Maalesef faizlerde yaşanan 500 baz puanlık artış tüm faizlere yansıdığı için, tüketim, konut, otomotiv, elektronik, beyaz eşya dahil çok sayıda alandaki hem yatırım kredi, hem de tüketim kredi faizlerini yukarı çekti. Aynı şekilde doğal olarak mevduat faizleri de yukarı çıkmış durumda.
Mevduat faizleri ne kadar yüksek olursa, BİST için olumsuz etkisi olur. Çünkü aylık kredi faizi ile geçinebilecek bir mevduata sahip olanlar, böyle belirsizlikleri yüksek olan dönemlerde borsada risk almaktan çekinir, onun yerine ortam riskleri yatışana ve gidişatın ne olacağı netleşene kadar garanti getiri olan mevduat faizine yönelebilirler.
Ancak hemen söyleyeyim ki, öyle hemen düz mantıkla mevduat faizleri yüksek olursa BİST düşer ya da yükselmez mantığı çok dar açılı bir yorum olur. Evet ilk anda faizler yükselmeye devam ediyorsa olumsuz etki oluşur. Ama yüksek faiz, aynı zamanda enflasyon demektir. Eğer artan enflasyon ve faiz resesyon, yani durgunluk yaratıyorsa, işte bu asıl sıkıntı olur. Ama her zaman böyle olmaz. Yani kur ve faizin artışı ilk anda talep düşmesi yaratsa da, daha sonra özellikle siyasi gelişmelerin olumsuz baskıları kalkınca, talep enflasyon ve yükselmiş kur-faize rağmen yeniden canlanırsa, işte bu dönemlerde şirketlerin bilanço karlarında çok ciddi artışlar da görülebilir.
Çünkü şirketler ilk fırsatta enflasyonu fiyatlarına yansıtırlar. Bu nedenle asıl önemli olan, artan enflasyon, faiz ve kurların yükseliş nedenleri ve bu yükselişin sürüp sürmeyeceğidir. Şu an kur artışı ile başlayıp, sonrasında 500 baz puan faiz artışının yaratacağı bir enflasyon etkisi göreceğiz. Ben bu gelişmelerin nedeni olarak siyasi ortamın belirsizliklerini ve seçim riskini görüyorum. Eğer hafta sonu bambaşka bir Türkiye'ye yelken açacak olursak, yepyeni hikayeler yazmaya başlayabiliriz. Bir anda faiz ve kurlarda düşüş başlayabilir. Böyle bir durumda BİST pozitif havaya en hızlı uyan yatırım alanı olur. Hatta, kur ve faiz ilk anda tepki verip, sonra kısmen dalgalanması daha dar alanda kalırken, BİST ise durup durup alımların geldiği bir sürece girebilir. Çünkü, özellikle yabancı fonlar önce gelişmeleri görmek ister sonra alım kararları verirler. Sonra yeni yeni çıkacak hikayelere yatırım yapmak için yeni girişler yaparlar. Bu nedenle yeterki, siyasi ortam belirsizlikleri bitsin ve güven oluşsun. O zaman bir çok yeni hikaye yazıldığını ve bu hikayelere yatırım yapıldığını göreceksiniz.
Ama diyelim ki, faizler öyle çabuk düşmedi. Peki o zaman BİST'i artık unutalım mı? Kesinlikle hayır. BİST'in derdi yüksek faiz, enflasyon ve yüksek kur değildir. Asıl derdi, siyasi ortam gerilimlere mi gidecek, yoksa çözümlere mi budur. İktidarda kalanlar ya da iktidara yeni gelenler bu gerilimleri düşürüp, çözüm odaklı davranmaya başladığı anda, BİST yaşanan enflasyon etkisini şirket değerlemelerine eklemeye başlar. Yüksek faize rağmen çok ciddi değer artışları yaşanabilir.
Borsanın ilk yıllarında % 80 faiz dönemlerini yaşarken hisselerde % 1000, % 1500 değer artışları bile yaşamıştık. 1994'de Çiller döneminde PTT'nin T'sinin satışı Mümtaz Soysal'ın başvurusu üzerine iptal edilince, Türkiye'nin notları kırılmış BİST taban taban düşmeye başlamıştı. Aynı dönemde faizler yine sert yükselmişti. Hatta özel sektör bankalarının daha da yüksek faizlerinden borçlanmak istemeyen hükümet, üç aylık % 50 net faiz ile halka doğrudan bono satışı yapmıştı. Düşünebiliyor musunuz % 50 net üç aylık faiz verilmişti!
Ama sonra bu panik dalgası yatışınca, parasal piyasalardaki faiz dengesi kuruldu. Faizlerde düşüş başlayınca da borsa düştüğü yerden daha da sert yükselmeye başlamıştı. Bu yükseliş dönemi sonrasında sanırım 1997 yılına gelince endeksten sıfır atmak zorunda kalmıştık.
Kısacası yüksek faiz dönemlerinin hisse fiyat artışları da aynı paralelde daha yüksek olur. Yeter ki, siyasi ve finansal risklerin çözümü yönünde bir ışık belirmiş olsun. İşte önümüzdeki seçimler ülkemiz için ya bu risklerin daha da artmasına, ya da çözümü yönünde yeni umutlar belirmesine neden olacak. Bir kaç gün sonra bunu anlayacağız. Ya da ikinci tur seçimler sonrasında oluşacak siyasi ortam bize fikir vermiş olacak.
Ben büyük korkular değil de, sanki umutlu bir dönem başlayacak diye düşünüyorum. Bugün için hisse tekniklerine bakınca da, yükseliş yaşanacak gibi bir izlenimim var. Ama görüyorsunuz ki, yeni öngörüm gelmiyor. Peki neden? Çünkü gördüğünüz gibi çok sayıda açık öngörüye sahibiz. Bu öngörüler açık olduğu için, beklentileri de sürüyor demektir. Henüz seçim riski sürdüğü için, olası düşüş risklerini de taşıyoruz. Bu nedenle seçimler bitmeden yeni öngörülerle açık öngörü sayısını daha da arttırmak istemiyorum. Ama seçimlerden sonra öngörülerim gelmeye başlayabilir.
Sizler eğer seçimlerden daha umutlanacağımız bir sonuç çıkacak diye düşünüyorsanız, açık öngörüleri olan hisselerde mevcut fiyatlarla yeni alımlar yapabilirsiniz. Ama nakit imkanı olanlar yine de seçim sonuçlarını görmek için belli bir alım imkanlarını da seçim sonrasına bırakırlarsa daha temkinli davranmış olurlar. Nihayetinde sonuçları bilmek çok da kolay değil.
Hepinize bol kazançlı günler dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_