Dün gayet güzel bir yükseliş halindeyken, bakan Albayrak'ın bir çok sektörde vergi indirimlerini açıklaması ile birlikte Dolar 5.46 seviyesinden 5.63 civarına hızlı bir tepki verdi. Hemen devamında da sert borsa satışları gördük.
Hükümet sıkı maliye politikası ve sıkı para politikası uygulayacağını ilan ettiği YEP sonrasında, dünkü kararları ile inandırıcılığı konusunda algıların bozulmasına neden oldu. Ama maalesef piyasa gerçekleri de hükümeti açmazda bırakıyor. Eğer açıkladığı gibi her alanda sıkılaştırma önlemlerine aynı şekilde devam ederse, çok sert daralan otomotiv, inşaat başta olmak üzere hemen hemen tüm sektörlerde çok büyük daralmaların olduğunu gördü. Bu şekilde ekonomik bir daralma da vergi gelirlerinin düşmesi demek olacağı için, ben kendi rızam ile bazı vergilerden vaz geçeyim de, bari piyasa canlansın diye düşünmüş olabilir. Ama bu sefer de, hükümetin YEP programına olan güvende şüphe uyanıyor. Enflasyon mücadelesinde kararlılık geçen yıl KGF teşvikleri gibi yine sapmaya mı uğruyor çelişkisi dünkü satışların gelmesine neden oldu.
İşte görüyorsunuz, en başta bunların hiç birinde sorun yokken, durduk yerde ve o anki seviyesi de gerçekten çok düşük olmasına rağmen, faizlere kafayı takmanın faturası sonradan nasıl çıkıyor! Şimdi ise bir türlü yeniden dengeyi sağlayamıyoruz. Maalesef görünen o ki, sert daralan ekonomi ama buna karşılık hızlı yükselen enflasyon nedeniyle stagflasyona girme korkusu bize bu tip çelişkili kararları aldırtacak. Ama bunları yaparken çok dikkatli olmak lazım. Piyasayı gereğinden hızlı canlandıralım derken, yeniden talep enflasyonu sarmalına dolanırsak, bu sefer bunun faturası öncekinden de daha yüksek çıkar!
Ben yaşanan kur ve faiz ataklarının 2001 sonrasındaki hatalı yüksek faiz düşük kur politikasının bir sonucu olduğunu kabullenmek, kendisini boyundan çok daha büyük hesapsız kredilere ve yatırımlara boğanların bu dönem maalesef küçülmelerine, batmalarına göz yummak gerektiği görüşündeyim. Bu şekilde herkesi kurtaralım dersek, ekonomiyi daha da çok içinden çıkılmaz sorunlara sokabiliriz. O nedenle YEP'de ilan ettiğimiz gibi tasarruf tedbirlerinin uygulanması gerektiğine inanıyorum. Varsın bu yıl veya gelecek yılın ilk çeyreği daralalım. Bu denli hızlı kur ve faiz artışı sonrası zaten bunlar gayet normaldi. Hatalarımızın faturası elbet çıkacaktı. Eğer bu faturayı kabullenmezsek, çok daha büyük bir faturayı daha ödemek zorunda kalırız.
Yani demem o ki, ekonomide bir süre iç talep soğumasına göz yummalıyız. Üreticilerimizin ihracata yönelmek zorunda kalmalarını sağlamalıyız. Nasılsa sonrasında fiyatlar iç talebi yeniden canlandıracak düzeye iner ve devamında da iç talep artışı başlar. Ekonomik verileri düzeltmeden suni hamlelerle talep yaratmak, yabancı kurum ve fonların hükümete olan inancını sarsarsa, o zaman dünkü satışların çok daha fazlası ile karşılaşabiliriz.
Neyse, eğer dünkü kararlarla sınırlı kalır, benzerlerini de arka arkaya açıklamaya kalkmazsak, bu sıkıntı aşılır. Yani derdimiz kısa dönemde hızlı ama geçici olacak enflasyon indirimi olmamalı. Üretimi ve yatırımları arttırıp, uzun dönemde kalıcı enflasyon düşüşü olmalıdır. En büyük hedeflerden birisi de, cari dengenin ihracat lehine gelişiminin sağlanması olmalıdır. Talebi çok hızlı canlandırırsak bunu başaramayız. On yıllardır yaşadığımız kısır döngünün tekrarını yapmış oluruz.
Zam Fırsatçılığı!
Bu arada kur ve faiz ataklarını zam fırsatçılığına çeviren şirketleri görüyoruz. Dolar 7 TL'yi geçti diye arka arkaya zamları yaptılar. Ama kurlar bu seviyelere inmesine rağmen otomatik indirim yapmaları gerekirken, yapmış oldukları zamları koruma sevdasında gözüküyorlar. Sadece kamu değil, özel sektör de bu yanlışlarından dönmeli. Yoksa bu deniz hepimizi boğar.
En son yaşanan kur artışı sonrasında kurların sonradan görüldüğü gibi ciddi geri çekilme yaşamalarına rağmen, ithal ettiği kanser ilaçlarında % 36 civarında zam artışında olan firma, devlet aynı alanda ilaç ithalatı yapması için iki ayrı markaya daha davet çıkartınca, fiyatlarında zam yapmaktan vaz geçip, % 70 indirim yapma kararı almış! Görüyorsunuz ki, bazı sektörlerdeki kar marjları o kadar yüksek ki, bu denli kur artışlarına bakıp da, zarar ediyorlar diye düşünmek ve zam yapmalarını doğal karşılamak yanlış bir algı oluyor. Eminim benzer şekilde, yaşanan kur artışlarının maliyetini karlarından fedakarlık ederek karşılayacak daha bir çok sektör vardır.
Şirketlerimiz de hızlı ve çok yüksek kar odaklı değil, kalıcı ama daha düşük kar ve büyüme odaklı hedeflere öncelik vermeliler. Bu yaşadığımız ekonomik-finansal daralma, herkesin kendisine bir çeki düzen vermesini sağlamalıdır. Tüketici de, boyundan büyük ve gereksiz tüketim çılgınlığından vaz geçerek, ihtiyacı olanı ve fiyatı uygunsa tüketmeye özen göstermelidir. Bu ülke bu denli cari açık ile daha fazla gitme lüksüne sahip değildir.
Bu kapsamda, dün yaşanan sert borsa düşüşünde yukarıda yazdığım hükümetin YEP kararlılığındaki şüphelerin neden olduğunu düşünüyorum. Umarım bu algı en kısa zamanda düzelir.
Hepinize bol kazançlar dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_