TÜFE'de yıllık %12.15 ve ÜFE'de yıllık % 20.16 seviyelerine ulaştık. Yıllardır enflasyon konusunu bir türlü çözemedik. Şu anda da döviz, faiz artışı ve zamların yaratacağı etkiler nedeniyle yüksek enflasyonda sorun devam edecek gibi duruyor.

Ülke olarak üretime yönelik olmayan diğer tüm harcamalar hem cari açığı, hem de bütçe açığını büyütmeye devam ediyor. Seçim öncesi partilerin sıraladıkları seçim sonrası vaatlerine bakınca, şu sıra için hiç de yapılmaması gereken bir mali gevşeme süreci işaretlerini görüyorum. 

Seçimlerden kim ya da kimler galip çıkacak olursa olsun, çok hızla tasarruf tedbirlerinin devreye alınmasını şart görüyorum. 31 Mayıs tarihindeki yazımda ''Öncelikli Politika Borçları Azaltmak Olmalıdır!'' demiştim. Dünkü enflasyon rakamlarından sonra bu görüşüm daha da güçlenmiş durumda. 

Ama tabii tam seçim döneminde olduğumuz için, iktidar ya da muhalefet seçmeni cezbedecek şekilde vaatler yapıyorlar. Bu seçimde başkanlık için % 50+1 ilk tur şartı aranacak, ikinci turda ise en çok oyu alan seçilecek. İttifaklarla seçime gidildiği için, seçim iktidar için de risk teşkil ediyor. Bu nedenle belki de ilk kez iktidardan bir seçim öncesi mali gevşeme açıklamaları duyuyoruz. En kısa zamanda seçimlerin tamamlanıp, hemen tasarruf, mali disiplin önlemlerinin alınmasını bekliyorum. Yoksa bu gidişten rahatsızım.

Bu hafta imar barışı başvuruları başlıyor. İçinde bulunduğumuz ekonomik sıkışıklık için imar barışı önemli bir can suyu olabilir. Ama faiz ve kurların bu denli arttığı bir dönemde, barış yapacak olanların ödeme kaynaklarını nasıl bulacakları konusunda çekincelerim var. Umarım imar barışından çok kısa süre içinde umduğumuzdan da ciddi bir kaynak sağlanır. İktidar 13 Milyon sorunlu dosyanın toplamı için 2.6 Trilyon TL=565 Milyar Dolar'lık bir gelir toplamı hesaplıyor. Ben % 10'u gerçekleşse, 56 Milyar Dolar'lık bir kaynağın bile, şu sıra oldukça yarar sağlayacak büyüklük olacağını düşünüyorum. Umarım böyle bir imar barışı geliri çok kısa sürede elde edilir. 

Muhalefeti Anlamak Mümkün Değil!
              Ben muhalefeti bir türlü anlayamıyorum! Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde kazanmak için ilk turda %50+1 şartı nedeniyle iktidar seçilme riski yaşıyor. Aynı şekilde ittifak yasası nedeniyle de mecliste çoğunluk açısından muhalefete şans doğmuş durumda. Yoksa mevcut parlamenter sistem ile ve ittifaksız seçimlere gidilseydi, iktidar partisinin ilk parti olması meclis ve hükümet olmak için muhtemelen kendisine yetecekti.

Ama bakıyorum dün Sayın Akşener'in çağrısı ile muhalefet partilerinin liderleri, en kısa zamanda güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönme görüşmesi yapıyorlar. Eğer seçim barajı % 5 ve altına inen bir güçlendirme düşünmüyorlarsa, ittifaksız yapılacak bir parlamenter sistem seçiminde yine Ak Parti galip çıkabilir. 

Yani diyelim ki, muhalefet seçimlerde meclis çoğunluğunu kazandı ama cumhurbaşkanlığını kazanamadı. Sistem kilitlenirse yeni bir seçim ufukta görülecektir. Zaten Ak Parti ve cumhurbaşkanı bu sistemi nasıl kabul etti diye bir türlü anlayamamışken, muhalefetin bu çabası mevcut iktidara yarar! 

Hatta diyelim ki, seçimlerde muhalefet her iki sandıktan da galip çıktı. Hemen de güçlendirilmiş parlamenter sistem değişikliği yaptı. Ama devralacakları ekonomide çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kalarak, sert bir ekonomik-finansal kriz yaşayacak olursak, parlamenter sistemle gidilecek ilk seçimlerde, şu anki iktidar siyasetçileri ''muhalefet iktidar oldu ülkeyi krize soktu!'' diyerek çok ciddi bir söylem imkanı bulacaktır. 

Kısacası demem o ki, muhalefetin en azından belli bir alt yapı ve yasal düzenlenlemeleri yapana, ekonomiyi düze çıkarana dek parlamenter sisteme dönüş çalışmalarını rafa kaldırmasının kendileri için doğru olacağı görüşündeyim.

Ayrıca ısrarla söylüyorum ki, başkanlık sisteminin çok ciddi bir yararı da vardır! Siyaset içinde bulunmayan ama toplumun itibar edeceği ve ülkeyi siyasilerden çok daha iyi yönetebilecek kişiler meclis dışında 100 Bin imza düzenlemesi ile adaylık imkanı bulurlar. Yoksa bu tip kişilerin mevcut delege sistemi ile mevcut siyasi partilerin içinde bu imkanı bulmaları mümkün değildir. Ama tabi güçlendirilmiş parlamenter sistemde demokratik temsil konusunda ne gibi düzenlemeler düşünüyorlar onu bilemiyorum.

Neyse, yeniden borsaya dönelim. Dün gelen enflasyon verileri rahatsız edici. Son faiz ve kur artışlarının, brent petrol baskısı ile birleşince böyle olması gayet normal. Açıklanmış enflasyon nedeniyle 7 Haziran PPK toplantısında yine faiz artışı beklentisi var. Eğer bir kez daha faiz artışı yapılacak olursa, döviz olarak sakinleşme sağlanır belki ama, iç piyasa çok ciddi bir kredi sıkıntısına düşer. Borsa için de en azından kredili hisse alımlarında ciddi bir sekte olur. Kredili hisse taşıyanların kredi maliyetleri çok artacağı için, yeni bir faiz artışı ilk anda borsa için satış baskısı yaratabilir. Hatta belki böyle bir karar alınacak diye bile öncesinde satış geliyor olabilir. 

Sonra piyasa düzelir ama yeni faiz artışının dediğim sebeple borsa üzerinde bir baskı riski yaratacağı uyarısı yapmak istiyorum. BİST için teknik paylaşımlarımı yakından takip ediniz. Sıralı destek ve dirençlerin kırılması halinde, olası sıralı alt destekler ve üst dirençler yeni beklenti hedefleri olurlar.

Bu günlerde kısmi hisse bazlı hareketlerle seçimlere doğru gitmeye devam edeceğiz görüşündeyim.

NOT: Münbiç görüşmeleri ABD ve Türkiye arasında uzlaşma ile tamamlandı açıklaması var. Bu önemli bir gelişmedir. Olumlu yansımalarını görebiliriz.

Hepinize bol kazançlar dilerim.

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_