FED faiz arttırdı ama TCMB bekleyenler gibi faiz artışı yapmadı.
Rus uçağı düşürdük ve Rusya ile büyük bir gerilim yaşıyoruz.
Suriye'de sınırlarımızda PKK uzantısı PYD kantonlaşıyor. ISİD ile mücadelede Rusya ve batı ülkeleri PYD'ye destek veriyor.
Güney Doğu illerimizde terör örgütü PKK ciddi bir şekilde şehir eylemlerine başladı. Özerk şehirler oluşturmak için devlet güçleriyle vur-kaç eylemler değil, sabit şehir çatışmasına giriyor.
Okullar, hastaneler yakılıyor. Sokağa çıkma ve bölgeye girme yasakları ilan eden devlet güçlerimiz, çok sert bir mücadele ile PKK'yı şehirlerden temizlemeye çalışıyor.
Güney Doğu'da adeta Kürt halkı ayaklanmaya çağrılıyor. Ne mutlu ki, Kürt vatandaşlarımızdan yaşanan PKK terörüne destek verilmiyor. Evet verilmiyor ama dediğim gibi bölgede Suriye'yi aratmayan savaş görüntüleri var. Evler, iş yerleri, sokaklar, semtler, hatta belde ve şehirler savaş alanına dönmüş durumda. Okullar kapalı, halk bölgeden göç ediyor.
Tüm bunlar yaşanırken, HDP özerklik, öz yönetim ilanı yapıyor. Bağımsız Kürt devleti kurulacak söylemlerinde bulunuyor. Türkiye'nin parçası olan şehirlerde hendek kazan, barikat kuran teröristleri ''barikatlardakilerin ellerinde hafif silahlar var. Oysa devlet ağır silahlarla müdahale ediyor!'' sözleriyle savunuyor. Sanki Türkiye yabancı bir ülkeye müdahale ediyor da, güçler arasında denklik yok diye, adil müdahale çağrıları yapılıyor. İşin tuhafı, batının gelişmiş ülkelerinden de benzer çağrılar var. Yani sanki Almanya'da şehirlerde hendekler kazılıp, barikatlar kurulsa, ellerinde silahlı kişiler, bomba düzenekleri kurarak ''Biz Almanya'dan özerk olmak istiyoruz'' dese, Alman güçleri; ''Gençlik işte, gençken böyle fevri işler yapılıyor. Neyse çocukluktur, geçer'' diyerek sapanla ya da elektirikli jopla müdahale edecek gibi, Türkiye'ye makul müdahale yapması çağrıları yapıyorlar.
HDP, ilan ettiği çağrı ile, elektrikten her türlü vergiye kadar paylaşımlarla, öz yönetim bölgeleri oluşturulması gerektiği ilanı yaptı. Türkiye'nin bölünmesi için net bir ayaklanma var bana göre. Zamanında Kürtçe yemin edildi diye millet vekilliği düşürülüp hapse atılan vekiller, kapatılan partiler görürdük. Terör örgütünün liderine sayın dedi diye sosyal bir linçe tabi tutulan, yargılanan kişiler vardı. Şimdi ise tüm bunlar yaşanıyor, ülkenin güney doğusu savaş alanına dönmüş, siyasi bir parti bölünme çağrısı yapıyor, devlete silah çeken teröristleri savunup, onların yanında yer alıyor. Devlet ise, eskiyle kıyaslanmayacak şekilde tepkiler veriyor.
İstanbul'daki hava alanına PKK'nın üstlendiği bir saldırı yapılıyor, havan saldırısı mı diye incelemeler var. Diyarbakır'a inmekte olan yolcu uçağına teröristler ateş açıyor. Pilot ışıklarını söndürüp iniyor. Yani daha neler anlatayım ki?
Irak içlerindeki üslerimize asker ve ağır silahlar soktuk. Resmi Irak hükümeti, Arap Birliği ile Türkiye hemen ve tamamen Irak'tan çıksın çağrısı yapıyor. Ama bizim askerler Irak'ta durmaya devam ediyor.
İran sanki kendisinde Kürt nüfus yokmuş gibi, PYD'ye destek veren Rusya'nın yanında ve bizim karşımızda tavır alıyor.
Jeopolitik bu riskler yaşanırken, içeride hala başkanlık belirsizliği yaşanıyor. Yeni bir erken seçim ile HDP ve MHP'nin meclis dışı kalması planlanabilir diyen siyasiler var.
Tüm bu riskler yaşanırken, diğer taraftan da;
Brent petrol düşmeye devam ediyor. İran ambargolar kalkınca 500 Bin varil petrol satacağım deyip, günlük bu rakamı Bir milyon varile çıkaracağını ilan ediyor.
Yılbaşı hareketlenmeleri için 8 Milyon otobüs bileti satılması beklenen ülkemizde, otobüs şirketleri biletlerin hepsi şimdiden tükendi diye 4.500 ek sefer daha koyma kararı alıyor.
Uçak biletleri tükenmiş, oteller dolmuş, yurt dışı turları tamamen rezerve edilmiş, inşaat şirketleri bir çok yeni konut projeleri başlatıyorlar. Fiyatları da öncekilere göre ciddi artışlar gösteriyor. Otomobil sektörü üretim ve satış rekoruna gidiyor. Körfezden ülkemize ciddi para girişleri artarak sürüyor. Ülkemizde banka satın almaları yaşanıyor.
AB ile bir anda ilişkiler ısınıyor. Kıbrıs konusunda taraflar yeniden hızlanmış görüşmeler yapmaya başladılar. Küs olduğumuz İsrail ile yeniden ilişki düzeyine geçiyor gibiyiz. Almanya Türkiye'nin savunması için Awacs yolluyor.
Asgari ücret 1.300 TL yapılıyor. Her yerde maaş artışları, teşvikler, parasal genişleme hazırlıkları var. Türkiye'den Rus uçağı düşürdüğümüzden bu yana nette para çıkışı var deniyor. Ama TCMB'nın faiz artışına sessiz kalmasına rağmen Dolar hala 2,915 TL. Önemli özel bankalarımızda yabancı ortaklık spekülasyonları yapılıyor.
Türkiye'de eskiden olsa piyasaları çok ciddi sarsacak birbirine tamamen zıt gelişmeler aynı anda yaşanıyor. Fakat yansımaları eskiye göre çok farklı oluyor. Türkiye gelişiyor mu, kötüye mi gidiyor kafam çok karışıyor. Ben, Türkiye'nin mevcut potansiyeli ile çok daha iyiye gideceği görüşündeyim. Ama bu yaşananları da inanın yorumlarken çok zorlanıyorum.
Belkide, düşecek petrol fiyatları ile Orta Doğu yeniden şekillenecek. Ülkeler petrol diktatörlerinden, krallarından kurtulup demokratikleştirilecek olabilir. Enerji kaynaklarının fiyatlarında düşmeler bölge ülkelerinin önemini azaltıp, Türkiye'nin önemini daha da arttıracak olabilir. Türkiye bölgede yeni bir hamilik yapısına kavuşacak diye de batı tüm bu yaşananlara rağmen, ülkemiz ile bir yandan da iyi ilişkiler geliştiriyor olabilir.
Kısacası benim tüm bu yaşananlardan kafam gerçekten de çok karışmış durumda. Ben iyi olacağını düşünüyorum. Ama yine de siz çok farklı ve ciddi bu gelişmelerin risklerini de biliniz.
Umarım yılın son günlerindeki bu kafa karışıklığımız yeni yılla birlikte netliğe kavuşur. Her şey ülkemiz için iyi olur. Şimdilik endeks olarak değil ama, hisse bazlı yükseliş hareketlerinin daha ön planda olmasını bekliyorum.
Hepinize iyi bir hafta dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_