Ekonominin her alanında daralma yaşanıyor. Döviz tevdiata yöneliş halen sürüyor. İşsizlik % 14.7 oranına yükseldi. Genç nüfusta işsizlik oranı %6.8 artışlar % 26.7 ile rekor seviyeye gelmiş durumda. Bu seviyeler AB'nin en kötü ülkelerindeki oranları bile geçmiş durumda.
Bütçe açığı Ocak-Mart döneminde 36.2 Milyar TL'ye ulaşmış. Ki, eskiden Nisan ayında alınan TCMB kar payı karşılığı olan 33 Milyar TL, bu sene daha erken tahsil edildiği için bu açık rakamına dahil. Yani TCMB genel kurulu eskiden olduğu gibi Nisan ayında olsaydı bütçe açığını 70 Milyar TL civarında görecekmişiz.
Seçimlerden evvel kurda yaşanan atağı önlemek için % 1300'leri gören swap faizleriyle geçici düşüş yaşayan Dolar yine 5.80 seviyelerini zorluyor. Ama nedense bu sefer swaplarda bir baskı görülmüyor. Demek ki, sorun seçimlerden evvel kurların seçime etkisini önlemekmiş.
Neyse, kurlarda yaşanan yükseliş doğal olarak akaryakıt başta bir çok alanda zamların peşi sıra gelmesine neden oluyor. Enflasyon heryerde yükselmeye devam ediyor.
Dünya genelinde faiz baskısının yeniden azalmasına, yani likitidenin yine bollaşmasına rağmen, biz ekonomik ve finansal verilerimizde kendimize özel sorunlar içinde boğuşuyoruz.
Bugün Şubat aylık ve yıllık sanayi üretimi verileri gelecek. Umarım kötü gelen verilere yenisi eklenmez. Ama turizm dışında diğer tüm alanlarda üretimde ciddi daralmalar görülüyor. Tüm teşviklere rağmen bu verilerin görülmesi aslında alınması gereken ders ya da cevapları da içeriyor!
Ülkenin en kısa zamanda huzura kavuşması, kısır siyasi gerilimlerden çıkması, hukukun üstünlüğü ilkesinin her alanda ön planda olması çok önemli. Bunun tersine davranışlar halkın gelecek korkularını arttırınca, her alandaki tüketim ve satın alma taleplerinin düşmesine, kişilerin tasarrufa yönelmesine, bunu da DTH'larla yapmasına enden oluyor. DTH'lara yönelme kurlarda artışa, kurlarda artışın sürmesi ithal girdi fiyatlarının artmasına, döviz cinsi borcu olan banka, özel sektör tüm şirketlerin borç yüklerinin artmasına ve dolaylı olarak da enflasyonu arttırdığı için, yüksek faiz düzeyinin sürmesine hatta daha da artması riskine neden oluyor.
İşte ekonominin bu denli önemli alarm sinyalleri varken, biz ise halen 15 gün geçmesine rağmen, Türkiye'nin en büyük belediyesinin seçimlerini bir türlü tamamlayamadık. Yeniden bir seçim gündeminden çıkamadık. Seçim demek, ekonomik ve finansal programların önceliklerinin geriye atılması, seçim önceliklerinin ön planda olması demek olduğu için, parasal gevşeme riski yaratıyor. Bu da iç-dış tüm çevrelerin ve fonların Türkiye'deki yatırım iştahını frenliyor.
Daralan ekonomi vergiler dahil bütçe gelirlerini azaltınca, yeni ekonomi programında azaltacağız denen dolaylı vergiler yine ilk başvurulan kaynaklar oluyor. Tütün, alkol ve akaryakıt zamları gelmeye devam ediyor. Böyle olunca da, daha dumanı tüten ekonomi programlarının inandırıcılığı kalmıyor.
Dediğim gibi, umarım 10:00'da gelecek sanayi verileri bu gidişe bir umut ışığı olur da, iyi gelen bir veri görürüz. Ama ekonomi ve finans alanında çok ciddi sorunlar olduğunu bilmenizi isterim.
Hepinize iyi bir gün diliyorum.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_