Perşembe- Cuma AB liderler zirvesinin sonucu bu sorunun cevabını şekillendirebilir.
Merkel başta olmak üzere Fransa ve bir çok Avrupa'lı lider, maliye politikalarının tek bir komisyon tarafından belirlenmesi, bunu düzenleyen yeni bir AB sözleşmesinin oluşturulmasını, ülkelerin bütçe ve harcamalarının belli sınırlar içinde kalmasını ve uymayanların da yargısal hükümlere tabi olmasını istiyorlar. Bir kısım ülkenin lideri ise, bu isteklerin egemenlik haklarının devri olduğu gerekçesi ile karşı çıkıyorlar.
Sonuçta eğer uzlaşmazlık çıkarsa, AB içinde bölünmeler olabilir. Euro Merkel'in şartlarına uyanların kullandığı bir para birimi olarak mevcut sayıdan daha az ülkenin para birliği olarak devam edebilir. Bu düzenlemelere uymak istemeyenler ise, kendi paralarına dönmeyi tercih edebilirler. Bu durumda AB içinde yeni birlikler oluşur. Bu birliklerin safları da, birbirlerine karşı olabilir. Böyle bir ihtimalin ortaya çıkacağının anlaşılması halinde, ratingçilerin fazla beklemeden neredeyse tüm AB euro ülkelerinin notlarını düşürdüğüne şahit oluruz diye düşünüyorum.
Hızla düşürülen notların havalarda uçuştuğu böyle bir ortamda MB haftalık borç verme faizlerini de yukarı çekmek durumunda kalır. Cari açığımız nedeniyle özellikle Dolar daha fazla olacak şekilde bir kur artışı yaşanır. Parite düşer. Avrupa'lı bir çok bankanın da notları düşürülür. Bir çoğuna devletleri el koyabilir. Avrupa'lı ülkelerin faizleri hızla artar. Piyasalar tam anlamıyla resesyona girer.
Bu durumun bizi de anlattığım gibi etkilemesinden sonra, faizin yüksek olması, tahvillerimize ciddi fon girişleri yaşatttığı gibi, Kurların yüksek olması da hisselerimizi göreceli olarak ekstra düşürmüş olur. Kurların ve faizin ulaştığı seviye nedeniyle yabancı yeniden önce tahvillerimize, sonra düşmüş seviyelerinden hisselerimize girmeye başlar. Orta vadede bu krizden biz yine rahat çıkarız. Süre olarak bir şey demekten ziyade, seviyeler önemli olur. Borsa, kurlar ve faizin seviyelerine göre bizdeki yukarı dönüş süreci yeniden başlar. Bu nedenle biz zaman veremiyorum.
Gördüğünüz gibi, Türkiye'nin ekonomisi derin kriz çıkartacak kadar kötü olmadığı için, bu krizden etkilenmesi de geçici olacaktır diye düşünüyorum. Hatta diyebilirim ki, daha da artabilecek kurlar nedeniyle ithalatımızda ciddi düşüşler yaşanır. Yüksek kurlar, aramal üretimi yatırımlarını hızlandırır. Bu kriz kısa vadede bizi de ciddi etkilese de, orta ve uzun vadede bize fayda sağlar.
Ama tabii, bu esnada kısa vadeli olarak 48.600 desteklerimiz ciddi şekilde aşağı kırılmış olur. Yatırımcı pisikolojileri sıfırlanır. Çok sayıda yatırımcı, uzun vadeli yatırımcı haline dönüşür. Panikleyip çıkanların da derin zararları oluşmuş olur.
Uzlaşamayan bir Avrupa kısa vadeli karışıklıkların ortalığı toz duman edeceği gelişmeleri yaşatabilir. Ama sonrasında düzen yine oturur. Yeni yapı ya da yapılara da belli bir süre sonra alışılır.
Uzlaşma Olursa:
Bu ihtimal halinde, her ülkenin kendine göre maliye ve bütçe politikası izlemesinin önüne geçilmiş olur. Avrupa bir süre sonra neredeyse, tek bir hükümetle yönetilen bir blok haline gelir. Tek bir Avrupa, güçlü blok bir Avrupa olur. Bu ihtimal ratingçileri sakinleştirir.
Sorunlu ülkelerin tahvillerine ESFS ve ECB gibi kurumlar tarafından garantörlük sözleri verilebilir. Bu takdirde piyasalara çok fazla para sürmelerine de gerek olmaz. Sıkıntı çeken ülkelerin tahvil faizleri hızla düşmeye başlar. Ortak karar mekanizması tarafından yönetimi kabul ederlerse, Merkel'in ortak tahvil ihracı inadı da sona erer. Piyasalara ortak tahvil benzeri enstrümanlarla kaynak verilmeye başlanır.
Avrupa'da ortak maliye kararına gidilmesi, güçlü bir Avrupa'ya gidiş demek olacağı için, uzun zamandır piyasalarda yaşanan korkuların yatışmaya başlaması demek olur ki, bu korkularla yatırım alanı bulamadıkları, ülkelerin paralarına güvenilemediği için bir can simiti görülüp de tercih edilen altına olan ilgi de tam tersine dönebilir. Altından hızlı bir çıkışla, buradan çıkacak fonlar borsalar, ve diğer piyasalara girmeye başlayabilir.
Türkiye'ye Nasıl Yansır?
Avrupa'da olası uzlaşma durumunda bizdeki kur baskısı azalır. Avrupa kaynaklı yeni bir finans bolluğu başlayacağı için, döviz çıkışı tersine döner. Döviz baskısının azalması halinde, gecelik borçlanma faizlerimiz hızla düşürülür.
İmkb'ye yerli yabancı girişler artar.
Avrupa düzelip de tüketimi canlanırsa, kurları fazla düşürmediğimiz takdirde, cari açığımızda ihracat lehine artışlar görülür. Orta uzun vade de, cari açık düşmeye başlar.
Uzun zamandır beklediğimiz not arttırımları gelir.
Ammaa Merkel'in diz çöktürmüş olacağı AB ile müzakerelerimiz, Merkel kaldığı müddetçe (ki, bu uzlaşmayı sağlarsa Merkel kendi ülkesindeki seçimlere oldukça itibarlı girip kazanabilir.) müzakerelerde önümüze hep set çekmeye devam edecektir. Bu durumda bir süre sonra AB ile ciddi bir restleşme yaşayabiliriz. Ama bu süreç daha sonra yaşanabilecek bir gelişmedir.
Tamam da, sonuç ne? Ne olacak? Piyasalarda ne yapalım?
Arkadaşlar, görüyorsunuz ki alınacak kararlarla bir birine göre çok farklı gelişmelerin beklendiği bir ortamdayız. Liderlerin ne diyeceklerini bilmek mümkün değil. Ama ben başından beri uzlaşacaklarına inanıyorum.
Yaşanan krizin tamamıyla yeni bir Avrupa'nın oluşması için yaşanılan siyasi bir karar krizi olduğunda ısrar ediyorum.Tek maliye kararını alabilirlerse, piyasalardaki finansal krizin inanamayacağınız hızda düzeldiğini göreceğimize inanıyorum. Ama ya yanılıyorsam!
Umarım beklentim gerçekleşir. Yoksa hepimizin sağlam sinirlere ihtiyacı olacak!
Aydın Eroğlu
www.borsaanalizci.com