BİST'de dış dünyadan negatif ayrışan düşüşün nedeni bana göre tamamen jeoplolitik etkenlerin etkisi ile oluyor. BİST'in bir kaç aydır yapmalı dediğimiz düzeltme hareketi, sınırlarımızdaki gelişmelerin baskısı ile yaşanıyor. O nedenle bugün bu gelişmelere atıfta bulunan bir yazı yazmak istedim!

Çok merakla beklenen Trump-Erdoğan görüşmesi dün tamamlandı. Yaklaşık 50 dk.süren görüşme sonrası yapılan açıklamalarda Trump, ''İki ülke olarak ilişkilerimizde hiç olmadığı kadar yakınız'' demiş. Bol bol övgü yapmış.

Yakınlık Buysa, Allah Uzaklıktan Korusun!
           15 Temmuz'da ülkemizde hain bir darbe denemesi gerçekleşti. Bu hareketin yıllardır hazırlığını yapan kişi çok uzun süredir ABD'de ikamet ediyor. Böyle bir girişimi ABD'nin bilgisi dışında yapması mümkün mü acaba? Hadi diyelim gözden kaçtı. Peki sonrasında mahkemelerimizce de bu suç örgütünün liderinin F.Gülen olduğu tespiti ile ABD'den iadesini istediğimiz halde neden alamıyoruz? Hatta 15 Temmuz hain darbe ve ülkeyi iç savaşa sürükleme girişimi esnasında İncirlik Üssü de bir takım faaliyetlere katılmış iddiası var. Bu üssün en büyük kullanıcısı kim dersiniz? 

Rıza Zarrab, ülkede gayet rahat hayatını yaşarken bir anda ABD'ye gitme kararı aldı nedense. Gittiği gibi de göz altına alındı. Süren davası bir çok siyasiye ve iş adamına uzanacak gibi duruyor. Aynı şekilde Halkbank gn.müd.yrd. da ABD gezisinde tutuklandı. 

Suriye ile ikili ilişkilerimiz gayet iyi iken, ABD ve batıdan gelen demokrasi havarisi seslere kanıp, bir anda Suriye ile ilişkileri bozduk. Netice ortada Suriye bakalım tekrar bir bütün olabilecek mi? Ama bakınca, sınırlarımızda PKK'nın Suriye kolu olan adı YPG-PYD daha neyse hepsinin destekçisi ABD. Hatta, Türkiye oynanan oyunu sonunda görüp de, karşı atağa kalkmaya başlayınca, bu terör maşalarına şu ana kadar 3 Bin tır silah ve mühimmat yardımı yaptığı iddiaları var. DEAŞ'ın en yoğun zamanında verilmeyen bu destek, acaba DEAŞ hızla bölgeden atılırken neden bir anda arttı? Çünkü sınırlarımızda oluşturulmak istenen Kürt kantonları için ABD atağa kalkmış durumda. Baktılar ki, kendi içimizde yapmak istedikleri iç savaş senaryoları gerçekleşmiyor, o zaman son çare PKK'ya direk destek vererek Kürt devleti kurduralım istiyorlar. Hatta diyebilirim ki, bu kürt devletinin kurucusunun belki de Barzani olmasını bile istemiyorlar. Onların açık amacı PKK gibi ömür boyu kurup, kullandıkları maşaları bu devleti kursun. 

Türkiye'nin sınırlarında temizlik yaparak, Suriye-Irak arasındaki kürt hattını bozmasından rahatsız oldukları için de, bölgeyi silah deposu haline getirmiş durumdalar. Asıl amaç bu silahların olası Türkiye'nin müdahalesi esnasında bize karşı kullanılması olduğu görüşündeyim. Sözde müttefiki olan ve NATO'da yıllardır sınır bekçisi gibi kullandıkları Türkiye gibi binlerce yıllık devlet geçmişi olan bir dostlarına karşı, devlet olmayı hiç başaramamış, yıllarca kendi içlerinde çatışmış bir topluluktan yeni bölge bekçisi yaratmaya çalışıyorlar.

Bununla da kalmayıp, Irak içinde de benzer bir gelişmeyi her açıdan destekliyorlar. Barzani'ye sözüm ona karşıyız derken, olası Kerkük-Musul hattındaki çatışmaları düşünerek, hakimiyeti bırakmamak için bölgeye özel timlerini yollamış durumdalar. Ama bu güçleri Barzani'den ziyade PKK güçleri ile daha yakın ilişki içerisindeler. 

Körfez Bölgesindeki Arap'ları üstümüze süren de yabancı değil. Direk ABD'nin kendisi. Katar dışında diğer Arap'larla aramızın limoni olmasındaki en büyük etken yine ABD. 

Yani 1990 Körfez savaşı sonrası bölgede kurulan Çekiç Güç ile birlikte, say say bitmeyen bir düşmanlık davranışı sergilenen sözde müttefiklik içindeyiz!  İşte böyle olunca da, dünkü görüşme sonrasında Trump'ın ''hiç olmadığı kadar yakınız!'' açıklamasını görünce, yakınlık bu ise, Allah ilişkilerin bozulmasından korusun diyorum. Böyle dostlar düşman başına!

MGK Toplanıyor!
           Bugün, Barzani'nin referandumuna karşılık öne alınan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı var. Toplantıdan çıkacak kararlar çok önemli. Hatta referandumun yapılmasını engelleyecek boyutta kararlar da çıkabilir. Ama bunu yapar mıyız ya da yapabilir miyiz bilemiyorum. Yani, referandum yapılırsa, Kuzey Irak ile bütün ticari ilişkileri keseriz. Sınırları kapatırız, bölgeden gelen boru hattı da dahil her türlü petrol girişini keseriz diyebilir miyiz? Eğer Kerkük de referanduma katılmaya kalkışılırsa, Irak'ın kuruluşunda Kerkük ve Musul üzerindeki haklarımızı iddia aderek bölgeye müdahale etme hakkımız doğar diyebilir miyiz? 

Tabii eğer tüm bunları diyecek olursak, dış dünyanın bizi çok seven ülkeleri buna ne derler o da malum. Aslında ne diyecekleri belli de, ben bilmemezlikten geliyorum. 

Ama sonuçta zamanında kırmızı çizgilerimiz dediğimiz Kerkük-Musul'da neler olduğunu görüyorsunuz. Bizim çizgiler uçan mürekkep ile yazılmış ki, uçup gittiler. Her şeye göz yummaya devam edersek, zamanında baş çavuşun muhatap aldığı kişiler, şimdi devlet başkanı statüsü ile bizi tehdit etmeye, okullarında okutulan kitaplarında, Türkiye'nin güney doğusundaki illerini Kürdistan toprakları olarak göstermeye kalkarlar. Gün gelir bu cüretkarlık, ülkemizde tetiklenen bir iç savaş senaryosu sayesinde ülkemizden toprak iddia etmeye gider.

Bu girişimleri engellemek istiyorsak, bizim Irak topraklarındaki bize ait olan şehirleri almak arzumuzu dile getirmeliyiz ki, uluslar arası anlaşmalarla çizilmiş olan sınırlar ihlal edildiği zaman işin farklı boyuta gidebileceği de görülmeli.

Sakın bu sözlerimle benim savaş isteyen biri olduğumu sanmayın. Ama barışı korumak için gerektiğinde savaşı göze almanın önemini bu ülkenin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk çok defa göstermiştir. Her şeye sessiz kalırsak, önce Irak, sonra Suriye derken, İran ve Türkiye de aynı amacın senaryo alanı olarak karıştırılacaktır. Buna göz yummamak için her şeyi göze alacağımızın da bilinmesi lazım.

Maalesef işte böyle bir sürecin tam ortasındayız. Irak referandumu birçok sonuç doğurabilir. Ama sanmayın ki, referandum iptal edilse, bu sıkıntıları aşmış olacağız. Hiç sanmıyorum. Asıl PKK gibi her şekilde kontrol edecekleri bir maşa ile bu süreci ilk fırsatta yeniden karşımıza getirmeye kalkacaklardır. Bu nedenle, son yıllarda hızlandırdığımız milli silah sanayi faaliyetlerini çok daha hızlandırmalıyız. Öyle cemaatlere kaptırılan bir ordu ile de bu işler yapılmaz. Bu nedenle devlet yönetiminde cemaatlerin, dinin yeri olmadığının da görülmesi lazım. Yoksa mümkün değil diye düşündüğüm parçalanma riski, çok ciddi bir şekilde kapımıza gelir...

Ancak, halen son anda olmasını beklediğim referandum iptali kararı halinde, piyasalarda bir rahatlama olacaktır. Peki BİST ne yapar sorularınızın olduğunu biliyorum. Sevgili Dostlarım, siyaseti, ekonomiyi, dış ilişkileri ben yönlendirmiyorum ki, bu soruların cevaplarını öyle kolay vereyim. Bölgedeki bir savaş BİST'i daha da bozar. Olası Irak iç savaşı, bizim de dahil olacağımız bir çatışma-savaş hali daha kötü etkiler. Ama olası böyle bir durumda, asıl önemli olan ABD-Türkiye arasında bir gerilim olup-olmaması olur. Eğer iki ülke mutabık olarak bu olaylar yaşanırsa, o zaman korktuklarımız yaşanmaz. Hatta tam tersi ittifak halinde bazı müdahaleler olursa, BİST yükseliş bile gösterebilir. Trump-Erdoğan görüşmesi bu yönde bir izlenim verdi.

Ben zaten teknik olarak olmasını beklediğim, istediğim bir düzeltmenin bu gelişmeler nedeniyle de olsa yaşandığını düşünüyorum. Yaşanan düzeltme sonrasında yeniden pozitif yönlü havanın hakim olmasını bekliyorum. Kısacası ben geri çekilip, işlerin düzelmesinin beklenmesini, her fırsatta düşüşlerde hisse almayı doğru buluyorum.   

Sözümü Yurtta Barış, Dünya da Barış diye bitirmek istiyorum.  

Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim.
 

    Saygılarımla

    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_