselmiş durumda. Benim görüşlerimi biliyorsunuz. Eğer ABD enflasyonu yenmek ve yeniden tersine döndürmek istiyorsa, toplamda %3.5 - %4'lere varan bir faiz artışı süreci başlatması gerekir. Hatta bununla da yetinmeyip, bilanço küçültme hamlelerini yapması gerekir. Bilanço küçültme ne demek? Vadesi gelen tahvillerin süresini uzatmayıp piyasaya verdiği likiditeyi azaltmak demek. Bir ileri hamle de varlık satımıdır. Ki, bu da bankalara tahvil satıp(varlık alımlarının tam tersi uygulama) direk likidite çekme kararıdır. Bunlardan hangilerini uygulamaya alırsa, FED'in enflasyon kararlılığını görmüş olacağız. Ben faiz artış oranının 50 baz puanı aştığı toplantı kararları bekliyorum. FEd bunu yapmadıkça da, enflasyon ateşini söndüremiyorlar. Çünkü dünya tedarik sorunu halen sürüyor. Misal Toyota çip sorunları nedeniyle Türkiye'deki üretimine ara verdiği açıklamasında bulundu. Bu şekilde hem tedarik, hem de ekstra artmış bulunan enerji ve emtia fiyatları nedeniyle üretim düşüşleri yaşanıyor. Mevcut otomotiv ve konutlarda fiyat artışları devam ediyor.
Tüm gözler FED'de iken, Avrupa Merkez Bankası ECB de, olağanüstü acil toplantı kararı aldı. Kısacası iki önemli gelişmiş merkez bankası dünyayı etkileyecek toplantılat yapacak. Bakalım enflasyon konusunda ne kadar kararlılar göreceğiz. Olası faiz artışları hızlanırsa resesyon riski olabilir. Ama bu sayede talebi kontrol ederlerse, emtialardaki fiyat artışları da azalıp, sonrasında tersine dönebilir. Bu sayede olası stagflasyon riski azalmış olur. Yoksa, enerji ve emtia fiyatlarında artış sürerken, bir de tedarik sorunları nedeniyle üretime bir çok alanda ara verilmesi, mevcut ürünlerin fiyatlarının artmasına neden oluyor ve olmaya da devam edebilir. Eğer faiz artışları daha kararlı olmaz, piyasadaki likiditeyi azaltmak yönünde kararlar almazlarsa stagflasyon beklentileri daha da artar.
Bizim tarafta ise, alınan kararlar hem bankaları, hem de ihracatçıları rahatsız etmiş durumda. İhracatçılar zaten %40 ihracat gelirleri karşılığı dövizlerini TCMB'na satma kararı varken, bir de reeskont kredisi kullanım şartı olarak ek %30 dövizlerini de bankalara satmak ve bir ay süre ile döviz almamak taahütü istendi. Bu durum, %70 döviz bozduktan sonra, aramal ve hammadde alımı için döviz ihtiyacı duyduklarında, alım yaptıkları kurlar satış fiyatlarından daha yüksek olunca kendileri için ek bir maliyet artışı söz konusu olacaktır. Bu da fiyatlara ek bir zam nedeni olabilir.
Aynı şekilde bankalara da taşıdıkları DTH pozisyonları karşılığı tutmak zorunda oldukları tahvilleri taşıma süreleri 5 yıla çıkartıldı. Bu da bankaların kredi maliyetlerini arttırıcı bir baskı olur. Kararlar döviz sattırmak ve dövize olan talebi düşürmek için. Ama enflasyonda düşüş sağlanmadan bu yönde karar alınması ilgili tüm sektörlerin bundan rahatsız olmasına neden oluyor. Tam yükseliyorlarkan bankalara gelen satışları görüyorsunuz. Aynı şekilde ihracatçı ve dövizi bol şirketlerde de kararlar sonrası baskı görüyoruz. Tabi alınan tüm karar ve uygulamalar bizlerin beklentilerini de bozabileceği gibi, gerçekleşme sürelerini de öteleyebilir.
Bu arada Rusya ve ABD olası bir Suriye harekatının bölgede istikrarı bozacağı açıklamaları yapıyorlar! Ne ala dünya değil mi. Rusya kendisine risk teşkil ettiğini söyleyip, bir ülkeyi yerle bir etme hakkını, ABD kendisinden 10 Bin km ötede söz söyleme hakkını kendisinde buluyor, ama gerçekten kendisi için riskler oluştuğu için harekat kararı alan Türkiye söz konusu olunca ise hemen itirazları yükseliyor. Türkiye kendi güvenliği için ne yapılması gerekiyorsa kararlı şekilde yapmalıdır. Lakin tekrar ediyorum, Türkiye'nin kendilerine aykırı itirazlarının önünü kesmek ve ülkemizi ekonomik ve askeri hırpalamak için Yunanistan hazırlanıyor. Bizi Yunanistan ile çatıştırıp, güçsüzleştirme planları devrede görüşündeyim. Her an, artan Yunanistan gerilimi nedeniyle bir çatışmaya ile sonuçlanabilir.
Bu nedenle temkinli olmamız gerektiğini biliniz. Eğer FED 75 baz puanlık bir artış kararı açıklarsa, ABD borsalarında satış baskıları artabilir. Ama yine 50 baz puanlık artış olursa, bu takdirde kısmi bir alım tepkisi görülebilir. Ama kısmi diyorum. Çünkü enflasyon ateşi tersine dönmeden yüksek oranlı faiz artışı riski devam edeceği için, alım tepkilerinin sınırlı kalacağı görüşündeyim.
Bu denli dış riskler varken, cari denge ve bütçe de açık vermeye devam ederken, bir yıl içinde ödememiz gereken çok ciddi bir döviz borç yükü varken, dövizin ateşini harlayan para politikası kararlarında ısrar etmek ne kadar mantıklı söyleyecek söz bulamıyorum.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_