Seçimlerden bir türlü kurtulamadığımız gibi, seçim yapmak için hep bir neden yaratabilen bir ülke durumuna düşmüş olmamız piyasalar için çok kötü bir durum. Misal 31 Mart'ta seçim yapmışken, şimdi İstanbul için 23 Haziran'da yeniden seçime gideceğiz. Peki acaba o seçim yapılırsa, sonucu yeniden yeni bir seçime neden olacak mı sorusu bile dillendirilmeye başlandı.
Şimdi bu ortamda Türkiye'ye yatırım yapmak niyetinde olan yabancı sizce gönül rahatlı ile yatırım kararına başlar mı, yoksa devamlı yükselen kurlara ve iç siyasetteki gerilimlere bakarak, hele şu seçimlerin sonuçlarını da göreyim mi der? Ben cevabı farklı şekilde söyleyeyim, yerli yatırımcılarımız bile, bu yaşanan gelişmeler nedeniyle yatırım kararlarını erteledikleri bir ortamda yabancı bizden daha cesur olmayacaktır.
Siz kendinizi iş adamlarının yerine koyarak bir düşünün, kredi kullanıyorsanız iş hacimlerinde çok ciddi düşüşler nedeniyle artan kredi faizlerini ödemekte zorlanıyorsunuz. Kredi kullanmak durumunda kalacaksanız acaba bu daralan ekonomik ortamın ve tekrarlanan seçim ortamının gerginliğinde kullanacağınız kredinin faizi daha da artacak mı, yoksa düşecek mi? Ülkedeki siyasi gerilimin gelişimi ne yönde gelişecek. Bu esnada başta ABD olmak üzere, bir çok devlet ile dış politikada gerilimler yaşıyoruz. Öyle ki, ABD ile Suriye, İran ve S-400 konularında yaptırım riskleri ile karşı karşıyayız. Aynı zamanda Akdeniz'deki gaz potansiyeli nedeniyle, Rumların yanında yer alan ABD'lilere, Fransızlar da katılmış durumda. Yani dış ilişkilerde de ciddi kriz riskleri ve belirsizlikleri var. Eğer yaptırım kararları alınacak olursa, kurlarda ve dolayısı ile kurları frenlemek için faizlerde yeni bir atak daha yaşanır mı? Bu ortamda yatırım yapmak mı, yoksa kur ve faizlerde rantiyeci olmak mı daha az riskli diye düşünmez misiz?
Maalesef tüm bu sorular şu an net bir cevap bulamıyor. Bu nedenle de iş dünyası da önünü göremiyor. Ekonomide açıklanan verilere bakınca bu stres bir süre daha sürecek gibi duruyor. Çünkü son açıklanan enflasyon verilerinde beklentiler altında kalan enflasyon, kurlardaki bu yükselişin yansımaları sonrasında yine enflasyon yaratacaktır. Kaldı ki, zaten azalan vergi gelirlerini telafi için yapılan dolaylı vergi artışları nedeniyle de enflasyon baskısı sürecektir.
Kendi kendimize ekonomimizi spekülatörlerin hedefi haline getiriyoruz. Sonra da neden bizde bu operasyonlar yapılıyor diyoruz. Uluslararası camiada ülkelerin zor durumlarını kullanan bir çok spekülatör vardır. Yapılan yanlışlara ve ekonominin verilerine bakarak bir takım kararlarla ülkeler üzerinden kar arayışında bulunurlar. Zamanında Soros bile İngiltere'de çok ciddi bir sterlin operasyonu yaparak büyük bir kazanç elde etmişti. Yani kendilerine göre fırsat gördükleri her alanda ve ülkede bu spekülasyonları yapabiliyorlar.
TCMB döviz rezervleri hakkındaki şaibeli durum da bizi bu ataklara karşı riskli duruma sokuyor. Son dönem kur yükselişlerinde gelen satışların TCMB kaynaklarından olduğu söyleniyor. Ama bu yönde bir açıklama görmüyoruz. Zaten yetersiz denen rezervler bir de yükselen kurları durdurmak için satış yapılarak azaltılıyorsa, ekstra bir nedenle bir yaptırıma muhatap olursak, kurları durdurmak sadece döviz satışı ile mümkün olmaz. Yeni bir kur aratağı halinde yeniden faiz artışı yaparsak, ekonomi iyice darboğaza girer.
Daha yeni ekonomik reform paketi açıklamıştık. Önümüzde seçimler var. Seçimler bittikten sonra faiz indirimleri başlar derken, şimdi bu beklentiler rafa kalkabilir. Sadece rafa kalksa yine de iyi, eğer kurların yükselişi durmazsa, faiz indirimi yerine faiz artışı baskılarını da hissetmeye başlarız ki, zaten bu riskin oluştuğu yorumlarının da başladığının görüyoruz.
Böyle bir ortamda yeniden seçime gidiyoruz. Sizce bu denli kritik olan İstanbul seçimlerinde kamu sıkı para politikası uygulayabilecek mi? Yoksa uzun süredir dile getirilen EYT(Emeklilikte Yaşa Takılanlar) konusunda iktidar taviz vermek zorunda kalırm mı? Bunun gibi bir çok alanda daha seçime yönelik gevşeme politikaları uygulanmaya kalkacak olursa, bu durum TL için çok daha olumsuz bir ortam oluşturur. Yani kur artışları ve TL'deki değer kayıpları sürer demek istiyorum.
İşte bu ortamda BİST için ne olur sorusunun cevabını vermek inanın çok zor. Ama hemen söyleyeyim, BİST'in geldiği seviyelere dolar bazlı bakınca gerçekten de çok ama çok ucuz fiyatlanıyoruz. Sadece ne kadar iskontolu olursak olalım, yaşanan gelişmeler nedeniyle daha da iskontolu olma riskimiz de var. Borsada yatırım yapanların ve yatırım yapacak olanların bu durumu göze almaları lazım.
Normalde gözünüzü kapayın ne denk gelirse alın denebilecek değerlerdeyiz. Ama bir türlü ekonomik önceliklerimize dönemediğimiz ve seçim ortamlarından çıkamadığımız için borsanın önündeki engeller kalkamıyor. Buna rağmen yine de alım yapmak isteyenler uzun vade riskini göze alıp da alım yapabilirler. Çünkü bu korkularla uzak dururken, görülen fiyatları kaçırma riskleri de var. Bu belirsizlikler ne kadar sürer bilemiyorum ama eğer bir gün bitecek olursa, o zaman bu denli artan kurlar nedeniyle yabancı açısından inanılmaz ucuzlamış olan hisselerde çok sert fiyat artışları ve yabancı alımlarına da sahne olacağız. Sorun bunun zamanı ve başlayacağı seviyeler neresi olacak sorusunda yatıyor. İnanın ben de buna karar veremiyorum.
Ama gerilim kaynakları devamlı artıyor. Şimdi de, İran nükleer faaliyetlerine başlayacağını ilan etti. Alın size yeni bir gerilim nedeni. Bölge ülkelerimizden ve son dönem ilişkilerimiz iyi olan bir komşumuzdan yapılan bu açıklama sonrasında, ABD'nin yaptırım baskıları daha da artacaktır. İran kararında haklıdır o kesin. Ama benim derdim bu kararın bize olası yansımaları konusunda.
Teknik olarak 90.500 civarı BİST için önemli bir destek seviyesi. Bu seviyelerden alımlar gayet doğal. Ama eğer bir nedenle kırılacak olursa, destek-direnç tablomuzda dikkat çektiğim alt seviyelere doğru düşüşler yaşanma riski de sürüyor.
Tekniklerde alım öngörebileceğim seviyeler oluştu. Ama son dönem her alım kararımız sonrası yaşanan gelişmeler maliyetli yakalanmamıza neden olduğu için, 90.500 desteğinin ne denli dayanacağını görmek için izlemede kalıyorum. Ara ara öngörülerim gelebilir. Ama TCMB'nın iyice azalmış rezervlerinin yaratacağı riskler nedeniyle genele yayılan bir öngörü artışım olmayacaktır görüşündeyim.
Hepinize iyi seanslar dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_