Zor ve Riskli Günlere Giriyoruz!

24.03.2025 02:25
  •  A 

Öncelikle şunu söylemek istiyorum; Öncesinde çok çarpıcı örneklerini gördük ki, ilk iddianamelere bakarak mahkeme sonuçlanmadan kimseyi suçlu ilan etmek doğru değil. Aynı şekilde gizli tanık ifadeleri ile de peşin hüküm vermek bana göre yasal da değil. 2008-2009 yıllarında ordu kademelerine yönelik Balyoz, Ergenekon gibi soruşturmalar başlatılmış, PKK'nın ikinci adamı Şemdin Sakık'ın gizli tanık ifadeleri ile birçok üst rütbeli komutan açığa alınıp, tutuklanarak hapse atılmıştı. Davalar 6-7 yıl sürdü. Bu soruşturmaları başlatan Cumhuriyet Başsavcısına her türlü destek verilmişti. Devletin en üst kademeleri soruşturmaları yapan savcılara tam desteğini açıklamıştı. Yargıya herkes saygılı olsun dendi. Sonuçta hapse atılan komutanların hepsi serbest bırakıldı. Soruşturma başsavcısı Zekeriye Öz, FETÖ zanlısı olarak yurt dışına kaçtı. Benzer şekilde dönemin emniyet ve yargı mensuplarından birçok kişi ya bu kumpas davası nedeniyle hapse atıldı, ya da yurt dışına kaçtılar. Hala aranıyorlar. Ama olan ordu kademelerine oldu. Açığa alınan çok sayıda üst rütbeli yerine getirilenlerin bir kısmı ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü gerçekleştirildi. 

17-25 Aralık tarihinde de benzer bir operasyon başlatıldı. Kamu bankası genel müdürlerinin evinde ayakkabı kutularında paralar ortaya çıktı. Konuşma tapelerinde ciddi bir para tırafiği konuşmaları ortaya saçıldı. Ama hiçbirisi kabul edilmedi. Operasyonu yapanlar açığa alındı. Sürülenler, tutuklananlar oldu. Yargı kademelerindekiler Hakimler Savcılar Üst Kurulu tarafından açığa alındılar, yetkileri alındı. Yani operasyonlar iktidar yönelik olunca yok sayılarak her türlü şekilde üstüne gidildi. Ama muhalefete karşı olunca yargıya saygı duyun ve yargının sonucunu bekleyin çağrıları yapılıyor! Ülkenin en üst mahkemesi olan Anayasa Mahkemesinin, Yargıtay'ın kararları uygulanmayıp, saygı da duymuyorum denirken, konu muhalefetle ilgili olunca yargıya saygı duyun demek toplumda ciddi bir güvensizlik yaratıyor.

Fenerbahçe'nin kumpas şike sürecinde de benzer iddialarla Başkan Aziz Yıldırım'ı hapse atanlar, daha sonra kendileri bu kumpastan suçlu ilan edildiler. Ülkede yakalananlar hapse atıldı, diğerleri yurt dışına kaçtı. Aziz Başkan bir yıl hapis yattı, sonra suçsuzluğu mahkemece ilan edilip serbest kaldı. Şike süreci FETÖ suç örgütü tarafından yapılmış bir kumpas olduğu mahkemece karara bağlandı.

İşte şimdi de benzer şekilde İmamoğlu ve daha birçok belediye başkanı ve kadrolarına yolsuzluk, suç örgütü kurmak ve teröre destek vermek iddiaları ile gözaltılar yapıldı ve tutuklamalar gerçekleşti. Yine henüz bir mahkeme kararı olmadan, yani henüz dava aşamasına geçilmeden, olası mahkeme sonuçlanmadan tutuklanan kişilerin sanki suçları sabit görülmüş kişilermiş gibi medyada konuşulduklarını görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı bile; ''CHP iddialara cevap veremiyor'' diyor. Yani bunlar şimdilik iddia, bırakalım da yargılama neticelensin, gerçek ne belli olsun demeden, iddiları gerçek kabul etmiş gibi görülüyor. Buna tepki olarak ülkenin hemen hemen tümünde meydanlarda protestolar yaşanıyor. Milyonlar meydanlarda yaşananları protesto ediyor ama ülkede bunları iki tv.dışında gösteren bir tv kanalı yok. Hatta yayınlayan kanallar da yayın durdurma, hatta lisans iptal etme uyarıları alıyorlar. 

Enflasyon sebep faiz sonuç iddiası ile, Bakan Nebati zamanında uygulanan korkunç mali-finansal hatalar neticesinde ülkede patlayan enflasyon, faizler, döviz kurları ve eksiye dönen TCMB rezervlerini üç yıl sonra tam rotasına sokmaya başlamışken, rating kurumlarından not artışları gelmeye başlamış ve yenilerinin de gelmesi beklenirken, enflasyon ve faizlerde düşüş başlamışken, bütün yaptıklarımız bir anda boşa gitti. Şimdi yeniden silbaştan başlamak zorunda kalacağız.

Siyasi ve yargı kararları sonrası TCMB'nın yoğun döviz satışına rağmen kurlarda sert yükselişler yaşandı. Dolar'ın yıl sonunda görmesi beklenen seviyeler 19 Mart tarihinde görüldü. Bunun üzerine döviz satışları ile dövize müdahale geldiği için belki kurlar biraz geri geldi ama, açıklamalara göre 26 Milyar Dolar'ın üzerinde rezerv satışı olmuş. Borsada özellikle bankalar başta, hemen hemen tüm hisselerde üç gün boyunca çok sert kayıplar yaşandı. Devre kesiciler çalıştı. Taban seviyeler görüldü. Geçelik borç verme faizi yeniden %46'ya yükseltildi. Piyasa önceki diploma iptaline bu tepkileri vermişken, üstüne İmamoğlu'nun tutuklama kararı çıktı. 

Şimdi bu ortamda yeni bir haftaya başlıyoruz. Ekstra önlemler, para piyasası kararları alınmazsa dövizde yine yükseliş baskıları görebiliriz. Kurlardaki yükseliş yeni döviz satışlarıyla da kontrol altına alınmazsa, bu takdirde TCMB son çare olarak politika faizlerini yeniden %50'ye yükseltmek zorunda kalabilir. Kısacası dolar yükselmesin diye her şey yapılacaktır. Mevduat fazilerinde sert yükselişler görülebilir. Tabii bu kredi faizlerinin de yükselmesi demek olur. Tüm bu gelişmeler maalesef enflasyonun yeniden yükselmesine neden olacaktır. Umarım kontrol altına alınır.

Demokrasi işte bu nedenle çok önemli. Bağımsız, tarafsız ve adil yargı çok önemli. Tarafsız medya çok önemli. Tüm bu gelişmeleri gören yabancının tedirgin olmaması mümkün değil. Yabancı takası düştüğü %36'dan %39.19'a yükselmişken, yabancının yaşananlardan çekinmesi tahvil ve borsada son üç günde gelen satışlarının sürmesine neden olabilir. Yani o kadar yazık ettik ki, ne desem, nasıl anlatsam boş. 

Çarşamba günü yaşananlar sonrasında bir süre düşüşleri beklemiş, sonra alım öngörüleri yapmaya başlamıştım. Ama o zaman sorun bir diploma iptali idi. İmamoğlu aday olamazsa, Mansur Yavaş aday olur denebilirdi. Ama hafta sonuna İmamoğlu için yolsuzluk, suç örgütü kurmak ve terör suçlamaları ile göz altına alınma, ek iki belediye başkanının da göz altına alınıp tutuklanması gelişmeleri yaşandı. Medyada İmamoğlu'nun tutuklanacağını söyleyenlerden şimdi de sıra Mansur Yavaş'a gelecek söylemlerini duyuyoruz. Meydanlar çok gergin. CHP'den pazartesiden itibaren yaşananları görmezden gelen kurum ve firmalara karşı, boykot çağrıları var. İmamoğlu tutuksuz yargılanma kararı ile serbest bırakılana kadar protestoları sürdüreceklerini ilan ettiler. 

Pazar günü yapılan ön seçim oylamasında Ekram İmamoğlu'na 1.6 Milyonu CHP üyesi, toplam 15 Milyon oy çıktı. Bu yaşananlara tepkinin boyutunu gösteriyor. Bu tablodan sonra ancak İmamoğlu için tutuksuz yargılama kararı alınırsa bu gerilim biraz düşebilir. Yoksa ben gerilimin daha da artmasından endişe duyuyorum. Ayrıca, belki ilk anda organize suç örgütü liderliği ve teröre destek suçlarından tutuklamaya gerek yok dendi ama savcılıktan bu karara da itiraz var. Yani şimdilik sadece yolsuzluk derken, devamında diğer iddialar yine gündeme getirilebilir.

Meydanlardaki protestoların hiçbir şekilde kolluk kuvvetleri ile karşılıklı şiddete dönüşmemesi çok önemlidir. Eğer kalabalıklar şiddetle bastırılmaya kalkışılırsa, gerilimler çok daha derinleşebilir. Tüm tarafların sağduyu içinde olması ülkemiz için çok ama çok önemli bir zarurettir.

İşte bu ortamda eğer tutuksuz yargılama kararı çıkarsa borsada daha cesur alım tepkileri görülebilir. Ama bu olmadığı takdirde satış baskılarının bir süre daha süreceğinden endişeliyim. Yerli-yabancı fon ve bireysel yatırımcılar bu tedirginliklerini çok kolay üstlerinden atamazlar. Güven bir kere gitti mi, geri kazanmak çok kolay olmaz. Eğer kurlara yöneliş yeni döviz satışları ile de durdurulamazsa, faiz silahı yeniden çekilir. Bu da yabancının ellerindeki kamu tahvillerinde ve bozdurduğu döviz pozisyonlarında ciddi kayıplara uğraması demek olur. Böyle tabloları yabancı sevmez. Ülkeden uzun süre çıkma kararı almalarına neden olabilir. Bu da not artışı beklerken, ülkeye yaratacağı yükler ve riskler yüzünden not indirimlerini duymamıza da neden olabilir.

Aynı şekilde faiz ve döviz kurlarının yükselmesi, ellerinde kamu kağıtlarını taşıyan bankaların karlarının erimesine, sendikasyon kredilerinden maliyetlerinin artmasına neden olur. Zaten bu endişe ile de en yoğun satışlara sahne oldular. Kurlarda yaşanan yükseliş ihracatı yüksek şirketlerin hisselerine bir yerde alım getirebilir. Ama bu ortamda yatırım kararları ne denli bilanço detaylarına bakılarak verilir bilemiyorum! Endişeler bilanço ve şirket ederlerini ikinci plana atarsa, amaç satıp çıkma olur. ,

26 Mart sonuna kadar açığa satış yasaklandı. Tek başına çare olmaz. Ama üstüne Varlık Fonu destekli alımlar gelirse, kımsi bir alım tepkileri görebiliriz. Ama dediğim gibi, İmamoğlu için tutuksuz yargılama kararı çıkmazsa, gelecek alım tepkileri sınırlı kalır. Yukarıda kalan gapler hemen kapanmaz. 

Tabii bir de çok önemli bir başka konu daha var! O da Sayın Bahçeli'nin sağlık durumu. Eğer sağlığı yerinde, düzeliyor ve görevini sürdürmeye engel teşkil etmiyorsa sorun yok. Ama sağlığı nedeniyle görevine devam edemeyecek bir gelişme olursa, bir de bu konu piyasa için yeni bir belirsizlik ve gerilim nedeni olabilir. 

Anlayacağınız o ki, Şimşek ve TCMB yeni ekibi ile 2 yıldır zar zor yoluna sokmaya çalıştığımız her şeyi, alt üst etmiş durumdayız. Umarım daha da bozmadan yeniden normale döneriz. Yoksa bizler için zor günlere giriyoruz demektir.

Bu ortamda ne yapılır? Ürünleri tüketilmeye devam eden şirketlerden endişe duymayın. Fiyatları düşebilir ama sonra yeniden ederlerine gelirler. Lakin bu ne kadar sürer sorusunun cevabı yaşanacak gelişmelere göre değişir. Bu ortamda önceden teknik paylaşmanın hiç bir anlamı yok. Piyasalar açılsın, gidişatı ve gelişmeleri gördükçe teknik paylaşımlarımı yapmayı düşünüyorum. Faiz ve dövizde duranlar bir süre gelişmeleri görmek için bu durumda kalabilirler. Hissede olanlar olası düşüş risklerine rağmen bir süre hisselerini unutmak zorunda kalacaklar. Kimseye böyle sert kayıplar sonrası nakite dönün denemez. Riskleri yazdım. Ama kararlar ve gelişmeler riskleri azaltabileceği gibi, daha da artmalarına neden olabilir. 

Olası düşüşlerin sürmesi halinde yüksek eder beklentisi olan nakiti ve ihracatı yüksek hisselerdeki ek düşüşleri orta uzun vade taşımayı, hatta ilave düşüşleri de göze alıp almayı düşünebilirsiniz. Ben bu ortamda bankalardan ziyade sanayi hisselerinin daha doğru tercihler olacağını düşünüyorum. Yukarıda nedenini yazdım, kur ve faizlerin yükselmesi bankalara gider yaratır. Ama ihracata yönelik sanayi şirketleri için ise ciro ve karlarının artmasına katkı yapar. 

Umarım en kısa sürede demokrasinin önemini anlar ve her şeyin normalleşmesini sağlarız. Hepinize sağlık, bol kazanç, iyi bir hafta ve ülkemizde her kesime sağduyu dilerim.

 

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_


  • 20.03.2025
    09:28

    Dün tutuklanan belediye başkanları, özellikle de diploma iptali sonrası hakkında suç örgütü kurma iddiaları ile gözaltına alınan Ekrem İmamoğlu haberleri ile birlikte borsada açılıştan itibaren sert kayıplar yaşandı. Öyle ki, iki kez devre kesici uygu... Devamı »

  • 19.03.2025
    09:28

    Demokrasi; tüm insanların eşit haklara sahip olduğu, seçme, seçilme özgürlüğünün olduğu bir yönetim biçimidir Devamı »

  • 18.03.2025
    09:24

    Önceki gün ABD güçleri Trump'ın emri ile Yemen'deki Husi hedeflerini vurdu. Trump, Husi'lerin bu saldırgan eylemlerini bırakmadıkları takdirde çok daha sert müdahaleler yapacaklarını söyledi. Aynı zamanda Husi'leri destekleyenin İran olduğunu ve... Devamı »

  • 17.03.2025
    08:57

    Nihayet borsa için güzel seanslar geçirmeye başladık. Uzun zamandır kırılmayan önemli direnç 10276 kırıldıktan sonra, yukarıda bıraktığımız 10415 ve 10751 gap'lerini hemen kapattık. Gapler kapandıktan sonra ilk direnç serimizin son seviyesi 10880'de bulu... Devamı »

  • 14.03.2025
    09:21

    Çevremizde Ukrayna, Suriye, Gazze savaşının biterek ilgili ülkelerin ve bölgelerin yeniden imara açılması halinde Türkiye bundan çok ciddi yarar görecek ülkelerin başında olacaktır. Her türlü inşaat, enerji ve bunların alt-üst yapı tü... Devamı »