Yeni Ekonomi Programının bankalar detayı bu hafta görüşmelerle netleşecek. Bankaların sermaye yeterliliği konuları, kredi imkanları, vadesi gelen sendikasyon borçları, olası kredi riskleri falan bunların hepsi gündeme gelecek. 

Banka mevduat faizlerinin % 30'lara dayandığını görüyoruz. Vadesi gelen sendikasyonların henüz yenilenmeye başlanmamış olması, bankaların kredi vermeyi zorlaştırmalarına neden oluyor. Olası sendikasyon yenilemelerinde sorun yaşanacak olursa, TL imkanlarını döviz alıp vadesi gelen sendikasyon borçlarını ödemek için kullanmayı düşündükleri için de böyle davranıyor olabilirler. Aynı şekilde takipteki kredileri risklerine arka arkaya sektör ve şirketlerden gelen konkardato haberleri, yapılandırma başvuruları da eklenince, doğal olarak kredi verme konusunda ürkek davranıyor da olabilirler. Ama bu davranışları, yani piyasadaki kredilerini kapatmaları, zorlaştırmaları, değişken faizli kredi limitlerini dondurmaları piyasayı iyice bunaltmış durumda. 

Bu nedenle bir an önce bankaların içinde bulundukları bu sıkışıklık bir şekilde çözülmeli. Devlet bankaların desteklenme yolunu bulmalı. FED ve ECB mortgage krizi esnasında yaptıkları varlık alımları ile yıllardır bu desteği vererek, bankaların işlemesini sağladılar. Benzerleri bizde de yapılmalı. Ama tabii kontrolsüz KGF teşvikleri gibi kredilerle değil. Geçen yıl KGF teşvikleri verilirken, bunların mevcut borçları azaltmak yerine konut, arsa, araç alımlarına kaydırıldığı gibi yanlış davranışları yazmıştım. İşte şimdi bu yanlışların yansımalarını görüyoruz.

Şirketlerin Borç ve Kredi Krizlerinin Nedeni Vergi Ahlakıdır!
              Maalesef yıllardır her seferinde çıkartılan vergi afları nedeniyle, belli başlı şirketlerimiz dışında genel vergi ahlakı konusu en eksik alanımız. Bir çok kişi ve şirket, ciddi vergi doğuran kazançlar elde ettiklerinde, vergi vermemek için yeni yatırımlara kalkışıyor, mevcut borçlarını azaltma yoluna gitmiyorlar. Böyle olunca da, her krizde kredileri her zaman en yüksek seviyelerde yakalanıyorlar. Yüksek faiz ve enlasyon paniği başlayınca, daralan talep ve artan her türlü finansman maliyeti bir çok şirketimizin finansal ödeme güçlüğüne düşmesine neden oluyor. 

Vergi ahlakı bu nedenle çok önemlidir. Ama bu ahlakın bozulma nedeni zaten buna yatkın olan kişi ve şirketlerin vergi ahlaklarını yeni yeni aflarla iyice bozan devlet uygulamalarıdır. Tekrarlanan aflar, yarar değil aslında uzun vadede zarar verir. Sadece vergisini zamanında ödemekten kaçınan şirketlerin sonradan zora girmesi değil, tahsil edilemeyen vergilerin yarattığı gelir açığının, elektrik, tütün, alkol, su, doğal gaz, petrol gibi her türlü dolaylı vergilerle karşılanmaya çalışılmasının yarattığı enflasyon da büyük bir zarardır. 

Bu hafta bankalarla ilgili çıkacak kararların etkilerine göre, kurlar ve BİST kendisine kısa vade içinde bir yön bulmaya çalışacaktır. Bir diğer dış etken de, FED faiz kararı olacaktır. FED 25 baz puanlık bir artış yapacak olursa, bunun zaten satın alındığını düşünüyorum. Olası bu karar piyasaları çok bozmaz. Ama FED beklentilerin tersine faiz artışı yapmayacak olursa, pozitif etkisi hemen görülür. Ama dediğim gibi beklenti 25 baz puanlık bir artış yönünde.

ÖTV Kararnamesi Yayınlandı!
              Kurdaki artışlar sektör şirketlerindeki fiyatların ciddi boyutta artmasına neden olduğu için, aynı süreçte kredi fazileri de çok arttığından otomotiv talebinde ciddi düşüşler görüldü. Bu nedenle şirketlere kısmen destek verecek olan ötv kararnamasi sektör şirketlerine kısa vadede pozitif etki yaratabilir. Ama esas olan kredi muslukları ve faizleri olacağı için, ötvnin yaratacağı pozitif etki sınırlı kalacaktır.

Hepinize iyi bir hafta dilerim.

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_