Türkiye'de yaşadığımız için doğal olarak BIST hisselerine ve Türkiye'deki kur ve faizlere odaklanmış durumdayız. Bu nedenle de BIST, kurlarımız ve BIST hisselerinin tekniklerine daha yoğun bakıyoruz. Lakin tüm bu saydıklarım yurt dışı gelişmelerden de etkilenen alanlar. Özellikle FED'in faiz kararları, ABD ve AB borsalarında yaşanacak sert yükseliş ya da sert düşüşler, bizim gibi gelişmekte olan ülke borsalarını ve piyasalarını da etkiliyorlar.
Seçim öncesi son haftanın içindeyiz. Yaşanabilecek aklıma gelen her türlü riski önceki yazılarımda bir çok kez yazdım. Şu an bu korkularımdan kur hareketlenmesi ve karşılığında BİST değer kayıplarını yaşıyoruz. Bugün dış borsaların yeşil renkte olmasına ve içeride de kurlarda kısmi gevşemelere bakınca güne yine alışlarla başlayabiliriz. Ama teknik olarak 100.314 ve 100.651 altında kaldıkça ikili tepe denen düşüş formasyonunun riskleri sürüyor. Bu tekniğin olası alt destek seviyelerini destek-direnç tablosu paylaşımlarımda görüyorsunuz. Cumaya kadar her türlü spekülatif ve manipülatif hareketleri görebiliriz.
Neyse, işin bizim taraftaki olası risklerimizi yeterince konuştuk. Bugün ise gelişmiş ülke borsalarında oluşabilecek olası bir teknik riske dikkat çekmek istiyorum! Dow ve Dax'ın tekniklerine bakarken dikkatimi çeken bir görüntüyü paylaşmak istedim. Olur mu olmaz mı bilemem, ama şimdiden takibe almakta yarar görüyorum. Evet, her iki borsada da şu an için değil ama, eğer kırarlarsa ikili tepe denen düşüş formasyonu riskleri görüyorum. Dow için 25.218, SP500 için 2.722, Dax için de 11.405 seviyeleri çok önemli. Bu seviyelerin ABD borsaları için olanları henüz destek seviyeleri. Mevcut seviyelerin altında bulunuyorlar. Yani henüz riskler tetiklenmemiş. Ama Dax için eğer kendisini 11.405 seviyesinin üstüne atamazsa ikili tepe formasyonu başlamış olarak görüyorum.
Bugün şuanki hareketlere bakınca, ABD borsalarında kısmi bir yükseliş görülmesini bekliyorum. Şimdilik uyarısını yaptığım düşüş formasyonundan uzaklar. Lakin dirençleri de yakın. Bu teknik seviyeleri Destek-Direnç Tablomuzda detaylıca paylaştım, bakabilirsiniz. Uyarmamın sebebi, olur da devamında bu seviyelere doğru düşüş yaşayacak olurlarsa, verdiğim destekleri kırmaları halinde düşüşler hızlanır. ABD borsalarında yaşanacak sert düşüşler, özellikle büyük fonların gelişmiş-gelişmekte olan ülke pay dağılımları nedeniyle dolaylı satışların yapılmasına neden olabiliyor.
Gelişmiş ülkelerden AB bölgesinin resesyona girdiği uyarılarını duyuyoruz. ABD için de benzer sorun başlayacak olursa, ilk anda borsalarda düşüş yaşandığını görebiliriz. Ama sonrasında yeniden varlık alımları ile piyasaya para vermeye başlanırsa, bu sefer de yeniden borsalarda alımların başladığını görürüz. İşte borsalardaki bu oynamalar ciddi değerlemeler yarattığı için sabah teknikleri incelerken gördüğüm bu detayı sizlerle paylaşmak istedim. Sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Umarım seçim sonuçlarını ve ABD ile ilgili olası yaptırım risklerini en az hasarla atlatır ve yolumuza devam ederiz.
Bu arada bana bu riskler varken, nasıl oluyor da borsa için halen umutlu olabiliyorsunuz deniyor! Hemen izah edeyim. 1990 Körfez krizi, 1994 Çiller hükümeti zamanındaki finansal kriz, 1998 Rusya'nın moratoryum ilan ettiği finansal kriz, 1999 Marmara depremi, 2001 70 Milyar Dolar banka batışı yaşadığımız bize ait finansal kriz, 2008-2009 mortgage krizi ve devamındakileri sizlerin de bildiğiniz bir çok krizi yaşadım. Bu krizler esnasında borsa şirketleri de ciddi etkilenebiliyorlar. Ancak krizler muhakkak bitiyor. Bitmeye yaklaşırken, ya da krizin tetiklediği kurlar ve faizler zirve, borsa hisseleri de dip yaptıktan sonra, çok yoğun bir borsa ilgisi başlıyor. Şirketler yeniden kurulum maliyetleri göze alınarak ve dolar bazında tekniklerine bakılarak krizler esnasındaki kayıplarını fazlası ile telafi ediyorlar. Yani enflasyon ve kur değerlenmesinin yarattığı kayıplar, sonrasında hisse fiyatlarına pozitif olarak yansıyor.
Ama tabii ki krize dayanamayıp iflas ile sonuçlanan batışlar önemli risk. Bu durumda hisselerin değerleri sıfırlanıyor. Ama bunun dışında krizde finansal sıkıntıya girenleri biri satıyor bir başkası alıyor. Yani şirketler el değiştiriyor ama faaliyetleri sürüyor. Bu el değiştirmelerin önemli bir kısmı ise çok daha yüksek değerlerle olabiliyor. Bu da ilgili hisselerde bir anda hızlı yükselişler yaşanmasına neden olabiliyor.
Krizler yaşanıyorsa, şirketler tüm faaliyetlerine son vermiyorlar ki. El değiştirmeler oluyor tabii ama sonuçta insanlar yine tüketiyor. Yine bu tüketimi birileri karşılıyor. Hatta kur artışı yaratan krizler, ithalat pahalı olduğu için ülkede doğrudan yatırımların ve ihracatın artmasına neden oluyor. Bu durum yapısal reformlarla desteklenebilse ülkeler için sonrasında gayet iyi bir dönemin bile başlamasına yol açabiliyor. Ama maalesef bizdeki sorun, biz bir türlü yapısal reformları yapamıyoruz. Yapısal reform olarak aklınıza sadece üretime yönelik yatırımlar gelmesin. Hukuk, adil yargı, adil bir vergi düzeni, eğitim reformu, demokrasinin güçlenmesi ve güvenilir bir seçim sistemi gibi konuların üretime yönelik yatırımlardan çok daha önemli sonuçlar verdiğini bilmenizi isterim.
Hepinize bol kazançlar dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_