Bugün TCMB faiz kararını 14:00'de öğrenmiş olacağız. Kurda yaşanan bu sert tepkinin nedeni, kasım ve aralık ayı toplamında 400 baz puan daha indirim yapılarak faizlerin %12'ye çekileceği spekülasyonundan kaynaklanıyor diye düşünüyorum. İki kerede 200-200 ya da bu ay 100 yapılsa bile Aralık'da 300 baz puan indirim olacak diye ortaya atılan spekülasyon ve sonrasında cumhurbaşkanının dün faiz ve faizi savunanlar için sarf ettiği sözler bu endişeyi katlamış durumda. Dolar kuru da 10.97'yi gördü bu havada.
Hemen bir şey söyleyeyim! Kimse yok kur artarsa cari denge artı verir ihracata yarar falan demesin! Bu konu sonrasında faydasını göreceğimiz, iyi planlanarak yapılması gereken bir hamle. Sonuçta ülke üretip ihraç ettikleri için bile yaklaşık % 70 ara mal ithalatı yaparak bu üretimi yapıyor. Bir günde bu üretim yapısı değişip, şıp diye ithal ettiğimiz ara mallar yarın ülkemizde üretiliyor olmayacak. Bunları ithal için verdiğimiz bedel kur artışı ile katlanacak. Enflasyon bize gösterilen hali ile bile çok daha yükselecek. Ama kurların artması yüzünden dövize endeksli borçlarımız ise anında birebir TL karşılığı olarak katlanmış oluyor. Bu ay 8 Milyar Dolar olmak üzere, Mart'a kadar yüklü döviz ödemelerimiz var. Cari dengemizde bunları karşılayacak kadar artımız olmadığı için, ödeyeceğimiz dövizi ya yeni swap ve borçlarla temin edeceğiz, ya da içeriden toplamaya kalkacağız. Tabii bu kur artışı nedeniyle bunun için çok daha fazla TL'ye ihtiyacımız olacak. Bu TL'yi de ya para basarak, ya da vergi salıp, zam yaparak karşılamaya çalışacağız. Bu da TL'yi iyice itibarsızlaştıracak. TL'ye güven bu duruma düştüğü için şu an toplam mevduatların % 56.7'si dth (döviz tevdiat hesaplarında)toplanıyor.
TCMB'nın özerkliğinin çok önemli olduğunu yazıp, çizerken, aylar evvle bu özerklik gitti diye uyarırken neden bunları söylediğimi sanırım şimdi çok iyi anlıyorsunuzdur. Milleti faize ezdirmemek görüşünü, zamanında insanları ve ülkeyi dövize endeksli-bağımlı hale getirmeden savunmak gerekiyordu. Madem kurların böyle çıkmasına seyirci kalınacaktı, o zaman yıllarca 3 TL, 4TL, 6 TL, 7TL'de döviz alanın eli yanar, yastık altı dövizlerinizi satın diyerek insanları yanılttık ki.
Neyse, geçelim bunları. Bıktım artık bu konuları tekrar tekrar konuşmaktan. Mantık dahilinde yapılması gerekenler için konuşuyorsunuz, ama bir bakıyorsunuz izahı olmayan kararlar alınmış. Şimdi böyle bir ortamda neyin tahminini, stratejisini yapacağız ki? İzleyip göreceğiz. Ama bu yaşananları ülkeye ve ülke insanına başarı gibi izah etmek, hiç ses çıkartmadan sadece izlemek inanılır gibi değil.
Lakin başka bir şey söyleyeyim; bu krizde, kriz diyorum kurda yaşananlar ciddi bir krizdir. Umarım finansal ve ekonomi krizine dönüşüp yıkıcı sonuçlar yaratmaz. Neyse sözümü tamamlayayım. Şirketlerimiz bu aykırı yönetim tarzını çok uzun zamandır yaşadığı için, 1994 ve 2001 krizlerinde oldukları gibi hazırlıksız değiller. Bilançolarında bunu görüyoruz. Muhtemelen nakitlerinin ciddi kısımları döviz ya da dövize endeksli halde bekliyorlardır görüşündeyim. Eski krizlerde faizler çok yüksek olduğu için o sıkıntı yaratırdı. Şimdi en azından kredi faizleri sıkıştırmıyor. Yani borsa için çok yıkıcı bir kriz beklemiyorum. Kurda zirve bulunduğu takdirde borsa hisselerine olan ilgi çok daha fazla olabilir. Ama nihayetinde herkes ne oluyor dediği için, ara kar satışları, panik düzeltmeleri her an yaşanabilir. Ama sonrasında şirketler yine de ederlerine gider. Önemli olan manipülatif fiyatlanan şirketlerde olmamak, öz kaynak sorunu olan şirketlerden uzak durmaktır. Onlarda ciddi sorunlar yaşanabilir.
Bu yaşanan krizin faturası devlete yüklenecek gibi geliyor bana. Onu da kabullendiyseler yapacak bir şey yok. Yanlış anlamayın, tabi ki zamlardan, artan tüm fiyatlardan, enflasyondan herkes etkileniyor. Ama sahip olduğumuz swap ve borçlar nedeniyle vadesi gelen döviz ödemeleri en çok devleti sıkıntıya sokacak. Bankalar, tabi bankalar derken özel bankaları ifade etmek istiyorum. Aldıkları sendikasyon kredilerinin çok ciddi kısmını zaten zorunlu karşılık vs altında elde tutmak zorundalar. Bozup da sattıkları kısmın da hedge tedbirini aldıklarını düşünüyorum. O yüzden kur artması onları 1994 ve 2001'de olduğu gibi sarsmayacaktır. Sonuçta faiz düşüşlerinden de kar elde ediyorlar. Sendikasyondaki zararlarının bir kısmı ile mahsup ederler. Şirketler de, bu gidişi çok uzun süredir görüyorlar. Döviz tedbirini bir şekilde almışlar ki, DTH'lar mevduatın % 56.7'sine çıkmış. Tabi ki, arada zora girenler olacaktır. Ama swapla borçlanan devletin, aldığı dövizin bankalar gibi bir kısmını değişik sıfatlar altında zorunlu karşılık olarak ayırma gibi bir yükümlülüğü olmadığı için, tamamını bir yerlere ödemiş olduğunu düşünüyorum. Yani devlet asıl kur arttıkça swaplar başta, döviz cinsi tüm borçları karşılığı çok büyük yük altına giriyor. Bakalım bu konu nasıl neticelenecek! Eğer dövizi buluyorsa, TL karşılığını ABD'nin yaptığı gibi TL yaratarak bulur. Ama yansımalarını nasıl kontrol eder hep birlikte göreceğiz.
Gün gelir de, devlet TL karşılığını bulsa bile, ödemeleri için döviz temin edemezse işte o zaman sorun çıkar. Bu yaşananlar eski iktidarlar zamanında olsa, IMF ile anlaşma yapılmış, kuru yukarı çekiyorlar. Sonra IMF anlaşması açıklanacak derdim. Ama IMF'e bakış açısı da belliyken, o ihtimal de zayıf. Peki o zaman ödemeler için gereken döviz nasıl temin edilecek? Başka nereden kaynak bekleniyor acaba?
Bir diğer fon girişi sağlayacak yol daha var! O da ABD ile ilişkilerin bir anda düzelmesi. Devamında da not artışları falan gelmesi. Bu olunca, fon girişleri artacağı için, aynen 2002-2008 yılları arasında olduğu gibi kurlar otomatikman düşüş trendine girer. Ama ABD ile ilişkilere bakınca, bu durumu da kolay göremiyoruz.
Kaldı ki, 15 Aralık'ta gizlilik kararı alınan Zarrab belgelerindeki gizlilik kararı kalkacak. Açıklamaların ilişkileri yeniden ve daha da germesi riski de var.
Kısacası çok karışık denklemler iç içe. Umarım ülkemiz ve insanımız için pozitif yansımalara neden olacak şekilde bu süreçlerin yaşandığını görürüz.
Hepinize sağlık ve bol kazanç dilerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_