Demokrasi; tüm insanların eşit haklara sahip olduğu, seçme, seçilme özgürlüğünün olduğu bir yönetim biçimidir. Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı bir yönetimdir. Doğal tanımı gereği monarşiye karşı bir sistemdir.
Demokrasinin olmazsa olmazları, Milli Egemenlik, Seçme ve Seçilme Hakkı, Katılım, Özgürlük, Eşitlik, Çoğulculuk, Çoğunluk, Hoşgörü, Hukuk Devleti, Kuvvetler Ayrılığı ilkeleridir.
Cumhuriyet; halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belli süreler için seçtiği milletvekillleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir. Ki, bu tanımı Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçtiğimiz için,'' halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belli süreler için seçtiği milletvekillleri ve cumhurbaşkanı aracılığıyla kullandığı devlet biçimidir'' diye revize etmemiz gerekir.
Bugün bu tanımlara dikkat çekerek yazıma başlamak istedim.
Şimdi gelelim son gelişmelere! İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu dün diplomasının iptal edilmesinin ardından, bugün organize suç örgütü kurmak, rüşvet, irtikap, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırmak, PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek suçlarından göz altına alındı. Aynı şekilde Beylikdüzü ve Şişli Belediye başkanları ile birlikte yaklaşık 100 kişi göz altına alındı. Gözaltına alınan kişilerin evlerinde aramalar yapılıyor.
Yukarıdaki iddialar şu an için sadece iddia. Yargının kararı işin aslının ne olduğunu gösterecek. Ama tabi bu kararı öğrenmek kaç yıl sürecek bilemiyorum! 2008-2009 ve sonrasında ordunun generallerine karşı düzenlenen Balyoz, Ergenekon gibi operasyonlarda çok sayıda general ve Genel Kurmay Başkanı dahil ordu mensubu tutuklanmış, ama 6 yıl sonra tamamı suçsuzlukları mahkemece tespit edilip serbet bırakılmışlardı. Zamanında bu tutuklama kararlarını alan savcı, hakim, emniyet mensupları ise FETÖ zanlısı olarak ya tutuklanıp hapse atıldılar, ya da yurt dışına kaçtılar.
Benzer şekilde evlerinde para kutuları çıkan banka yöneticileri suç iddiaları ile gözaltına alınmış, ama daha sonra suçsuz diye serbest kalmışlardı. Zamanında Türkiye'ye ihracatta yaptığı katkılarla devletten taltif alan Rıza Zarraf, daha sonra yurt dışına kaçıp ABD ile Halkbank Davamıza neden olan aranan kişi oldu. Yani demem o ki, suçlamalara bakıp yargıda bulunmak doğru olmaz. Kararı yargı verecektir.
Bu yaşananlar sonrası İBB'de yolsuzluk ve terör soruşturması başlatıldığı için, belediye meclisi içinden yeni bir belediye başkanı atanmasından ziyade İBB Başkanlığına kayyum atanmasını da duyabiliriz. Bu suçlarla göz altına alınan belediye başkanları ve belediyeleri bünyesinde bulunduran CHP için de soruşturmaların başlamasını duyarsak şaşırmam demek istiyorum.
Şimdi bu ortamda piyasalar ve BIST için nasıl yorum yapalım? Hangi bilanço ya da tekniğe göre konuşacağız bilemiyorum. Bu tablo uluslararası medya ve fonlar tarafından da birebir eş zamanlı takip ediliyordur. Diploma iptali ve etkisi çok daha hafif atlatılabilirdi. Ama şu an bir sonraki seçimde CHP'nin cumhurbaşkanı adayı ilan edilen kişinin organize suç örgütü liderliği ile gözaltına alınma kararları var. Bunların etkilerini yaşayıp göreceğiz diyorum.
Bugün hisse ve teknik yorum yapmayacağım.
Not: Cuma günü Bursa'ya bir günlük bir seyahatim olacak. Bir gece kalıp döneceğim. Bu nedenle cuma günü aranızda olmayacağım.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_