Tehlike Geçti Mi?

17.09.2018 09:11
  •  A 

TCMB beklentileri de geçerek en üst perdeden 615 baz puanlık artış yaptı. Döviz kurlarında bir geri gelme yaşandı. Ama yine de ağustos ayındaki kur seviyelerinden daha da geriye gidemedik. Peki bu ihtimal var mı? Yani Temmuz kur düzeylerine de geri gider miyiz? Bu da mümkün. Ama henüz sadece TCMB faiz kararı ile tehlikenin geçeceğini düşünmeyin. 

Hatta cari açıkta kısmi bir azalmayı da gördük ama yine de tamam tüm riskler bitti diyemeyiz. Bu hafta OVP açıklanacak. Bakalım devlet mesajını verdiği gibi, gerçekten harcamalarda tasarruf tedbirlerini uygulayacak mı göreceğiz. 

Ayrıca, OVP da pozitif bir dalga estirse bile, hala ABD kaynaklı riskleri göz ardı edemeyiz! Nedir bu riskler? Sınırlarımızdaki terör örgütü PKK türevleri ile ABD'nin oynaşmasının olası gerilimleri ve ABD'de sürdüğü ama ne aşamada olduğunu bilmediğimiz Zarrab-Halkbank davasının akıbeti!

Dikkat ederseniz olası FED faiz artışlarına dikkat çekmiyorum. Çünkü onlar zaten bir şekilde piyasalarda satın alınmış durumda. Ayrıca olası FED faiz artışının etkileri belli boyutun üzerinde ekonomimiz üzerinde kriz yaratmaz. Ama ABD'deki davanın akıbetinde yatan riskler çok daha fazladır. Aynı şekilde rahip Brunson, S-400 ve ABD ile bölgesel gerilimler konularındaki gelişmeleri de takibe devam etmeliyiz. 

Kısacası TCMB'nın yaptığı faiz artışı ile tüm riskler bitmedi ve tehlike geçmedi. Bu nedenle yazılarımda detaylı belirtmeme rağmen, hemen bankaları alalım mı, riskleri göze alalım mı sorularının geldiğini görüyorum. Sevgili arkadaşlar, öncelikle ben sadece kendi fikirlerimi paylaşıyorum. Neden böyle düşündüğümü de detaylı anlatıyorum. Ama sizler kendi görüşlerinize göre hareket edeceksiniz. Benim uyarılarımı ne kadar dikkata alacağınız size kalmış bir konu. 

Ben bankalar açısından ABD'deki davanın akıbeti ile ilgili çok büyük bir risk de olabilir, çok ciddi bir fırsat da olabilir diyorum. Ama hangisi bilemiyorum. Eğer davadan bir şey çıkmayacaksa, bu korku ile düşen halkbank'ın düşürdüğü bankacılık sektörü aşırı iskontolar içeriyorlar. O yüzen kısmen toparlanması gayet doğal olur. Ama bu risk gerçekleşecek olursa, o zaman yansımalarını ancak olası bir maddi yaptırımı duyacak olursak, boyutuna göre değerlendirebiliriz. Ama yapılan spekülasyonlar ve siyasilerimizin demeçleri dışında bu konuda hiç bir fikrim yok. Her iki yönde gelişmeler de olabilir.

İyi de sonsuza kadar ABD dava riski nedeniyle bankalardan uzak mı duracağız peki? Sadece bu risk beni bankalardan uzak tutmuyor! Aynı zamanda yaşanan kur ve faiz artışlarının da bankalar üzerinde yaratacağı olumsuz ciddi etkiler söz konusu. 

Nedir bu riskler derseniz, hemen aklıma gelen önemlilerini söyleyeyim;
              1) Yaşanan kur artışları ve olası yeni FED faiz artışı ile yüksek seyredecek kurlar, bankaların önceden almış oldukları sendikasyonlardan maliyetlerinin artmasına neden oldu. Bu sonraki bilançolarda karların düşmesine neden olabilir.

2) Sürekli artan ve son TCMB kararı ile bir anda sert bir sıçrama daha yapmış olan faizler nedeniyle bankalar hem ellerinde bulunan devlet tahvillerinden zarar ettiler. Hem de kredi faizlerinin artması ile ödeme zorluğuna düşen ve düşecek şirketler nedeniyle takibe düşecek kredileri artacaktır. Nitekim konkordato ilanlarını, yapılandırma başvurularını duyuyorsunuz. Bu kapsama girecek şirketler arttıkça bankaların kredi riskleri artacaktır. Aynı şekilde yüksek kredi faizi dönemlerinde kredi talepleri de düşeceği için, bankalar faiz artışının yarattığı maliyetleri aynı hızla kredi kullananlara aktaramayabilir. Bu da karlarında düşüş riski yaratacak diğer bir gelişmedir. 

3) Vadesi gelen sendikasyonların akıbeti! Acaba bankalar almış oldukları yurt dışı sendikasyon kredilerinin vadeleri geldiğinde, yine aynı rahatlıkla yeni borç bulabilecekler mi? Bulacaklarsa bunun kredi maliyeti ne olacak? İşte bunlar da önemli. Çünkü her yenilenemeyen kredi demek, ilgili kredinin geri ödemesi nedeniyle kur baskısının sürmesi demek olur. Aynı şekilde her yenilenen sendikasyon kredisinin ekstra libor faizi ile daha yüksek faizle yenilenmesi demek, piyasadaki her türlü faiz yükünün de artacak olması demektir. Eğer bankalar yeni sendikasyonlarda daha yüksek faiz verecek olurlarsa ki, ben öyle olacağını düşünüyorum. Aynı hızla ve şekilde bu faiz artışını iç piyasanın kredi taleplerine yansıtamayabilir. En azından piyasada ciddi bir ekonomik daralma yaşanacağı için, kredi taleplerinde yaşanacak düşüş nedeniyle de yansıtması düşecektir. İşte bu da bankaların önümüzdeki dönem karlarında düşüşler yaşanmasına neden olabilir. 

İşte ilk aklıma gelen bu ek ama önemli riskler nedeniyle, yazılarımda bir süre daha bankacılık sektörünün iskontosuna duyarsız kalmayı tedbirli bir davranış olarak gördüğümü yazıyorum. Lütfen çok detaylı yazdığım bu izahatları hiç okumadan, ya da önemsemeden bana bankalar hakkında ısrarlı soru yöneltmeyiniz. Çünkü ortam riskleri geçmeden, ya da olası şiddeti henüz düşmeden ben hızlı bir karar değişikliğini doğru bulmuyorum. Ama tekniklerini paylaşıyorum. Olası destek ve dirençler kırılırsa, teknik olarak sonraki sıralı destek ve dirençlerin yeni hedefler olacağını yazdığımı biliyorsunuz. Sizler kararlarınızda bunları dikkate alabilirsiniz. 

Ama yine de TCMB'nın faiz kararı piyasa ve bankalar üzerindeki kara bulutları nispeten dağıtmıştır. Yabancı fon ve yatırımcıların, yüksek kur seviyesinde iken aldıkları yüksek faiz ile kur riski kısmen azaldığından borsa ve hisselere ilgileri artacaktır. Bu nedenle ABD kaynaklı riskleri aşabildiğimiz anda, faiz ve sendikasyon kaynaklı maliyet riskleri ikinci plana itilebilir. Yaşayıp göreceğiz. 

BİST Realizasyon Yaşadı.
              TCMB faiz artışı yaptı ama BİST de düştü neden? Bu tamamen bu süreçte düştüğü 84.654 seviyesinden hızla toparlanmış olan BİST'in teknik manada gördüğü dirençlerin kar satışlarıdır. Gayet doğaldır. Eğer 95.000 üzerinde kalmayı başarırsa, yeniden alımlar görülecektir. Şimdilik bir süre daha teknik destek ve dirençlere bakarak yol bulmaya çalışmak doğru olacaktır. Henüz her şey geçti, artık güneş açıyor demek için erken. Kar satışlarının kısmi düzeltmesi devam edecektir. Arada parçalı bulutlar yine görülecektir. Sonra bu satışlar neden, niye düştük demeyin. Türkiye çok ciddi bir finansal maliyet artışı dalgası yaşıyor. Bunun etkileri olarak büyüme düşecek ve ekonomi bir süre daralacaktır. 

İşte bu aşamada devlete çok büyük görev düşüyor. Üretime odaklanmalı, diğer tüm harcamalardan uzak durmalıdır. Eğer bunu yapamaz ve üretime dönük olmayan harcamalara aynı hızla devam edecek olursa, o zaman yaşadığımız faiz ve kur artışlarının yenilerine de muhatap oluruz. Ekonomiyi yönetmek sözle olsa, kaç yıldır faiz ve döviz kurları düşmeli ya da düşecek diyen siyasilerimizin bu dedikleri gerçekleşmiş olurdu. Ama tam tersi, düştüğünü görmediğimiz gibi sert yükselişlerine şahit olduk. 

Büyüme Verisi Gelecek!
              10:00'da Temmuz aylık ve yıllık sanayi büyümesi gelecek. Ama bu geçmiş döneme ait rakamlar olacağı için, önümüzdeki dönemde sanayi büyümesinde daralma ve düşüş yaşanmasını bekliyorum. 

Aynı şekilde haziran ayı işsizlik verisini de duyacağız. Bu veriler tabi ki önemli ama, ekonomik daralma önümüzdeki aylarda daha belirginleşeceği için asıl kasım'dan itibaren duyacağımız veriler daha etkili olacaktır.

Teknik İflas Riskleri Ötelendi!
              Döviz cinsi borcu olan şirketlerin vadesi gelmediği halde, bilanço dönemlerinde mevcut kur düzeylerine göre yapılan değerleme yüzünden sahip oldukları döviz borçları varlıklarından bile yüksek görülebiliyordu. Şirketlerin vadesi gelmemiş borçlarının bilançolarına yansımaları yüzünden iflasları istenebiliyordu. Bu da teknik iflas denen bir bilanço görüntüsü riski yaratıyordu. Yayınlanan bir tebliğ ile teknik iflas riski 2023'e kadar ötelendi. Şirketlerin vadesi gelmemiş döviz borçlarını güncel değerlemeyi 2023'e kadar ertelediler. Böylece henüz ödemeyecekleri borçları yüzünden bilançolarına kur değerlemesi zararı yansıtmayacaklar. Bu düzenleme bir sonraki bilançolarda sürpriz görsel iyileşmeler yaratabilir. Bunlara da dikkat etmemiz gerekecek. Olumlu ama takip edilmesi gereken bir düzenleme olmuş. 

Yeni Eğitim ve Öğretim yılı lise ve üniversitede okuyan iki kızım dahil, tüm öğrenci, öğretmen ve biz velilere hayırlı olsun...

Hepinize iyi bir hafta dilerim.
 

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_


  • 14.09.2018
    09:34

    TCMB bağımsızdı, değildi artık bunları geçelim. Dün TCMB çoook öncelerden yapması gerekeni dün net bir şekilde yaptı ve faizleri ortalama beklentilerin de üzerinde arttırarak, haftalık politika faizlerini 625 baz puanlık artışla, % 17.75'ten % 24'e yüks... Devamı »

  • 13.09.2018
    09:41

    Bugün 14:00'te TCMB PPK(Para Piyasası Kurulu) faiz kararı açıklanacak. Karar ne olursa olsun Türkiye ekonomisine fatura kesilmiş olacak. Neyin faturası derseniz, iktidar hatalarının, TCMB'nın bağımsızlığına yapılan müdahalenin, üretime dönük olmayan kamu ... Devamı »

  • 12.09.2018
    09:09

    Yarın PPK faiz kararını duyacağız. Haftaya da Yeni Orta Vadeli Program açıklanacak. Her ikisi de çok önemli gelişmeler olacaktır. Bu esnada Varlık Fonunda yeni yönetim kadroları oluşturuldu. İlk ortaya atıldığı günlere göre daha ciddi profesyonellerin adlarını g&oum... Devamı »

  • 11.09.2018
    08:40

    Dün 2018 2'nci çeyrek büyüme oranı olarak gelen % 5.2, gelişmiş ülkeler de dahil baktığımız zaman çok ciddi yüksek gayet güzel bir büyüme oranıdır. Ama bundan sonraki bir kaç çeyrek için de son yüksek oran olacaktır ... Devamı »

  • 10.09.2018
    09:05

    10:00'da GSYİH oranımız açıklanacak. Rating kurumları büyüme beklentilerini düşürürken açıklanacak ikinci çeyrek büyüme oranı önemli olacak. Ama çok daha önemlisi TCMB'nın faiz toplantısı olacaktır. PPK'nın olduk&cc... Devamı »