ABD dün Venezuela hükümetine yeni bir yaptırım kararı aldı. Venezuela'nın devlete ait olan petrol şirketi PDVSA'nın ABD'de bulunan 7 Milyar dolarlık malvarlıklarına el konuldu. Gerekçe Maduro'nun bu varlıkları talan etmesine mani olmak. Bunu basın karşışında açıklayan ilgili bakanların yanındaki ekranda Venezuela'ya yardım eden ve karşı olan ülkeler harita üzerinde renklerle ayrışmış şekilde gösterildi. Yani Türkiye de bu ülkeler arasında arka fonda takdim edildi.
ABD bu kararı sonrasında Maduro ile ilişkide bulunan şirket ve ülkeler için de yaptırımı genişletebilir. Peki böyle bir kararın uluslar arası bir geçerliliği var mı? BM kararı olmadıktan sonra ki, bu karar zaten çıkmayacağı için uluslararası bir resmiyeti yok. Lakin yine de karşı tarafta ABD devleti olunca bir çok şirket ve ülke ABD ile karşı-karşıya gelmek istemeyebilir.
Haydi buyurun bakalım bize yeni bir dert daha! Türkiye'yi bağlar mı bu durum? Tabii ki bağlamaz. Türkiye zaten bu yaptırımları tanımayacağını da ilan etti. Seçilmiş Maduro ancak seçimle gider dedi. Doğru Maduro seçilmiş birisidir. Lakin muhalefet lideri de yapılan parlamento seçimlerinde çoğunluk elde etmiş bir partinin lideridir. Yani o da seçilmiştir. Fakat başkanlık seçiminde seçilen yine de Maduro'dur. Kazandığı seçime katılım oranı % 46.1'de kaldı. Çok düşük olan katılımın % 68'ini alarak kazandı.
Kısacası tüm ülke seçmen sayısına göre çok düşük bir kesimin oyu ile iktidar olduğu, buna karşılık parlamento seçimlerinde Guaido'nun çok daha yüksek bir oy ile seçildiği iddiası ile seçimlerin yenilenmesi isteniyor. Ama şekli böyle olmaz. Eğer bir büyük süper güç ben filan iktidarı tanımıyorum. Onun yerine şunu tanıyorum diyerek bir başka ülkeye müdahale etmeye kalkarsa bunu ancak kendi açısından söz ve ilişkiler olarak yapabilir. Yani bu lafı der, o ülkede istediği seçimlerin yenilenmesi kararı alınana kadar ilişkilerini kesebilir. Ama ben hem seni tanımayacağım, hem senin yerine muhalefet liderini tanıyorum diyeceksin, buna karşılık da hiç bir temsilciliğini kapatmayacak, geri çekmeyeceksin, diplomatik temsilcilerini çek diyen iktidara da çekmiyorum benim temsilcilerime ya da tanıdığım Guaido'ya da dokunursan müdahale ederim dersen, bu uluslar arası hukuksuzluk, eşkiyalık olur. Ama maalesef güçlü ülkeler arkalarında yeterli yandaş buldukları zaman bunu bir çok ülkede ve bölgede yaptılar. 1983-1987 arasında üniversitede sanırım uluslararası hukuk dersimin hocası rahmetli Prof.dr. Haluk Ulman; ''Uluslararası hukukta orman kanunu geçerlidir! Yani güçlü olan kim ise onun dediği olur'' demişti. Görüyorsunuz ki maalesef halen öyle.
Bu arada Maduro, yüksek eğitimi olmayan, otobüs şoförü olarak çalışırken Chavez yanında siyasete atılıp başkan yardımcılığına kadar çıkan, başkan olmak için yüksek eğitime gerek yok kararı aldırıp Chavez ölünce yerine önce geçici başkan olarak atanıp, sonra seçimleri bir şekilde devamlı kazanarak bu başkanlığını sürdüren, ülkesinde şuanki enflasyon % 13.600 olan bir siyasetçidir. Lakin diğer taraftan da ABD'nin Venezuela iktidarlarını sevmemesinin asıl nedeni ise Chavez zamanında tüm petrol şirketlerinin ve haklarının devletleştirilmesinde yatar!
Chavez zamanında beri dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olan bu ülkeye rezervini zenginlik için kullanma imkanı sağlanmamıştır. Yani Maduro ne kadar demokratik biridir ayrı bir tartışma konusu ama, ABD'nin de maksatının derinliklerini bilmenizi istedim. Kısacası hiç bir ülke diğer bir ülkeye demokrasi havarisi kesilerek, darbe yapma hakkına sahip değildir. Bunlar ülkeleri iç savaşa ve kargaşalığa sokmaktan başka bir işe yaramaz. Zaten istenen de bu şekilde zayıflatıp, sonra ele geçirmektir.
BİST Kar Satışları Yedi!
Çok Venezuela konuştuk. Ama borsa için zaten bir kaç gündür uyarıyorum. Teknik olarak her iki yön de mümkün ama her seviyeden kar satışları gelebilir diyordum. Bunun bir yansımasını dün gördük. Kar satışları sürmesi halinde olası alt seviyeleri destek-direnç tablosunda paylaştım. Ama dünkü satışlara bakıp artık düşüyoruz da diyemem. Bugün tersi alımlar da görülebilir. Dediğim gibi henüz teknikler ortada. Bu uyarıları yaptığım için yeni yazacak bir şey yok. O yüzden ABD'nin dünkü Venezuela yaptırım kararını biraz derin işlemek istedim.
Bu konu bizim için önemli. Çünkü ABD'nin bu kararını tanımaz ve Maduro ile yakın ilişkiyi sürdürsek, ABD bir şekilde Maduro'yu devirir ve Guaido'yu başkan yaptırırsa, o zaman yıllardır aklımızda olmayıp, bir anda uluslararası sıcaklık duymaya başladığımız Venezuela ile ilişkiler aynı hızla gerileyecektir. Ama Maduro bu gerilimden galip çıkarsa, o zaman da ülkesinin petrol ve altın rezervleri konusunda karşılıkllı ortak çalışmalar yapmak imkanı çıkar. Ki, altın rezervlerini işlemek için Türkiye'de seçtikleri bir şirketi tanımak için ülkemize heyet gönderdiler. Yani Maduro kalırsa, inşaat, petrol arama, altın işleme ve saklama yapma, Petrol şirketlerinin paralarında adres olmak gibi ekstra gündemler yaşanır. Tabii bu durum inşaat sektörü de dahil bir çok alanda iş imkanları yaratır. Ama hangi iş adamı ABD tarafından yasaklı işadamları ve şirketler listesine alınma riski varken ve enflasyonu % 13.600'e çıkmış her türlü toplumsal hareketlere açık bir ülkede yatırıma cesaret eder ya da hangi şartlar ile eder bilemem.
Seçim Riski Arttı!
Bu arada dün HDP izmir, İstanbul gibi büyük şehirlerin de içinde olduğu bazı şahirlerde aday göstermeyeceğini açıkladı. Bu diğer bazı batı kentlerinde düşük profilli adaylarla muhalefete destek olmak için alınmış bir karar diye düşünüyorum. O nedenle mart seçimlerinde iktidarın bazı büyük şehirleri kaybetme riski arttı görüşündeyim. Ama böyle bir sonuç siyasi arenada çok fazla bir şey değiştirmez. Cumhurbaşkanlığı sisteminde seçilmiş cumhurbaşkanı kendi yetkileriyle ülkeyi yönetmeye devam eder. Parlamentoda da Cumhur İttifakı yeterli çoğunluğa sahip olduğu için bu ittifak sürdüğü müddetçe iktidar değişmez ve erken bir başkanlık seçimi olmaz. Ama Ak Parti iktidarı MHP'nin bir çok dediğine evet demek zorunda kalır.
Lakin eğer Ankara ve-veya İstanbul gibi büyük şehirler muhalefete geçecek olursa, o zaman siyaset yeniden çok gergin bir döneme girer. Bu riski de dikkate alın derim.
Eğer seçim tablosunda iktidar mevcut şehirlerini korur ve hatta daha artıracak sonuç alırsa, o zaman bu risk ortadan kalkar. Olası ekonomik risk de düşer. Çünkü kalıcı iktidarı görenler siyasi kriz çıkartamayacakları için ekonomik baskı yolundan vaz geçerler! Bir şekilde Türkiye'ye fon akışları yeniden başlar.
Konuyu toparlarsak, hisse bazlı pozitif ayrışmaların yine de görüleceği ama kar satışlarının derinleşebileceği bir sürec başlıyor olabilir. Temkini elden bırakmayın lütfen.
Hepinize bol kazançlar dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_