Aslında bu denli işler oluyor, finans ve ekonomi hızla derinleşen bir krize doğru gidiyorken, bu sessizliğe bakıp, ''yöneticimiz uyuyor mu?'' demek değil de, ''yöneticimiz var mı?'' demek daha doğru olacak galiba!
USD; 4,78
Euro; 5,6278
Parite; 1,1765
Ons Altın; 1.291$
Gr. Altın ; 19859
Tahvil faizi 2 Yıllık; % 17.05
Şu rakamlara bakınca, artık bu sessizlik neden diye şüphe etmeye başladım. İşler komple kontrelden mi çıktı, yoksa bambaşka bir niyetle mi bu işler yapılıyor? Yoksa yaşananlara karşı hiç bir kurumdan ses çıkmamasını anlamak mümkün değil. Ama o zaman niyet ne?
Eğer benim bir çok defa yazdığım esas olan üretmektir. Üretmek için de düşük faiz şarttır. Ama düşük faiz gerçekçi kur politikası izlendiğinde kurlar hızla yükselir, ithale dayalı bir ekonomi ve enerjide çok ciddi ithalat bağımlısı olduğumuz için kurlardaki yükseliş enflasyonda artış olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle yöneticilerin halka kalıcı bir üretim, yapısal reformlar ve yatırım hamlesi başlatmak için düşük faiz ve gerçekçi kur politikasına geçileceğini, ama bu nedenle bir kaç yıl yüksek enflasyonun göze alınması gerektiğini anlatmaları gerektiği görüşüme paralel bir gelişme yaşıyorsak, bu böyle olmaz. Hiç kimseye tek kelime etmeden kendi kendine bu sürecin gerçekleşmesi beklenmez.
Ayrıca, böyle bir politika geçişi içeride ve dışarıda neredeyse tüm dünya ile kavgalı iken yapılmaz. OHAL'in olduğu, seçim güvenliğinin tartışıldığı, parasal yardım yaptığımız Senegal'den bile daha yüksek faizle borç para aldığımız bir dönemde gerçekleştirilmez.
Toplamda 450 Milyar Dolar'ı aşan bir dış borç varken,
55 Milyar Dolar cari açık sahibi iken,
Buna karşılık yıllık 240 Milyar Dolar borç çevirmek için finansman ihtiyacı olan bir ülkede bu denli kontrolsüz bir kur yükselişinin bu denli sessiz izlenmesi için denecek söz bulamıyorum.
Geçen hafta yazdığım; ''Kur Düzeyi Bu Kadar Mı Önemsiz?'' başlıklı yazıma yeniden şöyle bir göz atın. Yaşanan bu kur artışları sonrasında, enflasyon çift hanelerde yükselmeye devam edecektir. Her alanda zamlar sağanak yağmur olacaktır. Dolar, libor , tahvil ve TL üzerindeki her türlü faiz yükselecektir. Bu denli artan kurlar yüzünden şirketlerin borç yapılandırma başvuruları hatta iflasları olacaktır.
İyi de yani bunlar olsun ne önemi mi var diyoruz? Eğer öyle diyorsak bunun sebebi ne? İşin ilginci de, böyle bozulan dengelere sahip olan bir ülkeyi yönetenlerin bunun izahını yapacaklarına, çarelerini arayacaklarına, kabahati yine başkalarına mal etmeye çalışmaları inanılmaz bir durum.
İşin bir başka üzülerek gördüğüm yanını da söylemeden edemeyeceğim! Yani faizde, dövizde bunlar yaşanıyor ama hiç bir sivil toplum kuruluşundan, şirketten canhıraş bir feryat çıkmıyor. Yani kuzu kuzu krize girmeyi herkes izliyor. İşte bu da söz söylemekten bile korkulan ileri demokrasimizi gösteriyor sanırım.
BİST çok düştü. Evet gerçekten de çok düştü. Hisselerin bazılarında yarı fiyatlara indik üç hafta içinde. Ama bakın dün döviz rekor kırarken, BİST de bin puan civarı yükseliş ile günü kapattı. İnanın kayıplar herkes için aynı derecede önemlidir. BİST'in yaşadığı bu kayıp gerçekten de çok önemlidir. Ama şu an döviz borçlusu şirketlerin içine düştükleri durum daha beterdir. BİST ise dövizde zirve ne olacaksa ondan sonra belki de düştüğünden çok daha hızlı yükselerek hisselerin zararlarını telafi edecektir. Ama bu teleafi artık TL cinsi olacağı için, varlıklarınızın döviz karşılıkları maalesef erimiş olacaktır.
BİST ile Hisse Ayrışmaları Neden?
BİST'in gördüğü zirve ile şu anki 103.300 civarı seviyeye bakınca kayıp endeks olarak % 15'ler civarında. Endeksin kaybına bakınca çok makul bir düşüş yaşamışız sanılabilir. Ama hisse bazında bakınca, bu kayıplar % 40-%50 ve bazı hisselerde bu oranların da üzerinde. Peki bu neden? Endeks hesaplanmasında halka açıklık oranına göre çok daha yüksek sermaye tutarını temsil eden şirketlerin etkisi çok daha büyüktür. Bankalar, Tüpraş, Thyao, Kardemirler, Mıgros, Tcell, Ttkom, otomotivler bu hisselerin içinde yer alır. Yabancı fonlar bu hisselerin bazılarında % 80 hatta % 90 takas payına sahiplerdir.
İşte özellikle büyük yabancı fonların bu denli hisse taşımaları nedeniyle, bu tip ortamlarda ellerindeki fonlar paniklerde aşırı değer kaybetmesinler diye hisseleri tutarlar. Aynı şekilde çoğunluğu zaten yabancıda olduğu için, satabilecek yatırımcı sayısı azdır. Ama günün birinde ülkeden ümidi kesecek olurlarsa, işte o zaman da bu hisselerdeki düşüşler çok daha aşırı olur. Yabancı takasına bakınca, yabancının yaşananlardan aşırı bir korku içinde olmadığını görüyorum. Aslında bu da bana ilginç gelmiyor değil. En yüksek endeks seviyelerindeki yabancı takası % 66 civarında iken, şu an % 64,33 seviyesinde.
Yabancının elinde daha az olan hisselerde ise, yaşananlardan panikleyen, kullandığı kredi teminatlarını düşüşlerde tamamlamak için ek para koyamadığından satış yapmak zorunda kalan kredili yatırımcılar yüzünden kayıplar çok hızlı ve yüksek oranlı olur. Bu durum hisselerin kötü ya da durumlarının bozulduğu için değil, yatırımcı psikolojilerinin yansıması nedeniyledir.
Maalesef artık TCMB'nın faiz artışı dahi seçimlere kadar kalıcı bir düzelme yaptırmaz. Geçici bir iyimserlik ile sınırlı kalır. Çünkü artık herkes seçim sonuçlarını ve seçimlerden sonra gelecek kişilerin özellikle TCMB gibi kurumların özerkliği konusundaki kararlarını görmek isteyecektir.
Hiç beklemediğim boyutta bir kur artışı ve BİST kaybı yaşadık. Yöneticilerin hiç bir şekilde bu denli pasif kalacağını düşünemedim.
Yine de şirketler çok ciddi değer kayıpları yaşadıkları için zaman zaman yeni öngörülerime devam ediyorum. Elbet bu günleri aşacağız. Sonrasında göreceksiniz çok ciddi zarar telafileri göreceğiz. Ama yaşanan kur ve faiz artışı nedeniyle ekonomik yapısı tamamen bozulmuş şirketler de olacaktır. Onlara yakalanmadığımız takdirde, mecburen göstereceğimiz sabır sonrasında bu sıkıntılı günler de bitecektir. Keşke öngörebilsek ve işler çok kötüye gidiyor borsadan uzaklaşın diyebilseydim. Bunu yapamadım.
Yaşananlar nedeniyle kredi derecelendirme kurumlarının da kafaları iyice karışmış durumda. Türkiye'nin nasıl oluyor da bu kadar kayıtsız kaldığına şaşırıyor ama böyle sürmesi halinde yeni not indirimi uyarıları yapıyorlar. Nitekim yeni not indirimleri de gelecektir ama zaten bulunduğumuz seviyeler nedeniyle artık bunun ne önemi olur bilemiyorum.
Hisse taşıyanların borsayı seçim sonuna kadar unutmaları gerekiyor. Yeni borsaya girecek yatırımcılar için ise ciddi fırsatlar oluşmuş durumda. Ama onların da geride olası daha kötü günler halinde kullanırım diye nakit bırakarak borsa yatırımı yapmaları doğru olacaktır.
En kısa sürede bu sürecin tamamlanıp, işlerin yoluna girmesini diliyorum.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_