Dün sürpriz bir karar alan ABD, terör örgütü PKK'nın üst düzey üç yöneticisinin yakalanması için para ödülleri koyduğunu açıkladı. Şimdi bu karara bakıp hemen, ABD İran ambargosuna uyması için Türkiye'ye jest yaptı diyenleri görüyorum. Evet belki bu karar yıllardır ülkemizin ve vatandaşlarımızın can, mal, yatırım ve huzur kaybına neden olmuş olan terör örgütüne karşı bir tavır gibi görünebilir. Ama ben işin pek de öyle olduğu görüşünde değilim.

Sadece, terör örgütü PKK'nın muhtemelen kendilerine ayak direyen Öcalan sonrasında etkinliği elden bırakmamış olan terör elebaşılarını tasfiyeden ibaret olduğu görüşündeyim. Yani PKK'yı tasfiyeye yönelik bir durum bile olduğunu düşünmüyorum. Eğer öyle olsa, Suriye'de birlikte çalıştıkları YPG-PYD güçleri açık açık terör örgütünün kurucusu Öcalan'ın posterlerini astıkları kamplar yapamaz ve birlikte gezdikleri ABD güçlerinin yanında üniformalarına terör örgütü PKK'nın sembollerini takamazlardı.

Eğer yanlarında gezdirdikleri paralı asker konumuna soktukları PYD güçleri, PKK sembolleri taşımasalar, o zaman da dün alınan kararla ABD'nin Kürt kartında farklı bir boyuta geçtiğini söylerdim! Bu da;''ben de PKK'ya karşıyım. Görüyorsunuz ki, liderlerinin başına ödül koydum. Ama Suriye'deki PYD ve onun askeri kolları olan YPG vs.'nin PKK ile ilgisi yoktur. Onlar tamamen Kürtlerin siyasi bağımsızlığını savunan ve DEAŞ'e karşı birlikte mücadele ettiğimiz yeni bir oluşumdur'' tezini savunarak, kürtlere özerk bir yapı kazandırmak oyunudur derim.

Evet ABD Kürt kartını açtı. Bu tezi savunarak, PYD/YPG veya diğer kolları ya da adları her neyse bölgede binlerce tır mühimmat vererek, düzenli bir ordu kurmaya çalıştıkları ve yanlarında tutarak açık hedef olmalarının önüne geçmeye çalıştıkları bu yeni oluşumun PKK'dan ayrı bir yapı olduğunu savunacaklardır. Bunların hepsi hikaye ve bir oyunun parçasıdır. Bu oyun, daha doğrusu ulaşmak istedikleri hedef ise, belki de yüz yıl öncesinden gelen bölgedeki dört devletten parça kopararak kurmak istedikleri bir Kürt devletidir.

Bu hedefin önündeki Irak ve Suriye parçalanarak, iki devlet aradan çıkartıldı. Şimdi sırada İran ve Türkiye var. Daha doğrusu hangisi daha önce zayıf düşerse o var. Ambargo ile İran ekonomisi zayıflatılıp, halkın ekonomik çöküşe isyan etmesini sağlamak istiyorlar. Sonrasında da ekonomik krizdeki halkın mezhep farklılıklarını kullanıp ülkeyi parçalamak hedeflerinden birisi. Olası bir iç çatışma yaratbilirlerse, İran ile çatışması için de Suriye'de PKK'nın türevi olan PYD'ye ordu kuruyorlar. 

Türkiye bu oyuna düşmemelidir. İran'da rejimin daha demokratik şekilde değişmesi bizim de lehimize olabilir. Ama bu İran'da demokratik yollarla ve kendileri tarafından olursa doğru olur. Yoksa ülke aynı Irak ve Suriye'deki gibi parçalanmaya kalkılırsa, devamında net hedef Türkiye olacaktır. Bu yüzden Türkiye ABD'nin İran ambargosuna katılmama kararında haklıdır. Kendi istikbali açısından İran'ın çöküşü aleyhimize bir gelişme olacaktır.

Sonuç olarak, PKK'nın başındakilere ödül koymak bizi heyecanlandırmasın. Ama bu kararın devamı olarak bu teröristlerin yakalanması halinde, sonrasında ülkemizde de yeni bir barış süreci gündeme getirilebilir. Bunların hepsini yaşayıp göreceğiz.

Ancak şu çok nettir ki, sadece ABD değil, bir çok gelişmiş ülke ve yakın komşularımızda Türkiye'yi de parçalayıp, bölgede bir Kürt devleti kurmak niyeti vardır. Bunun önünde durmak için, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ilkesi, güçler ayrılığı, çok güçlü bir ordu ve en kısa zamanda yıllardır süregelen cari açık baskısı ve dış borç yükünden kurtulacak güçlü bir ekonomik yapıyı kurmamız, sağlamamız çok önemlidir.

ABD Seçimleri!
             Demokratlar Temsilciler Meclisinde çoğunluğu kazandılar. Ama Senatodaki çoğunluğu kanzanan yine Cumhuriyetçiler oldu. Kısacası Trump kısmen güç kaybetmiş olsa da yine kazandı diyebiliriz. Sonuçların Türkiye açısından çok önemli yansımaları olmasını beklemiyorum.

BİST Kar Satışları Yaşadı!
              ABD'den gelen yaptırımların kaldırılması kararları ile yükseliş yaşamış olan BİST, teknik dirençlerini kıramayıp, kar satışları yaşadı. Cumhurbaşkanımızın İran ambargosuna uymayacağımızı söylemesi de bu düzeltmede etkili olmuş olabilir. Ama bu açıklamalar zaten sürpriz değil, çok zamandır cumhurbaşkanımızın söylediği görüşlerdi. Yani satışları sadece bu açıklamalara bağlamak doğru olmaz.

Alınan vergi indirimi kararları, rating açısından Türkiye'nin finansman gücüne olumsuz etki yapar diyen ratingçiler bile daha olumsuz etki yaratmış olabilirler. Neyse sonuçta dirençlere takılan bir borsamız var. Ben bu kar satışları sonrasında yeniden alımların gelmesini bekliyorum. Ama hepimizde heyecan yaratan Halkbank soruştumasının düşmesi konusu önemlidir. Eğer bu yönde ABD tarafından bir açıklama gelir ve bu spekülasyon desteklenecek olursa, BİST yine güçlenecek ve asıl 100.800'de olan direncine yönelecektir.

Hepinize bol kazançlar diliyorum.

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_