Yazımın içeriğine geçmeden öncelikle tam bilmeyenler için çok sorulan swap konusunu kısaca izah ederek başlamak istiyorum.
Parası olanların istediği diğer bir paraya yatırım yapması serbesttir. Ne kadar paranız varsa o kadar diğer paralardan alabilirsiniz. Ama parasız başka bir para birimini almanın da yolları vardı. Bu da swap denen takas yöntemidir. Karşılıklı taraflar paralarını bir süreliğine swap ile değiştirebilirler. Ama bunun bir maliyeti vardır.
İşte cumadan beri TL ve özellikle Dolar-Euro arasında swap işlemlerinin yarattığı aşırı bir oynaklık görüyoruz. Türk lirasının değerinin düşeceğini düşünenler ya da seçimler öncesinde TL'nin değerini düşürmek isteyenler Londra üzerinden ciddi bir swap operasyonu başlattılar. Önce TL borçlanıp, sonra bu TL'yi açığa satarak, karşılığında Türkiye piyasasından döviz alımına geçtiler. İşte bu TL borçlanmanın maliyetine de swap faizi deniyor.
Amaç, alınan diğer ülke paraları karşısında değeri düşeceği düşünülen TL borçlanıp, TL karşılığı değeri artacağı düşünülen Dolar ve Euro alarak, sonrasında bekledikleri şekilde fiyat hareketleri yaşanınca bu işlemlerin tersini yapıp pozisyonlarını kapatarak aradaki karı almaktır. Açığa sattığı(yani short'ladığı) TL karşılığında aldığı(long) dövizi beklediği gibi bir yükseliş yaşanıp da yüksekten sattıktan sonra, alış ve satış fiyatı arasındaki kardan TL swap faizini ve işlem maliyetlerini çıkardıktan sonra elde edilen bakiye bu işlemlerin net karı olur. Ama TL swap maliyetlerinde aşırı yükseliş yaşanması, kar amacı, ya da seçimler öncesi piyasaları manipüle etmek isteyenlerin bu beklentilerinin tam tersine ciddi zarara dönüşmesine neden oldu.
Şimdi Yazı Başlığının İçeriğine Dönelim!
2018 sonunda hatırlarsanız TL'de çok sert bir değer kaybı yaşadık. Aslında birkaç ay önceki kurlara göre 3.70'li seviyelerden zaten 4.70 - 5.00 aralığına yükselmiş olan Dolar kuru bir anda ekstra bir yükselişe geçip, kısa sürede Dolar'da 7.21, Euro'da ise 8.22'nin görülmesine neden olmuştu. Ondan sonra faizlerde sert yükselişler ve hepimizin bildiği gibi her alanda ciddi bir enflasyon yaşadık. Her alandaki tüketim talepleri, üretim yatırımları, özellikle inşaat sektöründeki hacim bir anda düştü. Hala ülke olarak o günlerde yaşadığımız bu kur atağının sıkıntılarından çıkamadık.
İşte aynı şekilde, önümüzdeki seçimlere yönelik spekülasyonları, TCMB'nın net rezervlerinin azlığını ve ABD ile gerilen ilişkileri de kullananların yine manipülatif bir kur atağı ile karşı karşıya kaldık. Cuma günü Dolar 5.40-5.50 seviyesinden 5.8450 seviyesine fırladı. Euro da 6.20-6.30'lu seviyelerden 6.60 seviyesine yükseldi. Böyle kapanan bir hafta sonrası kara pazartesi yaşatılmak istenen Türkiye, bu sefer aynı oyuna düşmedi. Bu manipülasyonu yapanların oyununu en azından şimdilik bozmuş olduk.
Geçen hafta kurlarda yaşanan hızlı yükselişi gören TCMB haftalık repo fonlamasını bir süreliğine durdurduğunu açıkladı. Geçen yıl yaşanan benzer kur hareketi sonrası zaten Türk Bankalarının yurt dışına verebilecekleri TL'ye öz sermayelerinin % 25'i içinde kalacak şekilde sınır getirilmişti. Böyle olunca, Londra'dan başlatılan kur operasyonu aynı etkiyi gösteremedi.
Türkiye'deki kurların yükselişine oynayanlar Londra piyasasında TL ile Dolar değişimine (swap) kalkıştılar. TL borçlanıp, aldıkları bu TL'yi satarak(short), karşılığında Türkiye piyasasında Dolar ve Euro pozisyonu açtılar(long). Ama bu işlemi yaparken TL borçlanma karşılığı ödenen Swap faizleri açtıkları pozisyon kadar TL bulamadıkları için hızla önce % 90'lara, dün de bir ara % 350 üstüne yükseldi. Bunda TCMB'nın geçen yıl uygulamaya aldığı Türk Bankalarının yurtdışına verebilecekleri TL'ye getirilen % 25 öz sermaye sınırlaması ile geçen hafta getirilen bir hafta vadeli repo fonlamasına ara vermesi kararı da etkili oldu.
İşte hal böyle olunca, dövizde pozisyon açanlar TL'de sıkıştılar. Bir kısmı TL temerrüte düştü. Bir kısmı ise aşırı yükselmiş swap faizlerini göze almayıp, ellerindeki döviz pozisyonlarını kapatmayı tercih ettiler. Ama pozisyonlarını korumak isteyenler ise, farklı alanlardan TL yaratmaya gittiler. Bu nedenle Türk tahvillerinde ve BİST'de sert satışlar yaşadık. Türk tahvillerinde fiyatlar düştü ama bu nedenle faizinde ciddi artış yaşandı. Yani bunun sadece döviz operasyonu yapanlara maliyeti yok. Aynı zamanda yurt dışına tahvil satarak kaynak temin eden ülkemize de maliyeti oluyor. Çünkü dışarıya vermek zorunda kaldığımız faiz bu nedenle her vadede ciddi derecede artmış durumda.
Evet sonuçta yaşatılmak istenen kara pazartesi şimdilik engellenmiş oldu. Bu operasyona kalkışan fon ve bankalar çok ciddi zararlar yazdılar. Ama bu durum bence ancak seçime kadar sürdürülebilir. Seçimden sonra kurlarda yine de bir yükseliş yaşanacaksa, bunun önünde duramayabiliriz. Çünkü aynı şekilde yüksek swap maliyetleri sürecek olursa, bu takdirde Türk tahvillerine olan ilgi tamamen düşer ve bu ilgiyi yeniden yaratmak için tahvil ihraçlarında çok daha yüksek faizlere katlanmak zorunda kalırız. Aynı hacimlerde tahil ihracı yapamadığımız zaman, bunun TL'nin değeri üzerinde ekstra olumsuz baskısı oluşur. Bununda ekonomimize maliyeti düşünemeyeceğimiz kadar çok yüksek olabilir.
Kısacası seçim ve seçim sonuçlarına yönelik her türlü spekülatif ve manipülatif atak ile karşı karşıyayız. Bu nedenle de borsadaki sert satışların bir kısmı bu operasyona katılanlar tarafından TL yaratmaya yönelik olduğu için, TL ihtiyacı bittiği anda hisselerde yaşanan sert değer kayıplarının bir kısmı geri alınacaktır. Ama daha da büyük bir kur baskısının yeniden denenmesi halinde, bu takdirde borsa ve tahvil üzerinde yeniden satış baskılarının yaşandığını görebiliriz.
Demem o ki, bu nedenle fiyatı düşmüş olan hisseleri alanlar seçim sonuçlarında piyasalardaki kur baskıları düşerse aldıkları hisseleri hızla yüksek fiyatlardan satma şansı bulur ve hızlı kar yazabilirler. Ama tam tersi, seçim sonuçları ülke siyaseti ve ekonomisi için yeni belirsizlikleri ve riskleri yaratacak olursa, bu takdirde daha da düşük borsa fiyatlarını bir süreliğine daha yaşayabiliriz. Tabii aynı şekilde, yüksek swap faizleri nedeniyle geri satılıp kapatılan döviz pozisyonları nedeniyle bugün ciddi geri gelmiş olan kurlar, seçimlerden sonra yeniden yükseliş yaşayabilirler. Bu nedenle euro'da sabah görülen 6.03, Dolar'daki 5.32'li fiyatlar kar amaçlı alımlar için kullanılabilir.
Yani şimdilik bu pazartesinin kara olması engellendi. Ama seçimlerden sonra da bir Pazartesi var. Umarım bundan sonraki pazartesiler de karaya dönüşmez!
Hepinize böyle bir ortamda mümkün olduğunca zararsız ve kazançlı günler dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_