Çarşamba öğleden sonra büyük kızımızı ziyaret için ailece İstanbul'a gitmiştik. Bu nedenle yaşanan depremde İzmir'de değildik. 1999 yılında İstanbul Bahçeşehir'de 17'nci katta 7.4'lük Adapazarı depremini yaşamıştık. Yanlış hatırlamıyorsam 45 sn.sürmüştü. Bir ay sonraki deprem de 90 sn.sürdü. O zaman da Yıldız Yokuşunun en üst kısmında büyük bir otelin zemin altındaki toplantı salonunda şirket toplantısında yakalanmıştım. Yaşanan can kayıplarını ve hasarları hepiniz biliyorsunuzdur. Şükür korku dışında bir sorunumuz olmamıştı. Yani zeminden 17'nci kata denk gelen dairemizde hiçbir deprem izi olmadı. Zeminin altındaki otel salonunda da tehlikeli bir görüntü oluşmamıştı. Ama inanılmaz şekilde sallanmıştık. Binanın gacırtı, uğultu biçiminde inanılmaz ürkütücü seslerini duymuştuk. Korku ve o an çaresizlik belki en kötü izler olarak kaldı.
Yaşanan İzmir depremi sonrasında dün akşam üstü İzmir'e evimize döndük. Güzelbahçe'de depremin merkez üssüne Bayraklı-Bornova'ya göre yaklaşık 50 km.daha yakınız. Deprem olduğunu bilmesek, evde ve eşyalarda bu yönde bir iz olmadığı için burada deprem olmuş diyemeyiz. Zaten depremin hemen sonrası İzmir'de hemen her tarafında oturan aklıma gelen tüm tanıdıklarımı aramıştım. Sorun daha ziyade alüvyon zemin olan Bayraklı ve Bornova'da yaşanmış görünüyor.
Ben 1999 depreminden hemen sonra Adapazarı,Gölcük, İzmit hattındaki tüm deprem bölgelerini gezmiştim. Gördüğüm tablo yine benzer şekildeydi. Yani mesela lüks hatta alçak 3-4 katlı apartmanlar yapılmış ama ya bina yan yatmış, ya da ilk katın üstüne çökmüş durumdaydı. Yanında yer alan temelleri açılmış ama henüz inşaatı başlamamış inşaat alanlarında toprak tam anlamıyla birinci sınıf tarım toprağı gibi, tek taş veya kaya bile içermiyordu. Temel derinliği ancak belime denk gelecek kadardı. İşte bu binalar alt kattaki kuaförün, bakkalın üstüne çökmüştü. Bu isimleri verdim çünkü tabelalar duruyor ama kat yoktu.
Adapazarında 1988-1989 yıllarında yedek subay askerliğimi yapmıştım. Binalar domino taşları gibi birbirinin üstüne yıkılmıştı. Kurtarma çalışmaları kentin her yerinde yoğun şekilde yapılmaya çalışılıyordu. Ama o depremde de sağlam olan, hasar görmemiş çok sayıda bina vardı.
Bu İzmir depreminde de imar izni olmaması gereken yerlere yapılan konutlar birçok canımızı kaybetmemize neden oldu maalesef. Adı geçen iki apartman için 2012 ve 2018 yıllarında oturamaz raporu verilmiş. Ama maalesef oturulmaya devam edildiği için, çok sayıda vatandaşımız enkaz altında kaldı. Şu ana kadar 79 hayat deprem nedeniyle son buldu.
Yeni Adliye Binası, yeni yapılmış AVM Çarşılar, sadece eski değil, yeni de olan lüks yapılar çok ciddi hasar yaşamışlar. Ama genelde iki bölgede deprem hasarları yoğunluk kazanmış. Aslında 6.6 ile 7.0 arasında olduğu söylenen bir depremde bu kadar hasar ve kayıp olmaması lazım. Ama maalesef imar hataları, inşaat hataları, raporlara rağmen konut sahiplerinin oturmaya devam etmesi canımızın bu şekilde yanmasına neden oldu.
Şimdi faturayı kime kesersek keselim, giden hayatları geri getirebilecek miyiz. Depremin hayatlardaki izlerini silebilecek miyiz. Maalesef hayır. O zaman neden işi kuralına göre yapmıyoruz ki. Bu işin sorumlularına gereken cezaları vermeyi başaramazsak, sonrasında da benzer ihmal ve hatalar benzer kayıpları yaşamamıza neden olacak.
Kusura bakmayın, şehre gelince çevremde 1999 depremi kadar deprem izi olan yapı olmasa da, şehrin deprem kayıpları motivasyonumu sıfırlamış durumda. İşi, parayı, borsayı her zaman konuşuruz. Ama can kayıplarını telafi etmek mümkün değil.
Umut Bitmemeli!
Tüm bu kötü tabloya rağmen, dün gece 58'nci saatte bir kızımız enkazdan canlı kurtarılmıştı. Bu sabah da 65'nci saatte 3 yaşında bir yavrumuz daha kurtarıldı. Tüm enkazı kaldırana kadar umut bitmemeli. Enkaz altında korunma ve su sayesinde çok daha ileri saatlerde de hayatta kalmayı başarabilen vatandaşlarımız olabilir.
Borsa İçin Zor Bir Hafta Başlıyor!
ABD seçimleri belli olacak. Kazanacak kişiye göre Türkiye için etkileri farklı olacak riskler var. Kurlardaki yükseliş halen sürüyor. TCMB'nın faiz-kur politikasında ısrarı maalesef gerilimin sürmesine neden oluyor.
TCMB Sıkışlatırma hamlesi doğrultusunda son dakika kararı ile, bankalar arası borç alabilme limitlerini sıfırladı. Yani TL'yi değerli kılıp, sıkışanların döviz satmaya yönelmesini istiyor. Sonuç istediği gibi olur mu göreceğiz. Ama benim korkum, maalesef yine 2 sene önce yaşandığı gibi yüksek bir politika faiz artışının yine yaşanmak zorunda kalınacak olması. Özerk ve bağımsız olması gereken kurumlar almaları gereken kararları zamanında almadıkları takdirde neler olduğunu zaten önceden de çok kez gördük, biliyoruz. Buna rağmen aynı hatalar yine yapılıyor. Bunu anlamak mümkün değil.
Dış borsalarda da geçen hafta ciddi kar realizasyonları yaşandı. Bunun da etkileri BIST'in zaten var olan satış baskılarının artmasına neden olmuştu. Bu hafta bu baskılarla günü başlayacağız. ABD seçim sonuçlarını görene kadar birkaç gün izlemede kalmayı düşünüyorum. Açık öngörülerimdeki beklentilerimi koruyorum. Ama kademeli alım yapmak için, acele davranılmamalı, ABD seçim sonuçlarını görmeli diye düşünüyorum.
Deprem nedeniyle hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm halkımıza baş sağlığı diliyorum.
Hepiniz için de başta sağlık, sonra kazanç olan bir hafta olmasını dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_