Hatırlarsanız 2009'da iyice zirve yapan mortgage krizinden bu yana devamlı yüksek faiz düşük kur görüntüsünün ekonomi için ciddi sorun yaratacağını ve cari açık problemi doğuracağını çok defa yazmıştım. Nitekim gördüğünüz gibi öyle de oldu.
Önceki dönemlerin Merkez Bankası başkanları enflasyonu düşürmenin en kolay yolu olarak bu ikili denklemi uygun gördükleri için bu yöntemi izlediklerini düşünüyorum. Yüksek faiz ile dış kaynakları ve özellikle sıcak parayı ülkeye çekecekler, giriş yapan dövizin kurları düşürmesi ile ekonomisinde ithalat fazlası olan bir ülke olarak da, ithal malların kur düşmesi nedeniyle fiyat düşüşleri sayesinde enflasyon düşürülecekti.
Evet aynen öyle de oldu. Düşük kurlar sayesinde ucuzlamış olan ithalat enflasyonu düşürdü. Bunun yanında da, Türkiye'nin en büyük ithalat kalemi olan enerji girdi maliyetlerinin TL karşılıkları da göreceli olarak düşmüş gibi bir yansıma yarattı.
Fakat bu ikili denklem nedeniyle üretim büyük darbe aldı. Birçok iş adamımız üretimini Mısır dahil başka ülkelere çekti. Yüzlerce işçi ile yapılacak ithal mallara karşı pahalı olan üretimin riskini taşımak istemeyen sanayici, daha ucuz olan ithal mallara yönelip üreticilikten vazgeçerek ithalatçı durumuna dönüştü. Türkiye özellikle ara mallar dahil ciddi bir ithalat cenneti oldu. Tamam bu oldu ama aynı zamanda da ciddi cari açıklar verir duruma geldik. Sevinmemiz gereken dünyanın en büyük büyüme oranlarına dahi sevinemeyip nasıl büyümeyi düşürürüz diye düşünür olduk.
Yüksek büyüme aramal ithalatı ile sağlandığı için büyüme arttıkça cari açık da arttı.
Bunun çözümü için kur rejiminin değiştirilmesi gerektiğini bir çok defa yazarak alt ve üst kanal seviyeleri belirlenmiş bir kur çipası sistemine geçilmesini bir çok yazımda çözüm olarak önermiştim. Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesinin önüne geçilmesinin izahını yapmıştım. Kurları ilk anda yukarı çekecek bu yöntem nedeniyle enflasyonda kur artışından kaynaklanan bir artış olacağını ama ekonomik sistemin kurtulacağını anlatmıştım.
Merkez Bankası'nın yeni başkanı Erdem Başçı ile birlikte, kur rejimi değişikliğine gidilmese de, döviz alım ihaleleri ve munzam artışları ile kur seviyeleri yukarı çekilmeye çalışıldı. Şimdi de kontrol kaçıp da daha fazla yükselmemesi istenilen kur düzeylerini frenlemek için faizlerde bir bant aralığı uygulanmaya başlandı. Yani benim kur çipası bir nevi faizler için uygulanır oldu:)
Neyse tüm bu gelişmeler, artan kur ile pahalılaşan ithalat ve enerji maliyetleri enflasyonu da yukarı çekti. Ama 2012 ilk çeyrek sonrasında kur ve faiz düzeylerinin gevşemeye başlamasını, artan kur ve faiz nedeniyle düşen talebin fiyatları düşüreceğini, bu nedenle ulaşılan yüz de 13 civarı enflasyon seviyesinin ilk çeyrekten sonra ciddi şekilde düşmeye başlamasını bekliyorum. 2012 için ortalama enflasyon seviyesinin yüz de 6-8 arasında tamamlanmasını bekliyorum. Yüz de 5 enflasyon hedefinin ancak, AB'nin düzlüğe çıkması ile 2013 yılında görülebileceğini düşünüyorum. Ama dediğim gibi, 2012'de enflasyonun düşme seyrine başlaması beklentisindeyim. Yıl sonu rakamlar beklentilerimin altında olabilir ama üstünde olmaz düşüncesindeyim.
Aydın Eroğlu
www.borsaanalizci.com