Maalesef tek başımıza bir mücadele içindeyiz. Ne ABD, ne Rusya ve ne de AB tam yanımızda değil. Arap'ları ise zaten bahse dahi almıyorum. Azerbaycan, Pakistan, Libya, Macaristan, birkaç destek veren ülke olarak iki elin parmaklarını bile tamamlamayan sayıda maalesef.
Biz sınırımızdaki PKK terör yapısına müdahale ediyoruz neredeyse tüm dünya karşımıza dikiliyor. Diğer tarafta misal Ermenistan Azerbaycan'ın toprağını işgal ediyor göstermelik tepkiler dışında tepki koyan yok. Bizim Suriye sınırımızda haklı harekatımıza karşılık ise, başta sözüm ona NATO müttefiklerimiz bile karşımıza dikiliyorlar. Fırsat bu fırsat diyerek de, AB Akdeniz'deki aramalarımıza karşı tedbir alma konusunda uzlaşı açıklıyor.
1951 yılından beri NATO üyesi olan ülkemiz, sözde en büyük müttefikimiz olan ABD tarafından ekonomimizi çökertecek, hatta İran'dan bile daha büyük boyutta olabilecek yaptırımlarla tehdit ediliyor. Ne alâ müttefiklik değil mi! Peki bize karşı tüm bu ayaklanış neden? Amaç net, kurmak istedikleri Kürt devleti planını bozduğumuz için.
Görüyorsunuz işte ne derin bir şer topluluğu içindeyiz. O nedenle de güçlü bir ekonomimiz olması şart. Ama maalesef biz yıllardır hala aynı ekonomik sorunları çözmeye çalışıyoruz. En iyi ve doğru yaptığımız iş ise, savunma sanayimizi geliştirmemiz oldu. Sebebi de, kötü dostlarımız füze, tank, mühimmat, silah vermeyince, kendi silahımızı kendimiz üretmek zorunda olduğumuzu anladık. Savunma sektöründeki bakış tüm sektörlerde olmalı. Ara mal, yüksek teknoloji, ilaç-aşı, bilgisayar, bilişim, siber güvenlik, kimya, otomotiv, uçak, yazılım, gıda, yerli tohumculuk aklımıza ne gelirse aynı savunma sektöründeki gibi yerli ve milli üretime hiç gecikmeden yönelmeliyiz. Bu arada en büyük ithalat açığımız olan enerji sektöründe de çözümü bulmalıyız. Son yıllarda elektrik üretimi konusunda rüzgarda çok ciddi büyüme gösterdik. Güneş için de benzer atağa kalkmakta fazla geç kalmamalıyız. Ama eğer sınırlarımızda varsa doğalgaz ve petrolü de artık bulmalıyız. Kayaç gazı teknolojisini biz de uygulamalıyız. Yoksa görüyorsunuz kamusal tasarrufu başaramadığımız için, üstüne bir de ara mal ve enerji ithalatında açık vermeye devam edince, böyle zamanlarda üzerimizde ekonomik-finansal operasyonlara maruz kalıyoruz.
Şuanda yaşanan da maalesef benzer bir operasyon. Dost ülkelerimiz her alanda bizi zora sokmak istiyorlar. Bugün bu sorunları aşsak, sonrasında da benzerlerine muhatap olacağız. O nedenle kendi ayaklarımız üstünde sağlam durmayı öğrenmeli ve cari açık sorununu katma değerli üretim yapısına dönüşle kalıcı şekilde çözmeliyiz. Bunları yaparken de, demokrasi, tarafsız ve adil bir yargı düzeni, iyi bir hukuk ve eğitim sistemi muhakkak sağlanmalı. Yasamada her görüş temsil edilebilmeli.
Hisselerinize Sahip Çıkın!
Şirketlerimiz bilanço ederleri olarak sorun yaşamıyorlar. Suriye harekatıyla batılı dostlarımızın kürt kartını bozduğumuz için bu düşüşü yaşıyoruz. ABD'nin yaptırım söylemleri herkesi geriyor. Bu yaşanırken, Esad'ın güçleri ile karşı karşıya mı geleceğiz riski de düşüşü hızlandırmış durumda. Nakit olanlar cesur olup düştükçe alım yapmayı düşünebilirler. Ama düşük diye aldıkları hisselerin daha da düşme riski olduğunu bilmeliler. Bu ortamda şu hisse neden düştü, bu hisse neden düştü demenin manası yok. En sağlam gördüklerimiz bile düşüyor gördüğünüz gibi. Hissede yakalanmış olanlar ise, bir süre unutup zamana bırakmaları lazım. Bu ortam düzeldiğinde panik havası dağılacaktır. NATO müttefiki bir ülkenin ve son dönem Rusya ile ciddi ilişkiler kurmuş bir ülkenin savaşa dönüşecek bir gelişmenin içinde kalmasını beklemiyorum. Eğer yanılırsam zaten tüm beklenti ve tahminlerim alt üst olmuş olur.
Allah askerlerimizi korusun ve zaferle döndürsün.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_