FED ABD'nin büyüme tahminlerini % 3.9'a revize etti. Buna paralel olarak istihdamda iyileşme beklediğini söyledi ve artık piyasaya ucuz ve bol likidite sürmeyi sonlandırmaya yakınız dedi. Dikkat ediniz, henüz halâ ucuz likiditeyi şu ana kadar ki en yüksek tutarla her ay 85 Myr Dolar tahvil alımı yaparak piyasaya sürmeye devam ediyorlar. Ama bu yılın son çeyreğine başlarken, ya da yıl sonunda bu tutarı kısmaya başlayacaklarını, 2014 ortalarında da tahvil alımını durduracaklarını söylediler. Bir anda ortalık toz duman oldu. Dünya genelindeki bu ucuz paranın kendine kar aramak için gittiği yerlerin başında olan gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere, neredeyse tüm dünya piyasalarında sert düşüşler yaşadık.
Bu korkunun sebebi, FED 2014 ortalarında tahvil alımına son verdiği takdirde, bir süre sonra ABD faiz artışı ve tahvil satımının başlaması beklentisidir. Asıl FED'in piyasaya para vermesi değil, para çekmeye başlaması korkunun temelidir. Çünkü bu takdirde, ABD'den çıkan para yeniden ABD'ye hızlanarak girmeye başlayacaktır. Fakat bunun için henüz süre vardır. Ayrıca bu sonucun yaşanması için gerekli olan şartlar da vardır. Büyüme, istihdam, üretim, tüketim, konut satışları gibi verilerin de iyileşmeye devam etmesi gereklidir. Henüz dünyanın diğer bölge ve ülkelerinde ABD gibi bir iyileşme görülmüyor. Acaba sadece ABD'deki iyi veriler yeterli olacak mıdır göreceğiz!
ABD'den parasal genişlemeyi geri çekme süreci mesajları verilirken, Japonya ise, tarihindeki en yüksek likidite operasyonlarına başlıyor. Anlayacağınız, işler biraz karışık. Fakat bu denli korkulmasını doğru bulmuyorum. Yukarıda ABD için bahsettiğim süreç aynen yaşanırsa neden yaşanacaktır? ABD'nin finansal ve ekonomik durgunluktan kurtulup, yeniden büyümeye ve dolayısı ile yeniden tüketmeye başlamasından yaşanacaktır. Peki ABD üretim, istihdam ve tüketimde büyüme yaşamaya başladığında, bu gelişmelerin yansımaları sadece ABD sınırlarında mı kalacaktır? Yani ABD'nin artan tüketimi ve büyümesinin pozitif rakamsal ciro artışları bir başka ülkelerin şirketlerinin bilançolarına da yansımayacak mıdır? ABD sadece kendi ürettiklerini mi tüketecektir? Artacak tüketimi için gereken üretim sadece ABD sınırlarında ve ABD şirketleri tarafından mı karşılanacaktır? Yani ABD büyümesini yukarı revize edecek, ama diğer gelişmiş ülkeler bundan hiç mi pozitif etkilenmeyeceklerdir?
Ben düşüncelerimi sorularımda belirttim. Eğer cevaplarınız bu gelişmelerin sadece ABD sınırlarında kalacağı şeklinde ise, bu takdirde özellikle gelişmekte olan ülkeler olmak üzere neredeyse tüm dünya ülkeleri bu süreçten olumsuz etkilenecektir. Yok eğer cevaplarınız ABD için yaşanacak sürecin diğer birçok ülkeyi de ekonomik olarak pozitif etkileyeceği sonucunu içeriyorsa, o takdirde parasal genişlemeden çıkış sürecinden abartılı korkmaya gerek yoktur! Bu süreçte farklı ülkelerin tahvil karlarını ve kısa vadeli borsa kazançlarını amaçlayan kısa vadeli fonların yeniden ABD'ye dönecek olması nedeniyle yaşadığımız dalgalanmaları görüyoruz. Bu dalgalanmalar bahsettiğim, parasal genişlemenin azaltılmaya başlaması ve bol paranın geri çekilmeye başlaması süreçlerinde de değişik şekillerde yaşanacaktır.
Ama unutmamak gerekir ki, bu sürecin devamında ABD öncülüğünde dünyanın yeniden bir büyüme sürecine girmesi beklenecektir. Yani 2008-2009 yıllarındaki gibi bir finansal kriz beklendiği için korkulmamaktadır. 2008-2009 dönemindeki gibi bir durgunluk dönemine girileceği için bu süreç yaşanmayacaktır. Tam tersi artık durgunluktan çıkıldığı netleşeceği için bu süreç yaşanacaktır. O zaman FED'in başlatacağı süreci (Henüz aynı tutarda tahvil alımı sürdüğü için daha başlamadı) büyük bir olumsuzluk gibi algılamak doğru olmaz.
İyiye Kötü, Kötüye İyi Tepki!
Şu an piyasalar iyi haber gelirse FED başkanı Bernanke parasal genişleme sürecini sonlandırma yönünde adımlar atacak diye çekiniyor. Tam tersi kötü veriler gelince de, FED bu ortamda parasal genişlemeyi durduramaz beklentisi ile umutlanıyorlar! Kısacası yaman bir çelişki içindeyiz. İşte bu nedenle iyi habere kötü, kötü habere iyi tepki veriliyor:) Dün ABD'den gelen iyi veriler satış getirdi. Ama Çin'in büyümesinde düşüş yaşanması olumlu algı yarattı. Çin tarafından gerekirse piyasaya likidite sürülebileceği açıklaması da olumlu algılama yarattı.
Ters algılar kısa süreli iyilik içindir. Bu nedenle ben asıl olması gereken taraftayım. Yani ABD başta ekonomiler düzlüğe çıkmaya başlasınlar. Büyümeler artsın. Önemli değil, bu sürecin başında finansal hareketlenmeler ve kaçışlar nedeniyle gerekiyorsa borsalar düşsün. Sonuçta bunlar geçici düşüşler olacaktır. Ama sonra yapısal, ekonomik ve temel olarak iyileşme süreci başlayacak, paradan para kazanıldığı için değil de, üretimden para kazanıldığı için yükselen piyasaları göreceğiz. Sizce de sağlıklı olanı bu değil midir?
Tekrar ediyorum, FED'in başlatacağı bu sürecin sonu iyi olacaktır. Ama süreci yorumlayanlara ve yönetenlere göre farklı dalgalanmalar yaratacaktır. Kısa vadede bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde faizde ve kurlarda artış, borsalarda düşüş gibi olumsuz yansımalarını görebiliriz. Ama suni iyileşmeyi yaşayıp, ömür boyu bu ne zaman sona erecek diye korkmaktansa, bir an önce gerçek iyileşme süreci başlasın da, gerekirse ilk andaki süreçte borsalar düşsün. Nasılsa bir süre sonra, artan kur va faizin düşen hisselerde yarattığı fırsatlar da görülecektir. Bu iş bir algı yönetimidir. Aynı şatlarda bu panikler yaşanırken, bir süre sonra şartlar değişmediği halde pozitif algının başladığını görebilirsiniz!
Hazine Borçlanma İhalelerini Atlattı.
Hazine iki gün boyunca yapması gereken ihaleleri maliyetleri artsa da sorunsuz olarak tamamladı. Ortalama faiz oranı yükseldi. Ama geçmiş yıllarda gördüğümüz faizlere bakınca, kısa süreli indiğimiz düşük faizleri kıstas yaparak kötü izlenim sahibi olmak doğru değil. Belki yaşanabilecek sıcak paranın ABD'ye dönüş sürecinde faiz atakları olabilir, ama sonrasında Türkiye düşük faizlere yine dönecektir.
BIST Dalgalanacak
Bu süreçte borsa yukarı aşağıya dalgalanmalarını sürdürecektir. Ama gördüğünüz gibi hisse bazlı sert yükselişler de yaşanabilecektir. Ben elinizdeki hisselerden yapısal olarak korkmuyorsanız, paniklemeden geri çekilip yeniden karlı rakamlara gelmeyi beklemenin doğru olduğunu düşünüyorum. Unutmayın ki, borsanın % 67'sini elinde tutan yabancıların arasında notu artan Türkiye'ye yatırım yapacak yeni büyük yabancı fonlar henüz yok. Artan kur ve faiz, düşen borsa onlar için çok cazip fırsatlar yaratmıştır.
Bu karışık dönemde kendi içimizde huzuru korumalıyız. Herkes bu ülkenin vatandaşı ve siyasetçisi olduğunu unutmadan davranmaya özen gösterirse, Türkiye yoluna kaldığı yerden devam eder.
Aydın Eroğlu
Stratejist
www.borsaanalizci.com