ABD Merkez Bankası FED, politika faizlerine beklediğim gibi dokunmayarak % 2.25 - % 2.50 aralığında sabit bıraktı. Ama bunun yanında açıklamalarında sonraki toplantılar için faiz indirimi beklentilerinin önünü açmış oldu. Avrupa için de Avrupa Merkez Bankası ECB, yeni bir parasal genişlemeye gidebilecekleri sinyalini vermişti.
İşte bu açıklamalar gelişmiş dünya ekonomilerinde yeniden düşük faizli bol likidite dönemine dönüleceğine işaret ediyor. Muhtemelen mortgage krizi sonrasındaki gibi arka arkaya gelen bir FED faiz indirimi süreci olmayacaktır. Bir ya da büyük ihtimalle iki indirimle sınırlı kalacak bir indirim süreci yaşayabiliriz. Ama piyasaya yeniden para verilen bir dönem göreceğimizi düşünüyorum.
Paranın bollaşacağı ve faizlerin düşeceği beklentilerinin olumlu etkileyeceği alanların başında devlet tahvili ve hazine bonoları, hisse seneti piyasaları, gelişmekte olan ülkelerin her türlü yatırım alanları ve tabii ki ons altın gelir. 12 Haziran tarihinde paylaştığım ''Ons Altın Yeni Bir Atak Hazırlığında Mı?'' başlıklı yazımdaki beklentilerim dünkü FED açıklamaları sonrasında güçlenmiştir.
Bizim açımızdan faizlerin düşmesinden pozitif etkilenecek en önemli sektör bankalar olur. Bu durum banka hisselerine olan ilgiyi açıklayabilecek bir gelişmedir. Banka hisseleri yükselmeye başlarsa da, borsa endeksini en yüksek oranda etkileyen hisse grubu oldukları için, BİST de bu durumdan olumlu etkilenir.
Şimdi başka bir uyarı daha yapmak istiyorum! Ki, 12 Haziran tarihli ''Dış Ortam Fırsatları Yine Kaçmasın!'' başlıklı diğer bir yazımda zaten bu uyarımı önceden de yapmıştım. Tamam dünya yeniden yüzümüze gülebilecek yeni fırsatlar sunacak ama, eğer yazımda mortgage süreci sonrası ortamın fırsatlarını nasıl kaçırdığımızı izah ederken yapılan aynı hataları yaparsak, o zaman yeni belirecek fırsatlar bir kez daha kaçar.
Maalesef Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumda, yeni fırsatları kaçırma lüksü yoktur. Eğer bir an önce, ülkenin hukuk, demokrasi ve ekonomi odaklı önceliklerine dönmezsek bu fırsat da kaçar. Ama o zaman çok derin bir ekonomik-finansal krize girebiliriz. Bu sefer bu hataları yapmamak gerek diyorum.
Eğer İstanbul seçimleri sonrası, ülke gündemini çok çabuk seçim atmosferinden çıkartabilirsek, Ankara ve İstanbul belediye başkanları ile ilgili polemik yaratacak siyasi baskılardan vaz geçip, ekonomi ve hukukun üstünlüğü konularındaki reformlara dönebilirsek, BİST bu durumdan en olumlu etkilenen alan olur.
İyi piyasalarda Dolar bazında 50.000 Dolar seviyelerine çıkan BİST, şu an için 16.300 Dolar seviyelerinde bulunuyor. Artık mevcut potansiyeli siz düşünün diyorum. Bankalarımızın F/K (fiyat kazanç) oranları ve PD/DD(Piyasa-Defter Değeri) eş değer ülkelerin banka hisseleri ile kıyaslandığında yarı yarıya hatta 1/3 değerlerinde olduğunu görürüz. Bu hisselerimiz ve BİST için çok büyük bir potansiyeldir.
Kısacası, iş iktidara kalıyor. Siyasetteki kavgadan vaz geçmez ve ülke gündemini içinde bulunduğumuz krizlerden çıkartamazsak, önceliklerimize dönemezsek, tüm bu fırsatlara rağmen ekonomi, finans ve borsa olarak önümüzde beliren pozitif tablo yine hayal olur. Dünyada ilgili piyasalar pozitif gelişmelere yelken açarken, biz kendi başımıza krizlerle boğuşuyor oluruz.
Umarım bu sefer bu fırsatları kaçırmayız ve Türkiye'yi çok uzun süre takılı kaldığı orta gelir tuzağından kurtarır ve yeni bir sıçrama yaşatırız.
Hepinize bol kazançlar dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_