Bu sözüm tabiki olması gereken. Gelişmiş ülke borsalarında bunun genelde böyle olduğunu görürsünüz. Ama maalesef nedense biz bir türlü böyle olmasının gerektiğini hep unutuyoruz. MB Bankası politikaları bankaların içerideki kredi faiz ve kur politikalarını belirlemelerine, piyasaları fonlama ve mevduat toplama planlarını buna göre yapmalarına katkı sağlar. Bu sayede de özel sektör kendi yatırım planlarını yapar. Büyüyecek mi, daralacak mı, iç kredi kaynaklarına mı, yoksa döviz kredisi kaynaklarına mı başvuracak bunları planlar. Tabii hedef düşen ya da sabit kalacak dövizle borçlanmak ya da daha düşük kredi faizlerinin olacağı dönemlerde TL kredileriyle büyümeye planlamaktır.
Bunun aksi olursa, yani siz dövizde misal 7.00 TL iken döviz kredisi aldıysanız, yatırımınız tamamlandığında karşınızda ne kadar yüksek döviz kuru varsa, yatırımınızın faiz dışındaki kur değerlenmesi maliyeti o kadar yüksek olur. Bu nedenle yatırımınızın geri dönüş süresi uzar. Bunu hızlandırmak için zam yapmak zorunda kalırsınız. Zamlar da enflasyona neden olur. Enflasyon kredi faizlerinin artmasına yol açar. Yükselen fiyatlar ve faiz ortamında tüketici gelecek endişesi yaşar ve tasarrufa yönelip, harcamalarını kısar. İşte bu davranış ekonomiler için resesyon yani durgunluk ve daralma denen bir risk yaratır. Bundan daha da kötüsü ise stagflasyon, yani durgunluk-daralma ile birlikte fiyatların da artması yani yüksek enflasyon ortamıdır. İşsizlik artar, şirket kapanmaları başlar. Hiç istenmeyen bir ortamdır.
Umarım istikrar unsuru olması gereken Merkez Bankamızın bu şekilde öngörülemez davranışları bu duruma neden olmaz. Eğer siz faiz artışı yapmanız gereken dönemde inatla faiz indirirseniz Nağci Ağbal öncesi başkanların yaptığı gibi, bu durum kurları ve faizi sert şekilde yükseltir ve rezervle müdaha etmeye de kalkarsanız da rezervlerinizin erimesine neden olursunuz. Sonrası ise dünya faiz indirken, siz bir anda sert faiz artışları yapmak zorunda kalırsınız.
İşte biz bunları son yıllarda çok kere tekrarladık. Ama hala da enflasyonu düşürmeden yapılacak faiz indirimlerinin bir faydasının olmadığını, tam tersi bir süre sonra faiz, enflasyon ve kurların hep birlikte artmasına neden olduğunu anlamamış durumdayız. Hafızlarınızda şöyle biraz geri gidin, 2018'de 3.80 olan Dolar kuru esnasında başlattığımız zorlama ile faiz indirme operasyonları sonrasında ülke risk pirimi cds'lerimizin, enflasyonumuzun, mevduat ve kredi faizlerimizin, bunların sonucunda da döviz rezervlerimizin son durumuna bir bakın. Bu uygulamadan pozitif yararlanmış olanı var mı siz söyleyin. Hem de dünyanın eksi faiz ve bol likidite ile fonlandığı, 2018'de fiyatı 80 $ olan brent petrol fiyatlarının 2020'de 20 $'a düştüğü bir ortamda biz bu kadar kötü bir ekonomik-finansal tablo yarattık. Yani anlaşılır gibi değil.
Aynı şekilde o dönemde dünya gıda fiyatları sürekli düşerken, bizde ise tam tersi hep yükselen bir süreç yaşadık. Neden peki? Cevap net hatalı politikalardan. Ama sadece ekonomide, finans alanında değil, aynı zamanda iç-dış siyasette, üretimde, tarımda, hukukta, eğitimde, sığınmacı politikalarında, Ortadoğu politikalarında, kamu harcama-maliye politikalarında, demokrasi alanında, yani aklınıza ne geliyorsa her tarafta hatalı kararlar almaya devam ettiğimiz için bunlar yaşandı ve yaşanıyor. Misal sayın cumhurbaşkanı önceki ABD başkanları ile çok iyi çalıştığını isimleri ile saymış ve Biden'le bu ortamı kuramadık demiş. Peki Irak, Suriye, Libya Biden zamanında mı parçalandı? Hayır. İyi ilişkilerimiz olduğu söylenen önceki başkanlar zamanında parçalandılar. Yani eski başkanlar yüzümüze gülerken, çevremizde tuzak kurdukları için bu günlere geldik. Şimdi etrafımızda yapılanların bize faturasını görüyoruz. Ama buna tepki verdiğimiz başkan Biden olduğu için de, ilişkilerimiz kötü.
Çevresinde olan bitenlere Türkiye'nin verdiği tepkiler, S-400 alması, Doğuakdeniz ve Ege'de kararlı tutumu, sınır ötesi müdahaleleri hepsi şu an için doğru ve haklı olduğu davranış ve gelişmelerdir. Ama bunlar geçmişte yapılan hatalı politikaların bizi getirdiği yerdir. Ege'de bize ait adaların Yunanistan tarafından işgal edilip, sonra da silahlandırılmasını izledik, şimdi bunun tepkisini veriyoruz. Faturası çok ağır olduğu gibi, şu an içinde bulunduğumuz riskler de geçmişe göre çok daha yüksek. Siz cevap verin, bütün bir Irak ve Suriye varken şuankinden daha mı yüksek risklerimiz vardı? O zaman bu ülkelere karşı olası risklerde arkamızda duran bir NATO vardı. Şimdi ise bu ülkelerde başta ABD olmak üzere sözde müttefiklerimizin kurduğu yeni oluşumlar var. Hatta karşımızda batılı dostlarımızın olduğu bir sürecin içine gidiyoruz.
Bu riskli tablodan daha iyi bir demokrasi, hukuk, güçler ayrılığı, iyi bir eğitim, laiklik, doğru maliye politikası, istikrarlı bir para politikası, iyi yurt dışı ilişkilerle çıkabiliriz. Peki şu an bu durumda mı ilerliyoruz sizler söyleyin. Türkiye'yi uçuracak, terörü bitirecek denen başkanlık sistemine geçtik, uçtuk mu, terör bitti mi, ekonomide 10 yıl önce ilan ettiğimiz 2023 hedeflerini yakaladık mı, sınırlarımızda güvenliği ve istikrarı sağladık mı? Şimdi ise yeniden parlamenter sisteme dönüş hazırlıkları olduğunu duymaya başladık. İyi de, bu deneme yanılmalar daha ne kadar sürecek? Dünyada bizden kötü verilere sahip bir tek Arjantin kaldı. Bunu içimize sindirmeli miyiz? Normal mi diyelim. cds'lerimiz yeniden 400 lere çıktı. Bir ara 1000 olmuştu, şimdi 400'e düştü diye sevinelim mi? Kurlar tarihi zirvelerde. Enflasyon son dönemin yine yükseklerinde.
Bu ortamda öngörülebilir, istikrarlı davranmamız gerekirken, TCMB dün yine bunun tersi bir karar aldı. Şimdi ne olacak diyoruz? Sonrasında daha olmaması gereken neler yapacağımızı bilmeden nasıl bilelim. Dış kaynak ihtiyacımız olan bir dönemde, bu kararlar yabancının gelmesinin önünü açmaz. Kur riski olan bir ülkeye yabancı döviz sokmaz. İki yıldan uzun süredir sürekli satıp çıkmalarından bunu artık anlamalıyız, ama dünkü kararlar anlamadığımızı görüyoruz.
Brent petrol 77$ seviyesine gelmiş. Dolar 8.81 ile tarihi zirvesinde. Doğalgaz dünya fiyatlarında çok sert yükselişler yaşanıyor. Bunlar bizim enerji faturalarımızın artmasına neden olacak. Bu yükü kaldırmak için petrol ve doğalgaza yine yüksek zamlar yapmak zorunda kalacağız. Çok sayıda doğalgazdan elektrik üreten santral yaptık. Bu nedenle elektrik zamları da kaçınılmaz olacak. İyi de üretimde girdi maliyetlerinin içindeki en önemli unsur olan enerji fiyatları böyle artarsa, enflasyonu nasıl düşüreceğiz peki?
İşte çevremizde ve dünyada bu denli ciddi gelişmeler yaşanırken, bizim bunları doğru okuyamayan kararlar almaya devam etmemiz, bizlerin de beklentilerini etkiliyor. Umarım en kısa sürede yine işler yoluna girer. Dünyanın faizsiz ve bol para dönemi bitmeden, kendimizi düzeltemezsek sonra bunun faturası için adres aramayalım. Neden olduğu için bahaneler üretmeyelim.
TCMB dün zamansız, olmaması gereken, umarım yanılırım da yapmaz dediğim bir indirim kararı aldı. Şimdi bunun yansımaları nerede duracak diye bakacağız. Bu nedenle borsada da dışarıda toparlanma yaşanırken negatif ayrışıyoruz. Teknik olarak ilk etapta 1410 üstüne çıkmamız, sonrasında 1417 - 1427 - 1434 ve üstüne atmamız halinde biraz daha sakinleşen bir piyasa görürüz. Ama maalesef şu an için bu durumdan uzağız. BIST'in alt desteklerine doğru düşmesi çok daha yüksek ihtimal diye görüyorum. Ellerinizdeki hisseleri bir süre taşımak zorunda kalacağınızı bilerek, izlemeye geçmeniz yararlı olur. Bu sıkıntıları da aşacağız. Çünkü şirketlerimizin bilançoları iyi. Gelecek bilançolarının da iyi olmasını bekliyorum. Ama hatalı kararlarda ısrar edersek, bir süre sonra bu beklentilerimizin de bozulacağını bilmemiz lazım. Göre göre yanlışlar yapılmaya devam edilmeyecektir iyimserliği ile umudumu koruyorum.
Teknik olarak destekler kırıldıkça altta olası düşeceğimiz alt destekleri paylaşımlarımdan görüyorsunuz. Destek ve direnç seviyelerini dikkate alarak yön bulmaya çalışabilirsiniz. Böyle zamanlarda yabancı açısından hisselerimiz çok ucuz olduğu için, en ufak iyi bir gelişmede hisse bazlı sert yükseliş tepkileri de aynı anda yaşanabilir. Bu nedenle hisse bazlı odaklanmak bir süre daha doğru olacaktır.
Hepinize sağlık, bol kazanç ve iyi bir hafta sonu dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_