Uzun zamandır strateji yazısı yazmamıştık. Genelde yıl sonlarında ya da yeni yılın ilk ayında bu yöndeki yazılarıma alışmış olabilirsiniz. Sizi daha fazla bekletmeyeyim dedim. Ama bu sefer çok daha ilginç bir görüşümü paylaşacağım! Sizinle dünya ekonomisi üzerine kısa bir ufuk turu yapmak istiyorum. Nasılsa düşünmeye sınır olmaz. Biz düşünelim de olur ya hani, Nasrettin Hocanın dediği gibi ya tutarsa diyelim:)
Uzun süredir bir çok uluslar arası stratejist ve kurumlardan AB ve ABD başta olmak üzere, dünyanın büyük ekonomilerinin resesyondan çıkmalarının uzun yıllar alacağı yönünde yorumlar okuyor veya dinliyoruz. Hemen belirtmek isterim ki, ben aynı düşüncede olmadığım gibi, tam tersi dünyanın çok ciddi bir büyüme sürecine yaklaşmakta olduğunu düşünüyorum. Kısmen bu düşüncemi sizlerle de bir çok kez paylaştım. Neden böyle düşündüğümü ise biraz açmak istiyorum.
Evet belki dünya ekonomileri mevcut şartlar altında resesyondan uzun süre çıkamayabilirler. Ancak büyüme için çok önemli olan enerji kaynaklarında son yıllarda yaşanan gelişmeler nedeniyle dünyanın ciddi bir büyüme trendine gireceği izlenimi ediniyorum.
Dünyada ciddi rezervler var olduğu halde, çıkartma teknolojisi yetmediği ve pahalı olduğu için şimdiye kadar enerji pastasına dahil olmamış shale gaz (kaya gazı) alanında ciddi üretimler başlamış durumda. Bu teknoloji, yatay sondajlarla petrol üreten kayaçların içine ulaşmayı esas alıyor. Bu modelle ABD şu anda Rusya'dan daha fazla doğalgaz üretiyor. ABDnin 4-5 yıldır yoğun bir şekilde üretmeye başladığı kaya gazı ile doğal gazın fiyatları ABDde bin metreküp bazında 90 Dolara kadar düşünce, tüm dikkatler bu kaynak üzerinde toplanmış durumda.
Yapılan araştırmalar, ABDnin 200 yıllık ihtiyacından fazla kaya gazı rezervine şimdiden ulaştığına işaret ediyor. Bu sayede de enerjide Rusyanın tekelinin kırılacağı iddia ediliyor. Hatta bir kaç ay evvel Rusyanın önemli kamu bankalarından Sberbank, konuyla ilgili yayınladığı raporda Gaz şirketi Gazpromu ciddi şekilde uyarmıştı. Sberbanka göre, kaya gazı sayesinde doğal gazda ABD devriminin kapıda olduğunu, ABDnin tüketici olarak bulunduğu pazara çok yakında üretici olarak gireceğini ve doğal gaz fiyatlarının dört yılda yarı yarıya düşebileceğine dikkat çekti. Gazpromu da Türkiye dahil bir çok ülkeye 350 - 400 Dolar civarında sattığı gaz fiyatlarında, (Bir ara satış fiyatı 90 Dolara kadar düşmüş, hatta Nisan ayında 71 Dolar'ı görmüş olan ama sonra üretimin azalması nedeniyle yeniden 130 Dolar civarına çıkmış olsa da ciddi düşük ABD gaz fiyatı nedeniyle) sözleşmelerinde uyarlamalar yapması için uyardı.
Dünya için yeni bir umut olarak beliren kaya gazı sayesinde, yalnız ABDde enerji maliyetlerinde başlayacak düşüşün, yaratacağı tasarruf sayesinde 2020 yılına kadar 2,5 ile 5 Milyon kişi arasında yeni istihdam yaratılabileceği düşünülüyor.
Aynı şekilde Uluslararası Enerji Ajansı da, şist kayalardan petrol çıkarabilme konusunda gerçekleştirdiği kayda değer büyüme ve gelişimin ABDyi yakın bir zamanda çok önemli bir petrol ihracatçısı konumuna sokacağını iddia ediyor. Ajans aynı zamanda ABDnin 2015e kadar dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi olarak Rusyanın yerini alacağını da öngörüyor. IEA(Uluslararası Enerji Ajansı)bunun sonucu olarak ABDnin 2035 yılı civarında enerji ihtiyaçları konusunda kendi kendine yetebilir duruma geleceğini öngörüyor. ABD dışında ülkelerde de kaya gazı üretimlerinin artabileceğini düşünürsek, ucuz enerjiye ulaşma konusunda dünya için çok önemli bir süreç başlıyor olabilir
Deprem Riski Engel Olur Mu?
Ancak kaya gazı çıkartmanın bir takım sakıncaları da var.
Kaya gazı, hidrolik kırılma adı verilen; yüksek basınçlı bir kum karışımı, su ve kimyasalların pompalanması yöntemiyle yeraltı kayalarından çıkarılıyor.Bazı uzmanlar, hidrolik kırılma metodunun depremlere ve su kaynaklarının kirlenmesine yol açacağını düşünüyor. Ancak şist petrolü sanayisinin yetkilileri yöntemin güvenli olduğunu söylüyor. Bu nedenle eğer ileride yaratabileceği bir takım sakıncalar ortaya çıkıp da üretim engellenmezse, dünya kaya gazı nedeniyle çok önemli bir enerji ucuzlaması yaşayabilir.
IEA, ABDnin 2020 yılına kadar günde 11,1 milyon varil petrol üretiyor olacağını öngörüyor. Suudi Arabistanın ise 10,6 milyon varil petrol üretimi yapıyor olacağı göz önünde bulundurulursa, ABD çok önemli bir üretici olma yolunda hızla ilerliyor. Hâlihazırda toplam enerji ihtiyacının yüzde 20sini ithal ediyor olan ABDnin ithalattan kurtulması özellikle Orta Doğuda yaşanan gerilimlerin, enerji kaynaklı savaş risklerinin de azalmasına yarayabilir.
Enerji Kaynakları Arasında Kömürün Payı Hızla Yükseliyor.
Artan kaya gazı üretiminin yanı sıra, öncesinde enerji kaynağı olarak yoğun kullanılan ama sonrasında yerini petrol ve doğalgaza kaptırmış olan kömür de, yeniden yükselen bir enerji kaynağı olma yolunda hızla ilerliyor. IEA tarafından yayınlanan bir raporda, kömürün 2017 yılına kadar en güçlü enerji kaynağı olan petrolü geçeceği ve sadece dünya doğal gaz fiyatlarındaki gerilemenin bu durumu frenleyebileceğine dikkat çekiliyor. Çinin dünyada en çok kömür kullanan ülke olduğu, Hindistanın ABDyi geçerek dünyada ikinci kömür tüketicisi sırasına yerleşebileceğini belirten ajansa göre, kömürün dünya enerji üretimindeki payı devamlı artacak deniyor. Hatta ajansa göre, mevcut politikalarda önemli bir değişiklik olmaması halinde gelecek on yılda kömürün petrolü yakalayacağı öngörülüyor.
Dünya Enerji Kaynaklı Bir Büyüme Trendine Girebilir.
İşte bu konudaki rapor ve yorumlardan derlediğim yukarıdaki bilgiler ışığında, dünya için çok önemli ve uzun sürecek bir büyüme sürecinin başlangıcına yaklaştığımızı düşünüyorum. AB ve ABDde finansal ve yapısal uzlaşmaların sağlanması ile büyüme süreçlerinin başlayacağını düşünüyorum. 2013ün ortalarından sonra bu süreç başlayabilir. Enerji maliyetlerindeki düşüşler, yatırımcıların, tüketicilerin ve devletlerin tüketmek ve yatırım yapmak kararlarını pozitif tetikleyecektir. Bu harcamalar için, ek kaynak yaratmadan bile, sadece enerji maliyetlerindeki tasarruftan ortaya çıkacak meblağların bile yeterli olacağını düşünüyorum. Kaldı ki, enerji maliyetlerinde varsayılan bu düşüş yaşanırsa, aynı zamanda fiyatları da düşürücü bir etki yaratacaktır. Yaşanan ucuzluk süreci talep artışını, talep artışları da üretimi tetikleyecek bir gelişme başlatabilir.
Altın Yatırımcıları Çok Üzülebilir!
Dünya için bahsettiğim büyüme süreci yaşanırsa, bu sürecin finansal kaynaklarını destekleyecek önemli diğer potansiyeller de var! Bunlar; ABD FED tarafından piyasaya pompalanmış olan paralar, ECBnin bankalara % 1 faizle üç yıllık olarak verdiği ve ülke ekonomileri ile bankalarına güven henüz kurulamadığı için yeniden ECBde park etmiş olan 700-800 Milyar Euro ve 2002den bu yana yükseliş trendinde olan altın fonları olacaktır diye düşünüyorum.
Altın dışındakiler nakit fonlar olduğu için, ekonomiye girmesinden olumsuz etkilenecek yatırımcılar pek olmayacaktır. Ancak altından çözülmeler başladığında, altın fiyatlarında sert düşüşler yaşanabilecektir. Büyümelerin görülmeye başlanıp da, dünya genelinde yaşanan finansal krizin atlatıldığı izlenimi yayılmaya başladığında, özellikle 2008 sonrasında Dolar ve Euroya olan güven krizi nedeniyle tercih edilmiş olan altından kaçış başlayacağını öngörüyorum. Çünkü büyük ekonomilerde büyümeler başladığında tamamen atıl bir yatırım olacak olan altında kimse durmak istemeyecektir.
Eski yazılarımda altın 1.900 Dolar seviyelerindeyken de kısmen paylaştığım görüşüm doğru çıkarsa, bir kaç yıl sonrasında altın fiyatlarının 1.200 Dolar ve hatta daha da altını görme ihtimalinin olduğunu düşünüyorum. Şu an için teknik olarak 1.550$ seviyesi eğer görülürse önemli bir destek seviyesidir. Bu seviye günün birinde görülür de, sonrasında aşağıya kırılırsa, ikili tepe formasyonu başlar ve düşüş daha da derinleşip, hacim iyice artmaya başlar. Ama dediğim gibi bu süreç uzun vadeli bir süreç.
Altın 1.900 Dolar civarındayken yapılan 2.500 dolar, 3.000 Dolar yorumlarına katılmadığımı ve altının düşmesi riskini yazdığımda da, altın yatırımcılarından eleştiriler almıştım. Ama hemen belirteyim ki bu sadece benim kişisel düşünce ve beklentilerim. Olur olmaz göreceğiz. Ama yukarıda anlattığım strateji gerçekleşmeye kalkarsa, bu düşüncemin gerçekleşme ihtimalinin çok kuvvetli olduğunda ısrarlıyım.
Altın için benim beklentilerime karşı yapılan karşı tespitlerde genelde altınının uzun süreçte düşmeyen ve devamlı yükselen bir emtia olduğu tezi savunuluyor. Bu tezi savunan kişilere, çok değil 1996 yılında 417 Dolar civarında olan altının 1999 yılında 250 kusur Doları gördüğünün unutulmaması gerektiğini hatırlatıyorum! Sonrasında yaklaşık on üç yıldır devamlı yükselen ve dediğim gibi 2008 sonrasında Euro ve Dolar için yaşatılan(!) korkular nedeniyle bu yükseliş hızı ve oranı daha da hızlanmış olan, güvenli liman diye tercih edilen altının bu tercih sebebinin artık tersine döneceği günlere dikkat çekmek istiyorum. Dünya genelinde büyüme başlarsa, siz olsanız bir çok alanda başlayacak olan yatırımları ve değer artışlarını görünce hala altın külçelerini saklamayı sürdürür müsünüz? Ben bu konudaki ısrarın yanlış olacağını düşünenlerdenim!
Tabii bu varsayımım gerçekleşirse, altın yatırımcıları gibi, bu işten zarar hatta çok ciddi zarar görecek olan bir diğer kesimin de, iki yıl öncesinden itibaren yapılan altın empozelerinde altın rezervlerini arttıran merkez bankaları ve bankaların olacağını düşünüyorum. Günü geldiğinde bilançolarındaki altın değerlemesini yaptıklarında ciddi zararlar oluşabilir. Ancak Türkiye ekonomisi ve TL olarak yaşanan bu süreçte belki de en güvenilen ülke ve paralardan biri bizim ülkemiz ve paramız olduğu için, bankalarımızda altın yatırımlarının çok fazla olmayacağını görüşündeyim. Ama bir ara TCMBnın altın rezervlerini arttırma düşüncesini paylaştığını hatırlıyorum. Daha ziyade yabancı ülke banka ve merkez bankalarının altın pozisyonlarının çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Neyse, bu riski zamanında bu kararı almış olanlar düşünsün. Bunun bizim konumuz olmadığını düşünüyorum.
İşte bahsettiğim enerji kaynaklarında ucuzlama ile başlayabilecek bir büyüme trendi başlarsa, bunun finansal kaynaklarının da hazır olduğunu düşündüğümden, gelişmiş batı ekonomilerinin resesyondan çıkışının çok hızlı olabileceği görüşümü sizlerle paylaşmak istedim.
En Şanslı Ülkelerin Başında Türkiye var!
Bahsettiğim enerji kaynaklarında öngördüğüm ucuzlama yaşanırsa, bundan en olumlu etkilenecek ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bu varsayımım Türkiye için iki açıdan çok önemli!
Bir tanesi; enerjide dışa bağımlılığı en yüksek ülkelerin başında gelen Türkiye, olası bir enerji faturası ucuzlamasından en olumlu etkilenecek ülke olacaktır. Enerji maliyetlerinden sağlanacak tasarruf, büyüme yönünde yapılacak yatırımların da kaynağı olacaktır. Aynı zamanda cari açığı düşürücü etki yaratacağı gibi, not artışını da destekleyecektir. Sosyal ve vergi adaleti açısından doğru olmasa da, ucuzlayacak enerji kaynak fiyatına rağmen, bunun bire bir tüketiciye yansıtılmayacağını, aradaki farkın hükümetin bütçe açıklarını kapatmasında ve harcamalarını finanse etmekte pozitif etkisi olacağını düşünüyorum.
İkincisi; Kömür Rezervleri.
Türkiye özellikle kömürde ciddi rezervlere sahip olan bir ülke. Kömürün enerji alanında payını yükseltmesi, rezervlerimizin ekonomiye kazandırılmasını arttıracaktır. Son 3 yılda yapılan kömür aramalarında derin sondaj teknolojisi sayesinde 20-25 yıldır değişmeyen 8,3 milyar ton kömür rezervi, 300 bin metre sondaj yapılarak ve 2,3 milyar ton yeni kömür rezervi bulunarak yüzde 28 oranında arttı. Toplam linyit rezervi de 10,6 milyar tona yükseltildi. Kömürden enerji üretimi dünya genelinde artarken, ciddi rezervlere sahip Türkiyenin de bu rezervlerini kullanmak için yapılacak yatırımların artığına şahit olacağımız görüşündeyim.
Kaya Gazı
Uluslar arası yapılan araştırmaların ilk tespitlerine göre yapılan açıklamalarda, kaya gazının 32 ülke, 48 bölgede bulunduğu, en fazla rezervin Türkiye ve Polonya'da olduğu belirtiliyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın çalışmasına göre Diyarbakır, Erzurum ve Trakya'daki üç alanda shale gaz-petrol baseninin var olduğu, bu bölgelerde 20 trilyon metreküp doğalgaz ve 500 milyar varil petrol rezervi taşıyabilecek kaya yapılarının olabileceği tespit edildiği söyleniyor. TPAO yetkilileri, Shell'in kaya gazı metodu ile arama yapacağını belirterek, Haziranda başlamış olan çalışmalar neticesinde önemli rezervlere ulaşmayı hedefliyorlar.
Dünya ve Türkiye için çok önemli olan bu gelişmeler düşündüğüm gibi gelişirse, aynı büyüme sürecinin bizim ekonomimiz için de uzun olacağını, düşük faizli yüksek bir yatırım ve büyüme süreci yaşayacağımızı düşünüyorum. Bu varsayımım, şu ana kadar olan öngörülerimden çok daha büyük bir beklentiyi içeriyor. Hem dünyanın büyümesi, hem de dünya barışı için çok önemli bir gelişme olabilir.
Düşen ve düşük faizler paralelinde yüksek büyüme dönemi, artacak borsa yatırımcı sayısı ve borsa yatırımları sayesinde borsa yatırımcılarının yüzlerinin uzun süre güleceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönem beklentim olan sanayi başta tüm sektörlerin çok ciddi bir büyüme sürecine girecek olması nedeniyle, banka hisseleri dışındaki sektör hisselerinde de büyük yükseliş hareketlerinin yaşanmasını bekliyorum. 2013ten itibaren çok daha iyi bir dönemin hem Türkiye, hem de dünya için başlayacağı beklentimi sizlerle paylaşmak istedim.
Ancak hemen belirtmek isterim ki, enerji kaynakları ve altın için bahsettiklerim uzun bir süreci kapsayacak beklentilerimdir. Bugünden yarına hemen yansımasını beklemeyin. Ayrıca, tüm bu iyi beklentilere rağmen borsanın her zaman düzeltme yaşayabileceğini bilmeniz lazım. Endeks için kısa vadeli beklentilerimi, günlük beklenti yazılarım içinde görebilirsiniz.
Aydın Eroğlu
www.borsaanalizci.com