Piyasaların yönünü tayin, kurların düşmesi ve iç piyasa kredilerinin açılması için çok önem verdiğim bir kriter bankaların vadesi gelen yabancı para borçlanmaları, yani sendikasyon anlaşmalarının yeniden ve hangi oranda yapılacağıydı. Akbank bu sorumuza çok değerli bir cevap vermiş oldu. Vadesi gelen sendikasyonları ile ilgili % 104'lük bir borç çevirme başarısı gösterdi ve 980 Milyon Dolar karşılığı 367 gün vadeli sendikasyon kredisi imzaladı. Kredinin maliyeti libor + % 2,75 ve Euribor + % 2.65 oldu. Toplam 11 ülke ve 23 bankanın katılımı ile bu borçlanma gerçekleşmiş oldu.
Böylece sendikasyonların önünün açılacağını görmüş olduk. Benzer şekilde diğer bankalarda da sorun yaşanmadan sendikasyonların sürmesini bekliyorum. İki açıdan önemlidir! Bu sayede dış fon akışlarının önü açılmıştır. Kurlar üzerinde baskı azalacaktır. Aynı şekilde olur da sendikasyonlar yapılamazsa, vadesi gelen kredi borçlarını ödemek için almaları gereken dövizler karşılığı iç likidite imkanını daraltarak ellerinde TL tutmak zorunda kalan bankalar yeniden iç piyasa kredilerinin limitlerini açmaya başlayacaklardır.
Ama tabii bankacılık ve kredi riskleri bitmiş değil. Gördüğünüz gibi konkordato sırasına restaurantlar da girmiş! Kur ve kredi faizlerinin ulaştığı seviyeler olarak benzer şekilde farklı sektör ve şirketlerden de konkordato açıklamaları olabilir. O nedenle tüm riskler bitti, oh rahatladık diyecek kadar rehavete kapılmayalım. Ama yapılan sendikasyon sonrası daha pozitif olduğumu söyleyebilirim.
Çinliler Türkiye'yi Radarlarına Aldılar!
Dün Ttkom haberlerinde Çinli bir talibin ttkom'u incelemeye aldıklarını duyduk. Aynı şekilde kanal istanbul için Çinli şirketlerin 30 Milyar Dolar mevduat getirme ve toplam yatırım teklifleri ile birlikte 65 Milyar Dolar'lık bir proje teklifinde bulundukları spekülasyonu haberlere yansımış durumda. Kanal İstanbul konusunda fikrimi biliyorsunuz. Ben yapılması taraftarıyım. Boğazların güvenliği açısından bile önemli bir proje olarak görüyorum. Tabii işin çok büyük bir rant devşirmesi olacaktır ama sonuçta diğer bir çok katkısının da olacağını görmek lazım.
BİST Ne Olur?
Bu gelişmelerin yaşanabileceğini, kayıpların en hızlı borsada telafi edileceğini çok önceden ve BİST düşerken yazdığımı biliyorsunuz. O nedenle şu an ekranlarda benzer görüşlerin savunuluyor olması beni mutlu ediyor. Sizleri kötü günlerde uyarmış olmanın huzurunu hissediyorum.
Düne ait yazımda da belirttiğim gibi, BİST'in 103-104-106 Bin dirençlerine doğru yönelmesi şaşırtıcı olmaz. Ama henüz çok dillendirilen bankacılık konusundaki hükümet programı netleşmelidir. Bu konudaki çalışma henüz sürüyor. Bankalar üzerindeki riskin boyutunu ve olası devlet desteklerinin neler olacağını bilemiyoruz. Ama ben bankalarımızın önemli kredi riskleri olsa da, gayet sağlam oldukları görüşündeyim. Sadece benim için en büyük risk; ABD'de süren ve akıbeti ne olduğunu bilmediğimiz Halkbank davasıdır. Bu konu ile ilgili siyasi bir yaptırım korkusu sektöre temkinli bakmama neden olmuştu. Halen de bu konunun ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Kısacası bu risk sürüyor. Bunun dışında bankalar iç ve dış borç risklerini çevirebilecek güçtedirler. Fon girişleri başladığı anda ki, dünkü sendikasyon da bir fon girişidir. Bu takdirde bankaların yabancı fon yatırımcıları da yeniden alımlara geçebilirler. Bakalım yaşayıp göreceğiz.
Almanya Ziyareti Çok Önemli!
Hollanda, Belçika derken Almanya ile de ilişkileri düzeltebilecek bir ziyaret gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanımız Almanya'yı ziyaret ediyor. İyi bir ziyaret olursa, AB ile ilişkileri yeniden ısıtma yönünde kararlar duymaya başlayabiliriz. AB ile ilişkilerde yeniden ilerleme görülmesi Türkiye açısından başlı başına yeni bir hikaye olur. Umarım her açıdan ilişkiler yeniden düzelme sürecine girer.
MCKinsey Danışman Oldu!
YEP tanıtımı, desteğinin sağlanması ve uygulanması için ABD'li danışmanlık şirketi Mckinsey ile anlaşma imzalanmış. Hükümet IMF'e gerek duymadan kendi programımı yapar ve bunu da bu şekilde yabancı danışmanlarla da tanıtıp, destek bulabilirim diyor. Bence gayet yararlı olabilecek bir hamle olmuş. Ama IMF ile de, parasız sadece program danışmanlığı konusunda bir mutabakat olabilirdi. Fakat IMF'e bakış açısı belli olduğu için, bu ihtimal üzerinde durmadığımız net.
Umarım bu pozitif gelişmelere ABD ile ilişkilerde de iyileşmeler eklenir. Rahip kararı bu konuda bir başlangıç süreci olabilir. 12 Ekim tarihinde kararı duyunca ne olacağını göreceğiz.
Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_