Ülkelerin Merkez Bankaları tahmin edilebilir ve istaikrarlı olmaları gerekir. Ki, buna göre Merkez Bankası politikalarına bakarak yatırım kararları verenler işlerini sağlıklı şekilde yapabilsinler. Dışarıdan sermaye sokmaya kalkacak yabancı da, ülkenin kur ve faiz politikasını bilerek yatırım kararı alsın. Ama maalesef bizim Merkez Bankamız buna uygun bir davranış sergilemeyip, tüm analistleri ters köşe yapan bir karar aldı. Yine eskinin çok bilinmeyenli denklem günlerine dönmüş olduk.
Politika faizine dokunmayıp % 10.25 seviyesinde sabit bıraktı. Ama diğer taraftan örtülü bir faiz artışı yaparak Geç Likidite Borç Verme Faizini 150 baz puan artış yaparak % 14.75'e yükseltmiş oldu.
Umarım bu karar sonrasında yine 2017'de yaptığımız gibi, başta yapmadığımız faiz artışından çok daha büyük bir faiz artışını sonraki günlerde bir anda yapmak zorunda kalmayız!
Hiç kimse ülkede faizlerin yüksek olmasını istemez elbet. Hele ki, ben on yılı bulan site yazılarımda hep düşük faizi savunmuş bir kişi olarak kesinlikle yüksek faiz savunan biri olamam. Ama zaman zaman yapılması gerektiği takdirde bunu yapmazsanız, kurların artışını engelleyemediğiniz gibi, ülke sermayesinin içinde görülen hane halkı tasarruflarınında aynı şu an olduğu gibi, yaklaşık 220 Milyar Dolar'a ulaşacak şekilde DTH'lara yönelmesine neden olursunuz. Yani güvensizlik ortamı nedeniyle kendi vatandaşlarınız bile, kendisini enflasyon ve belirsizliklere karşı koruyabilmek için Dolar'a yönelmeye devam edecektir.
DTH'larda beklenen çözülmeyi bu kararlarla sağlayamayacağınız gibi, kurların artışı ithal bağımlısı bir ülke olarak her alanda girdi maliyetlerinin artmasına ve dolayısı ile de enflasyonun yükselmesine, yükselen enflasyon da yüksek faiz baskısının sürmesine neden olacaktır. Tabi ülkemizin sahip olduğu Dolar cinsinden iç-dış borç toplamını da kimse unutmasın.
Kurdaki her %1'lik bir artış, ülke ekonomisinin üzerine Merkez Bankası verilerine göre yaklaşık 560 Milyar Dolar olan iç-dış borç toplamı nedeniyle şuanki TL karşılığına göre, yaklaşık 44 Milyar TL gibi çok ciddi bir yük bindiriyor. Yıla başlarken 5.94 olan Dolar kurunun şu an geldiği 7.95 seviyesi nedeniyle artış oranı % 33.8. Peki bu durumda faiz ödemeyeceğiz derken, artan kurlar nedeniyle toplam Dolar cinsi borcumuza karşılık gelen TL cinsi borç yükümüzün % 33.8 oranında artaması yüzünden, TL karşılığının 1 Trilyon 124 Milyar artması önemsiz bir detay mı?
Ancak şunun da bilinmesi gerekir! Bir ülkede enflasyon, işsizlik, faiz, kur, yatırım, üretim sorunlarını çözmenin tek ve sadece adresi Merkez Bankaları değildir. Asıl görev hükümetlere düşer. Siz ülkenizde yapısal reformları yapamadığınız için, bir türlü katma değerli üretimi arttıramadığınız, dışarıdan doğrudan yatırımları çekemediğiniz, işsizlik sorununu çözemediğiniz, yargı, eğitim, kamusal harcama politikalarını bir türlü olması gereken şekle sokamadığınız zaman, Merkez Bankaları zaten ağzı ile kuş tutsa, yine de faiz ve kurlarda istikrarı sağlayamazlar.
Alt mahkemelerin yüksek mehkemenin kararlarını takmadığı, büyük kamu harcamalarını sorgulamaların yasaklandığı, şeffaflığının kaldırıldığı, eğitimdeki uluslar arası başarı sıralamasına bakarak geri gidişin önüne geçilemediği, iki yılda bir yeni bir eğitim reformu ile eğitimin deneme tahtasına dönüştüğü, ulsulararası ilişkilerde neredeyse Katar ve Azerbaycan dışında tam bir yalnızlık yaşandığı bir ortamda Merkez Bankalarının aslında yapabilecekleri de sınırlıdır.
Maalesef böyle bir ortamda sahip dolduğumuz diğer jeopolitik riskler de varken, önümüzü görebilmek gerçekten de çok zor. İşte yerli yatırımcı bu nedenle DTH'lara yöneliyor. Ülke kaynaklarından ekonomide birçok yerde kullanılabilecek yaklaşık 220 Milyar Dolar DTH'larda bloke kalıyor. Yabancı da güven sorunu nedeniyle her alanda satış yaparak ülkeden çıkmayı sürdürüyor.
Ne diyelim hayırlı olsun.
Şimdi böyle karara rağmen borsayı tahmin etmek de çok zor oluyor. Lakin Dolar bazında bakınca, BIST'in gerçekten de çok düşük fiyatlanıyor olmasından ötürü çok fazla geri gitmesini beklemiyorum. Birkaç gündür uyarılarını yaptığım kar realizasyonu zaten bana göre teknik olarak yaşanacaktı. TCMB kararı bunu hızlandırmış oldu. 1.170 ve 1.150 - 1.143 olası düşüşün sürmesi halinde sahip olduğumuz alt desteklerdir. 1.205 - 1.216 - 1.222 seviyeleri de üst yakın dirençlerimizdir. Bankalarda yeniden alımlar gelmezse, üst yakın dirençleri kırıp daha yukarıdaki zirve ve yeni rekorlara gitme beklentimiz ötelenmiş olur.
Bu arada ana hisseler dışında aşırı primlenme yaşanmış olması nedeniyle, ciddi kar realizasyonu riski halen sürüyor. Lütfen yatırım yaptığınız hisselerin öz kaynak toplamı, toplam varlıklar ve piyasa değeri arasındaki orantıya dikkat ediniz. Aşırı açılmalar ilerisi için ciddi risk teşkil eder. Şu an devamlı yükselen birçok hissenin sonrasında nereye kadar düşecek sorularını sormak sorunda kalmayınız.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_