Ne zaman TCMB'nın yönetimine müdahale geldi, o zaman özerklik elden gitti diye yazmış ve bunun çok büyük güven sorunu yaratacağı uyarılarımızı sıralamaya çalışmıştık. Siyasi iktidar ise, TCMB'nın yanlış politikalarının faturası iktidarlara kesiliyor. İktidar kimse onun politikaları uygulanır kapsamında savunmadaydı.
İşte görüyorsunuz en yakın ülkeden 450-500 puan yukarıda 728 puan düzeyinde ülke cds(risk primi)lerine sahibiz. En yakın normal bir ülkeden yaklaşık 55-60 puan enflasyonda daha yukarıdayız. Döviz kurları bir türlü yerinde duramıyor. Bileşikte şu ana kadar %37 gibi bir faiz yükü yaratmasına rağmen, yine kuru kontrol edemeyen KKM(kur korumalı mevduat) uygulaması da yetersiz kalmış durumda. Yıllardır faize karşıyız diye başlattığımız uygulamalar sonrasında, şu an iç borç faiz ödemelerinde faiz toplamı ana parayı geçmiş durumda.
Peki sizce, Aralık'da enflasyon %22 ve politika faizi ise %19 iken yapmadığımız faiz artışını şimdi yapsak bu sorunlar düzelir mi? Artık çok geç. O kadar bozduk ki her şeyi. Artık faiz artışı kararı ile bu sorunları aşamayız. Güven yaratmak daha önemli. Çünkü şu an tamamen kurumlara duyulan güvensizlik nedeniyle bu sorunları yaşıyoruz. Kaçınız TUİK'in verilerinde hemfikir? Kaçınız para-faiz politikasının TCMB tarafından bağımsız olarak uygulandığını düşünüyor? Açıkçası ben her iki konuda da mevcut kadrolara güven duymuyorum. Ama asıl sorun kadroların liyakat, ya da güven duyulma sorunu değil. Sorunun ana nedeni kurumların özerkliğinin elden gitmesi. Bence en kısa zamanda özellikle TCMB'nın özerkliğini yeniden teslim etmeliyiz. TCMB kadrolarının seçildikten sonra süreleri sabit olmalı. 2001 finans krizi sonrası, Kemal Derviş, sistemde yanlış hatırlamıyorsam dörtlü kararname şartını getirtmişti. Böylece TCMB yönetimi siyasi baskıdan etkilenmeden para politikası kararlarını uygulayabiliyorlardı. En kısa sürede bu özerklik sağlanmalı. Yoksa bu şekilde başkanı ve kadroları istenildiği an görevden alınan TCMB yapısı yaşadığımız tabloların düzelmesine katkı sağlayamıyor.
Sorun TCMB özerkliği ile çözülür mü peki? Hayır bu sadece atılması gereken adımlardan bir tanesi. Eğer siyasi iktidar doğru şekilde ülkeyi yönetmiyorsa bu sorunlar yaşanmaya devam eder. Ama en azından bu takdirde esas görevi fiyat istikrarı olan TCMB işini yapar, enflasyon yine de kontrol altında tutulabilirdi. Sadece artan faizler enflasyonu baskılarken, büyüme ve işsizlik sorunu yaratırdı. Ama sonra alınması gereken kararlar alınmaya başlanınca yeniden sistem ve ekonomi normale dönerdi. Şu an ise her şey kötüye gidiyor. Umarım en kısa zamanda bu sorunları doğru adımlar atarak yeniden normale döndürmeye başlarız.
Son olarak artan enflasyon yüzünden yeniden hareketlenen kurlar nedeniyle yeni bir spekülasyon ortaya atıldı. Enflasyona endeksli süper bono(364 güne kadar vadeli), ya da enflasyona endeksli bir tahvil(en az 1 yıl süreli) çıkacağı algısı yaratıldı. Ama son kabine toplantısından bu konuda bir karar çıkmayınca kurlar yeniden yükselmeye başladı.
Hisselerinize Güvenin!
Bu ortamda gördüğünüz gibi BIST ciddi bir düzeltme yapmaya başlamış durumda. Hisse bazlı baktığınız zaman ciddi geri gelen hisseler var. Bu durum kimseye sürpriz olmamalı. Çünkü BIST 2500-2562 seviyelerine gelirken ve üç aylık bilançoların tamamlanması sonrası BIST'in teknik bir düzeltme yapmasını beklediğimi yazmaya başladım. Sizleri çok kez uyardığımı biliyorsunuz. O nedenle bu fiyat düşüşlerinden korkmayın, eğer bilançoları bozulmadıysa hisselerinize güvenin diyorum. Yukarı yazdığım tüm sorun ve uyarılara rağmen bir süre sonra yeniden destek bulup yükseliş trendine geçilmesini bekliyorum.
İyi de peki, madem böyle düşecekti de, neden o zaman tüm açık pozisyonları kapatmadık. Neden arada hala yeni öngörü yapıyoruz? Çünkü düzeltmeler beklense de, bilançoları ve gelecek beklentileri yüzünden bazı hisseler pozitif ayrışma yapababilirler diye. Ama sorun hangisi düzeltmede değer kayıplarına uyacak, hangisi ise pozitif ayrışacak bunu bilmek çok zor oluyor. Hatta geri alım olsa bile bazı hisselerin yine de düştüğünü görüyoruz. Misal sahol geri alımlara rağmen, gördüğü 22.42 seviyesinden 18.77'ye kadar geri geldi. Aynı şekilde diğer benzer bazı hisselerde de geri alımlar düşüşlerine mani olamadı. Ama diğer taraftan bu dönemde sıse, selec ise yükselişlerine devam ediyorlar.
Anlayacağınız sadece geri alıma bakarak bu hisse düşmez diyemiyoruz. Düşebiliyor. Diğerleri de gayet iyi bilançolara sahip iken düşüyorlar. Bu yüzden ''elimdeki hissenin bilanço ederi yüksek olsa da, düşer iyisimi onu da satayım alttan alırım'' diye düşünmek hepsi için gerçekleşmiyor. Çünkü, görüyorsunuz bazıları ise yükseliyor. Ya da düşerken bir anda %10-%20 fiyat yükselişi yaşayıp 2-3 haftada geri geldikleri seviyelerden kendilerini yukarı atabiliyorlar.
İşte bu ihtimaller yüzünden ne tam hissede olun, ne de tam parada diyorum. Tekniklerine göre gördükçe de yeni öngörüleri yapmaya devam ediyorum. Sizler de elinizdeki hisselerinizin bilançolarına güveniyorsanız, düşüşlerinden paniklemeyin. Geçici bir düzeltme yaşandığını düşünüp, sabırla beklemeye geçin derim. Bilançosu iyi hisselerde her an sert yükselişlerin yaşanabileceğini bilin.
Ama tüm bunları da sadece borsanın rutin süreci diye düşünmeyin. Alınan doğru ya da yanlış kararlar da bu süreci olumlu-olumsuz etkileyip kayıpların artmasına, toparlanmanın hızlı olmasına neden olabiliyor. Son dönem rutinde beklediğimiz teknik düzeltme, biraz da süper bononun borsayı baskılayacağı beklentisi yüzünden daha sert kayıplar yaşanmasına neden oldu. Bunun diğer bir karşılığını da döviz kurlarında yükseliş olarak görüyoruz.
Neyse, yapacak bir şey yok. Sabır göstereceğiz. Yeter ki, hisselerin bilançoları bozulmasın.
Hisse bazında ayrışmaların yaşanabileceği açılışı yükselişle olmasını beklediğim bir gün bekliyorum. Seans içi gelişimlere göre her an teknik paylaşımlarım ya da öngörülerim gelebilir. Ama genel düzeltme beklentilerim henüz bitmiş değil.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_