Haftaya yine bir çok rekorla başlıyoruz! Bizim için hayırlı olsa bu rekorlara sevinelim ama maalesef aleyhimizde olan rekorlardan bahsediyoruz. Dolar, TL faizleri rekor kırıyor. Eurobond faizleri de öyle. Euro ve Dolar kurunda da yeni zirveler görülüyor.
Ama sanırım çok önemli değil ki TCMB izlemeye devam ediyor. İktidarın ekonominin başında yer alan temsilcileri de izliyor. Nasılsa yüksele yüksele bir yerde yorulacaklardır diye düşünülüyor galiba. Artık bu denli pasif durmayı çözemediğim gibi, tüm rekor kırılan değerlerin ekonomiye çok ciddi zarar verdiğini görmüyor olamazlar diyorum!
Cari açığı bu denli yüksek, enerjide ithalat bağımlısı bir ülke, Dolar kurunda bu denli yükseliş olursa nasıl sağlıklı bir piyasaya sahip olabilir. Bu denli kur artışı demek, zincirleme olarak elektirik vs her alanda zam yapılması demek olur ki öyle de oluyor. Zamlı elektirik faturalarına otomotiv dahil tepkiler geliyor. Her zam enflasyona yeni baskı demek. Enflasyonda çift haneden yeniden tek haneye inermiyiz derken, korkarım ki böyle giderse çok daha yüksek enflasyon seviyelerini konuşmak zorunda kalacağız.
Krizde Ne yapılmalı?
Maalesef bu denli genişleyici maliye politikalarını, bu denli pasif TCMB politikalarını beklemediğimiz için, ittifaklarla yapılacak olan erken seçim piyasaları olumsuz etkilemiş durumda.
Borsanın genelinde bir iki özel hisse hariç(ki, bir süre sonra o hisselerde de en azından parite satışları görülebilir), neredeyse tüm hisselerde sert değer kayıpları yaşandı ve yaşanıyor.
Öncelikle bu kayıpların saydığımız kontrolden çıkan bu gelişmeler nedeniyle yaşandığını ama hisse ederlerinin bu fiyatların çok üstünde olması gerektiğini düşündüğümü bilmenizi isterim.
Böyle zamanlarda diyelim ki, elinizde bir ya da birden fazla hisse var. Çok ciddi değer kayıpları ile mecburen beklemede iseniz, fiyatların yeniden eski haline gelmesini beklemek bir yöntemdir. Aynı şekilde diğer bir yatırımcı davranışı daha olabilir! O da, bazen eldeki bu hisselerden bazıları aniden sert yükselişler yaşayacak olursa, o zaman onları beklentiniz süren ama henüz fiyatı düştüğü yerde büyük kayıplarla duran diğer hisselerle değiştirmek olabilir.
Yani şunu diyorum, % 30, % 40 ve daha fazla değer kayıpları olan iki hisseden biri aniden % 10, % 20 arası yükseliş yaşarsa, değer kaybının ciddi bir kısmını geri almış olur ama henüz daha fiyatına gelmemiştir. Bu hisse fiyatına gelsin diye beklemeyip, henüz yükseliş tepkisi yapmayan diğer hisse ya da hisselerle değişim yapılırsa, daha sonra değiştirilen hisselerde de benzer yükseliş tepkileri yaşandığı zaman, uğramış olduğunuz zarardan çok daha hızlı çıkma imkanı yakalaybilirsiniz.
Sadece bilmeniz gereken bir risk var! Tepki yapan hisseyi verip, tepki yapmayan diğer hisseleri aldığınızda, ille de aldığınız yükselişe başlar, verdiğiniz durur ya da düşer diye bir kesinlik yok. Aldıklarınız yerinde saymaya devam ederken, verdikleriniz yükselişine devam da edebilirler.
Ben sadece sizlere bir parite mantığını anlatmak istedim. Kararları sizler vereceksiniz.
Kur artışı bu şekilde sürmeye devam ederse, enflasyon etkisi nedeniyle bir süre sonra bir çok diğer sektör ve dengeyi bozabilir. Müdahale edilmeyen finansal kriz, bir süre sonra ekonomide farklı krizleri tetiklemeye başlar. Bu doğrultuda risklerin büyüdüğünü düşünen ratingçiler de, yeni not indirimleri ile piyasayı daha da bozarlar. Umarım bunlar olmaz diyeceğim ama, bu gidiş iyi değil.
Şu seçim bir an önce gelse bitse de, bu süreçten çıkmış olsak diyorum.
Hepinize iyi haftalar.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_