Herkes iyi, Bir Tek BIST Mi Kötü?
ABD verileri iyi gelmeye devam ediyor. Çarşamba günü sürpriz iyi gelen büyüme rakamından sonra, dün işsizlik maaşı başvurusundaki sayıda da düşüş olduğunu görüyoruz. Bugün açıklanacak olan (15:30) ABD tarım dışı istihdam verisinin de iyi gelmesi bekleniyor. Kısacası ABD ekonomisi iyi yönde gelişmesini sürdürüyor. Yılın en durgun geçmesi beklenen bu çeyreğinde bile gayet iyi veriler gelebiliyorsa, son iki çeyrek verileri çok daha iyi gelecektir düşüncesindeyim!
Hala yatırımları ve tüketimi başlatamamış olan Avrupa, neredeyse sıfır faiz ve eksi büyümelerde olmasına rağmen borsaları yine de yükseliyor. Ama aşağıya revize edilme riski olsa bile büyümesini sürdüren Türkiye'nin borsası daha kötü öyle mi?
Dünyanın en büyük ve en çok tüketen ekonomisi olan ABD bu şekilde büyüme trendine girerse, bu büyüme altı ay sonra kendisini diğer gelişmiş ülkelerde de göstermeye başlayacaktır. Yani ABD ekonomik büyümesini sürdürdüğü ve arttırdığı takdirde, devamında AB ülkeleri için de büyüme başlayacaktır diye öngörüyorum. Şimdi burası çok önemli! Eğer AB de, 5-6 ay sonra büyüme yönünde sinyal vermeye başlarsa, en büyük ticaret alanımız olması nedeniyle Türkiye'nin bundan pozitif etkilenmemesi mümkün değildir.
Türkiye'nin Hikayesi Mi Bitti?
Bu yönde sarf edilen sözlere hiç mi hiç katılmadığımı belirtmek isterim! Yapılacağı açıklanan büyük kamusal yatırımlardan vaz mı geçildi? Kentsel dönüşüm sözde kaldı da inşaat sektörü kıpırdamıyor mu? Mütekabiliyet yasasından beklenen yabancı konut alımı beklentisi balon mu çıktı? ABD'den sonra AB büyümeye başlarsa, bizim sanayi şirketlerimiz ihracat mı yapmıyoruz diyecekler? Bunun gibi strateji yazılarımdan ''Ne Varsa Türkiye'de Var'' yazımda değindiğim enerji yatırımları gibi daha bir çok cazibe sayabilirim. Ayrıca artan not sonrası Türkiye'ye girebilecek yeni ve daha büyük fonlardan hiç bahsetmediğimizi görüyorsunuz!
Peki Madem Neden Sadece BIST Olumsuz Ayrışıyor?
Mayıs sonuna kadar tüm gelişmiş borsalara nazaran BIST daha çok pozitif ayrışma yaşamıştı. Zaten bir çok kez döviz bazında zirvesine gelmiş BIST için realize uyarısında bulunmuş ve yaz aylarında mevsimsel düzeltmenin olabileceğini beklemiyor muyduk? FED yaz aylarında tahvil alımını azaltmaya başlayabilir, bu başladığında sürecin başında gelişmekte olan ülkelerden başta ABD'ye olacak şekilde gelişmiş ülkelere doğru sıcak para çıkışları olur diye yazmıyor muyduk? Ancak bu çıkışlar FED'in yaratacağı beklentinin ilk andaki geçiş sürecinde olacaktır, bu esnada düzeltmesini tamamlayan BIST sonrasında yeniden yükselişe katılacaktır diye düşünmüyor muyduk?
İyi de, O Zaman Bizi BIST İçin Olumsuz Düşündüren Nedir?
Hemen belirteyim; kimse asıl korkunun sebebini söylemiyor. Ama o zaman yukarıdaki sorular cevap bulamayacağı için, önemli bir çelişki oluşuyor. Bence asıl sorun olan Gezi Parkı olayları sonrasında yaşanan gelişmeler nedeniyle Türkiye'nin üzerinde oluşan tedirginlik bulutu dağılamıyor. Herkes de bu bulutun dağılmaması için elinden geleni yapıyor!
* İktidar tarafından Eylül'de üniversiteler açılınca yeni sokak eylemleri istihbaratı aldık uyarıları yapılınca, yaşanan olaylara şahit olan yerli-yabancı yatırımcı tedirginliğini atamıyor.
* Yaşanan tepkilere müdahale dozu, kişiler için istenilen cezaların büyüklüğü, olaylara katılımın müebbet gerektiren tepkiler olduğunun dile getirilmesi, tepki göstermiş herkesin bunu kötü bir niyetin piyonuymuş gibi yaptığının varsayıldığı ifadeleri ortamı yatıştıracağına, gergin tutmaya devam ediyor. Pozitif yönde ilk kez evvelsi gün başbakan tarafından bizi sevmeyenleri de seviyoruz, 76 milyonunu da seviyoruz diye bir açıklama duyabildik. Böyle olunca da 2014 yılı üç seçim yaşayacak olan Türkiye için olası siyasi sandık senaryoları tedirginlik nedeni oluyor.
* Başkanlık sistemi geçmeyecekse, AKP iç tüzüğüne göre üç dönem seçilmiş olanlar bir dönem ara vereceği için başbakan seçimlere katılmayacak mı? Peki seçimlere katılmayacaksa, başkanlık sistemi de gelmeyecekse, cumhurbaşkanlığı için mevcut cumhurbaşkanımız yeniden aday olacakmış gibi duruyorsa, başbakan Erdoğan ne yapacak? Siyasi istikrar sona mı erecek soruları yerli-yabancı tüm yatırımcıları düşündürmüyor mudur? Hemen söyleyeyim; içinde bulunduğumuz konjonktürde parti iç tüzüğünün dördüncü dönem seçime katılamama ile ilgili kısmı askıya alınır, bu korku da o anda biter. Yani bu sebeple fazla korkuya da gerek yok diyorum.
* 4-5 ay evvel Türkiye için pozitif hikayeler sıralarken, MİT'in ve Emniyetin üst kademelerinde hızlı bir şekilde yapılan değişiklikler sizde de neden oluyor? Kime karşı yapılıyor? İktidarın kendi içinde acaba bir rekabet mi var soruları yaratmıyor mu?
* Özellikle siyasi alanda ciddi bir belirsizlik oluşmuş değil mi?
* PKK ile yapılan görüşmelerde örgüt üyelerinden ''1 Eylül son tarih, bu tarihe kadar istenen adımlar atılmazsa süreç sona erer'' açıklamaları yapılmadı mı? Peki eğer başlayan toplumsal barış süreci kesilirse, devamındaki gelişmeler ne olacaktır? PKK yeniden ve daha sert silahlı eylemlere mi başlayacak? Böyle olursa, güvenlik güçlerimiz de aynı sertlikte karşılık vermeye yeniden mi başlayacak?
* Toplumsal barış süreci devam edecekse, BDP'nin açıkladığı özerklik yönündeki beklentilerin kapsamı ne olacak? Bunların hangileri karşılanacak? Bunlara olumlu yaklaşım gösterilirse, toplumsal kabul kolay ve olaysız olabilecek mi?
* Türkiye'nin Suriye, Mısır gibi sorunlu ülkelerin gelişmelerinde ve politikasında yalnız bırakılmasının nedeni nedir?
* Mısır ile darbeyle gelen yeni yönetim nedeniyle ilişkiler gergin iken, Mısır'daki darbe iktidarına önemli miktarda parasal yardım kararı alan Birleşik Arap Emirliği ile, 12 Milyar Dolar'lık Afşin Elbistan kömür havzası geliştirmesi için imzalanan anlaşma geçerli kalacak mıdır?
* Aynı şekilde bir çok konuda bizimle ortak hareket eden Katar Emiri yaşı da genç olmasına rağmen, İngiltere tatili esnasında bir anda yerini oğluna bırakmıştır? Yeni Katar Emir'i olan oğlu hemen Mısır'ın yeni yönetimine desteğini açıklamıştır? Peki acaba Katar ile de mi ilişkilerimizde bozulma olacaktır?
Görüyorsunuz işte, aslında Türkiye'nin hikayesinin bitmesi diye bir şey söz konusu değil. BIST 92.000 iken en başta saydığım ekonomik gelişmeler zaten bekleniyordu. Ama sonradan sıraladığım siyasi gelişmeler beklenmiyordu. Bana göre BIST için yorumculardan Türkiye'nin hikayesi bitmiş gibi yapılan açıklamalar, tamamen söylenmeyen siyasi korkular ve belirsizlikler nedeniyle sarf ediliyor!
İşte bence asıl bu nedenlerle, ama FED bahanesi ile çıkan faiz ve kur, karşılığında da düşen BIST, saydığım siyasi belirsizlik oluşturacak nedenlerden dolayı bu görüntüye sahip.
*Yoksa Türkiye'nin toplam borcu halâ GSYİH'sının % 37'sı gibi düşük bir oranda değil mi?
*İşsizlik hemen hemen bütün gelişmiş AB ülkelerinden de daha iyi değil mi?
*AB ülkeleri başlatamadığı yatırımlar için faizi neredeyse sıfıra getirmişken, Türkiye bir birinden önemli ve dünya çapında yatırımcı ilgisi çekecek bir çok yatırımı başlatmış değil midir?
* ABD'nin çıktı denen on yıllık faizleri % 2,70, ECB'nin AB için faizi % 0.50 civarlarında iken, Türkiye'nin faizleri yabancılar için cazip değil midir?
* Dolar kuru 1,75 iken Türkiye'ye gelen dış fonlar varken, 1,94 seviyesindeki Dolar kuru Türkiye'ye girmek isteyen yeni fonlar için risk midir?
* FED'in yaratabileceği fon çıkışına, 2012 yılı başında dünyada bunu yapmasını gerektirecek gelişmeler başlamamışken faiz koridorunu % 11.90 yapmış olan TCMB'dan benzer bir hamle gelse ne olur? Yine hızlı fon çıkışları sürer mi?
Ben Türkiye'nin Hikayesinin Bittiğine İnanmıyorum!
Sadece sonrasında yazdığım siyasi belirsizlikler bu düşüncelerin ve yorumların oluşmasına neden oluyor. Yoksa, Türkiye'nin hikayesi bitti de, hikayemiz zirvede iken BIST'teki yabancının sahip olduğu hisse takası % 67, ama şu an hikayesi bitmiş olan Türkiye'nin yabancı hisse takası % 64 civarında kalır mıydı? Yabancı takasının 2001'de yaşadığımız finansal krizden bir yıl evvel tam 20 puan düşerek % 43'lere inmiş olduğuna ve sonra finansal krize girmiş olduğumuza dikkat çekmek isterim!
Ama hemen söyleyeyim ki; özellikle TCMB'nın faizdeki tutumu sürecin uzamasına neden olabilir. 2012 başında % 11.90 yapılan faiz koridoru üst tavanı, şu anda saydığım bu belirsizlikler varken % 7,25. Politika faizi de % 4.50. Peki sizce şu anki dünya ve Türkiye şartlarında bu oranlarda ısrar etmek bu kadar elzem mi diye düşünüyorum! Şu an piyasadaki yükselmiş faiz oranları bile Türkiye'nin geçmişinde hiç hayal dahi edilememiş oranlar değil miydi? Ya da şöyle sorayım; şu an yaşayan kaç kişi geçmişinde bu faizleri ben görmüştüm diyebilir? Bana göre TCMB faizde yapması gerekeni yapmadığı müddetçe, gereksiz yere kurlardaki tedirginlik de sürecektir. Kurlar yükseldikçe faiz baskısı da artacaktır.
Ben, hiç korkmadan faizde ama özellikle politika faizinde en az 200-300 puanlık bir artış yapılması gerektiğine inanıyorum. Eğer bu yapılırsa, kurlardaki tedirginlik FED'in olası tahvil alımını azaltma riskine rağmen bile sona erecektir diye düşünüyorum. Belki ilk anda geçici olarak bankaların mevcut kârlarının azalmasına neden olabilir. Ama sonrasında o seviyelerden alınacak yeni tahviller, faizler yeniden düşmeye başlayınca uğranılan zararı fazlası ile telafi imkanı verecektir. Ama en azından şu an içinde olduğumuz belirsizlik sona erecektir. Faiz ve kurdaki bu belirsizliği en kısa zamanda sona erdiremezsek, işte o zaman yukarıda saydığım riskler çok daha fazla tedirginlik yaratacaktır. Bardağın siyasi risklerden kaynaklanan boş tarafına bakmak daha öncelikli olacaktır. Ama dediğim hamle yapılırsa, Türkiye'nin bardağının aslında çok dolu olan yanı daha dikkat çekecektir.
Artık yazımı sonlandırayım da fazla sıkılmayın. Ama Türkiye'nin geleceğini konuşuyoruz. Kabul edersiniz ki, bu bir kaç paragrafla geçiştirilecek bir konu değil. Bana göre sorun FED dahil ekonomik nedenlerden kaynaklı olarak görülüyorsa, bunun etkileri gelip-geçici olacaktır. Zaten zirve yaptığımız zamanlarda tüm beklentilere rağmen yaz aylarında düzeltme yaşanması gerektiğini yazıyorduk. Bu nedenle de yaz sürecinde en az % 50 nakit kalınmasının doğru olacağı öngörüsündeydim. Sonbaharın ortalarından itibaren yeniden yükselişlere başlanmasını bekliyordum. Bu görüşümü aynen koruyorum.
Eğer yaşadığımız negatif ayrışma yukarıda aklıma gelen bir kısmını yazdığım siyasi risklerden kaynaklanıyorsa, bu risklerin gelişimine göre BIST, faiz ve kurlarda daha da kötüleşmeler görebiliriz. Bunu nasıl anlamaya çalışacağız? Benim yöntemlerimden bir tanesi, hatta en güvendiklerimin başındaki, teknik grafikler ve yabancı takası'dır.
Yukarıdaki ihtimallerin teknik yansımalarını ''BIST 74.500'ü Geçebilecek Mi?'' başlıklı beklenti yazımda geçen hafta belirtmiştim. Teknik detayları bir kez daha tekrarlamak istiyorum;
BIST kritik bir teknik görünüme sahip. 74.650 seviyesinin yukarı kırılması lazım ki, yükselişin devamı gelebilsin. Eğer bu seviye yukarı geçilemezse, gelebilecek ara yükselişler sonrasında yeniden satışları görme riskimiz olur. Biz isterseniz ilk direnç olarak 74.650'nin hemen üstündeki 75.000 diyelim de daha sağlam olsun. Endeks 75.000'i geçebilirse 77.000 seviyesine çıkış yaşanabilir. 77.250 civarı seviyeyi geçebilirse, 79.600 ve 80.300 seviyeleri sonraki hedefler ve teknik dirençler olur. Üstteki bu seviyeleri görebilmek için ilk önce verdiğim 74.650 - 75.000 yakın dirençlerinin geçilmesi lazım.
BIST sıralı yakın dirençlerini geçer ve devamında da 77.250 civarındaki seviyeyi geçebilirse, bu takdirde daha önce de yazdığım ters omuz baş omuz denen yükseliş formasyonu başlar. 79.600 - 80.300 - 82.218 - 84.867 seviyelerine doğru yükselişin devamının geldiğini görebiliriz.
ANCAK, eğer endeks yakın dirençlerini yani 74.650-75.000 seviyelerini geçemezse, bu takdirde yeniden satışların arttığına şahit olabiliriz. BIST sırası ile 73.000 - 72.450 - 71.500 -70.400 seviyesine doğru realize yaşar. 70.000 seviyesi ise aşağı kırılırsa, bu takdirde de omuz baş omuz denen bir düşüş formasyonu başlamış olur. Bu teknik tehlikeli bir realize tekniğidir. BIST'in sırası ile 66.000 - 65.000 - 64.000 seviyelerine, hatta daha altına doğru hızlı ve panik yaratan bir düşüş yaşanmasına neden olabilir!
Anlayacağınız teknikler çok kritik. En başta yazdığım ve söylenmeyen risklerin akıbetine uygun tekniklerin yaşanmasını bekliyorum. Yoksa bana göre şu an BIST ciddi derecede alıma uygun düzeylerde bulunuyor. Yatırımcı olmayı bilecek ve gerekirse uzun bir süre taşımayı göze alacaksınız. Yabancılar hep kazanıyorsa, beklemeyi bildikleri için bunu başarıyorlar. Bunu başaran, BIST nereye düşerse düşsün, yine de kazanan tarafta olacaktır.
Doğru kararlarla her türlü zorluklar aşılır. Yanlış kararlarla ise, sahip olunan doğrular bile bozulur. İşte bu nedenle yönetmek ve karar vermek çok ama çook zor bir sanattır!
Haftanın son günü sizleri çok yordum özür dilerim. Hepinize iyi bir hafta sonu dilerim.
Aydın Eroğlu
Stratejist
www.borsaanalizci.com
Twitter;borsaanalizci.com