Sistemli bir şekilde baskı sürüyor. Moody's 18 Türk bankasının ve 2 finans kurumunun notlarını indirdi. 14 bankanın birer kademe, 4 bankanın iki kademe, 2 finans kurumunun da kurumsal aile notu birer kademe indirildi. Gerekçe TL'deki değer kaybının fonlama riskini arttıracağı korkusu. Yani ne istedikleri çok açık. Sizin de hatalarınızı ve mevcut ekonomik-finansal açıklarınızı kullanarak kurlarımızı çok güzel yukarı çektik. Şimdi son etap olarak bir de gayet güzel bir faiz artışı yapın ki, kaymaklı kadayıf olsun diyorlar. 

Dikkat çektikleri ne? TL'deki aşırı değer kaybı nedeniyle fonlama zorluğu çekileceğine dikkat çekiliyor. Peki o zaman ne yapmalı? TL'deki değer kaybı durdurulup, TL'nin değer kazanması sağlanmalı. Peki bunun en hızlı yolu nedir? Sert bir faiz artışıdır. TCMB küt diye yeni ve yüksek bir faiz artışı daha yapsın ki, biz dövizlerimizi size yine getirelim ve olası kur riski için de peşinen ekstra faiz alalım isteniyor.

Bu riski aylar evvel hep yazdım. Faize karşıyız ben de karşıyım. Ama bunun yolu TCMB'na müdahale değildir. Faizleri düşürmenin gerçek yolu üretmek, cari açık vermemek, üretime dönük olmayan harcamalardan tasarruf etmek, iç-dış ilişkilerde herkesle kavgalı olmamak, güvenilir bir hukuk ve yargılama sistemine sahip olmak, vs.vs.vs dir. Bunları yapmadan suni faiz baskısı yaparsanız kurlar artar. Kurlar arttı diye faizler de artar ve başında vermediğiniz 200 baz puan faiz artışını sonra 575 baz puan yapsanız bile gördüğünüz gibi piyasayı düzeltemezsiniz.

Maalesef şu an bu ortamdayız. Tabii doğal olarak da yabancı yatırımcılar bu fırsatı kullanmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu da gayet doğal değil mi? Bizim kendi insanımızda 160 Milyar Dolar döviz tevdiat hesabı varken, yabancıya dövizi neden yükseltmek istiyorsun denir mi? Kendi insanı kendi parasına sahip çıkmazsa, yabancı senden daha mı milliyetçi olsun? Ama her iki kesim de haklıdır. Nihayetinde ülke doğru yönetilmeyip, cari açık, borç toplamı, israfa kaçan kamusal harcamalar, iğneden ipliğe her alanda ithalat, üretimin her alanında ithalat ile yok edilen üretici gibi hatalı politikaları görenler, bunun karşılığı artacak enflasyon için kendisini korumak istemesi gayet doğaldır.

Bunları anlatınca karamsarsınız diye tepki alıyoruz. İyi de aylar hatta yıllar öncesinden bu yönde yaptığımız uyarılara dikkat edilmediği için şimdi bu sıkıntıları yaşamıyor muyuz? Umarım artık doğruları görmeye ve doğruları söyleyenleri de siyasi yandaşlık kültüründen kurtulup, tepki vermeden dinlemeye, dikkate almaya çalışırız.

Almanya Destek Yolu Arıyor!
              Türkiye'deki bankaların çoğu asıl AB bölgesi ülke bankalarına ait. Bu nedenle Türkiye'nin finansal başlayıp, ekonomik krize dönecek bir kaosa girmesi bizim gibi AB bölgesini de ciddi şekilde olumsuz etkileyecektir. Bunu göre AB'nin bazı önemli ülkeleri, Türkiye için destek politikaları arıyorlar. Son olarak Almanya'nın de böyle bir arayış içinde olduğu haberleri ortalıkta dolaşıyor. 

Türkiye ile müzakerelerde yeniden ivmelenme bile yaşansa bizim için pozitif katkısı olur. Bir de mesela ciddi bir Türk tahvili alıyoruz deseler bu hemen olumlu yansıma yapar. Bu işler çok karışık olduğu için bakalım ne gibi gelişme gösterecek göreceğiz. AB ile olası gelişmeler Türkiye için yeni bir hikaye başlangıcı yaratır ve yabancı yatırımcılar için ilginin artmasına neden olur. Dediğim gibi , bakalım bu haberlerin arkasından neler çıkacak ?

Spekülatif Borsa Hareketlerinden Çok Sıkıldım!
              Bir bakıyoruz tam yükseliş başladı derken kütt diye tepemize satışlar geliyor. Ne oluyor dediğimizde arkasından ABD şöyle bir yaptırım kararı aldı ya da mahkeme Brunson'u bırakmadı haberleri düşüyor. Sonra tam borsa ve hisseler destek kırıp ekstra düşüyor derken, düştüğü gibi aynı hızla yükselişlerin geldiğini görüyoruz. Şimdi ne oldu deyince, Almanya Türkiye'ye mali yardım yapacakmış, yok yok mali yardım değil ama, destek olmanın yollarını arıyormuş habelerini görüyoruz. 

İyi de bunlar tamemen borsa dışı spekülatif haberler. Bunlara göre nasıl hareket edeceğiz bunu bilmek hiç de kolay değil. Hakikaten bilanço dışı gelişmelerle yaşanan fiyat hareketlerinden fazlası ile sıkılmış durumdayım. 1994'de ve 2001'de belki bunlardan da kötü günleri gördüm ama süresi bu kadar uzun sürmemişti. Bir de o dönem ABD ve AB ile bir sorun yaşamadığımız için, siyasi korkular yoktu. Şimdi ise asıl ABD ile yaşanan siyasi gerilimler nedeniyle bu belirsizliği yaşıyoruz. Gelişmelerin nereye gideceğiniz de kestirmek çok mümkün değil. Gidişe bakılırsa ABD ile çok daha gerilme riskini daha güçlü görüyorum. Ama ülkeler arasındaki ilişkiler tam koptu derken yeniden başlar. Tam düzeldi derken birden bire kopabilir. 

Kurlarda iki gündür yukarı gitmek isteyen bir görüntü var. Buna rağmen hisseler de yukarıyı zorluyor. Teknik gördüklerimi ilgili tablolarda paylaşıyorum. Yüreğimin yettiği yerde de yeni öngörüler görüyorsunuz. Ama asıl destek-direnç paylaşımları daha fazla olacak bir dönemdeyiz.

30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun!
              Yarın Zafer Bayramı nedeniyle piyasalar tatil olacak. Şimdiden hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlarım. Ülkemizin geleceği için hayatlarını hiçe sayan gazi ve şehitlerimize başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşları dahil şükranlarımı sunuyorum. Nur içinde yatsınlar.

Cuma Günü Yokum!
              Bu akşam büyük kızım ile birlikte İstanbul'a gidiyoruz. Üniversitedeki üçüncü yılında artık iki arkadaş eve çıkmak istiyorlar. Beşiktaş civarında ya da tek vasıta uzaklığında kiralık ev arayacağız. Umarım istediğimiz gibi 2+1 güvenli bir evi fazla zorlanmadan ve uygun bedelle buluruz. Çünkü en geç pazar günü geri dönüş yolunda olacağım.

Hepinize bol kazançlar dilerim.

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_