Şimdi hemen bir yanlış bir algıya değinmek istiyorum! Uzun zamandır cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, bankaların çok yüksek kar elde ettikleri ve yüksek faiz uyguladıklarından şikayet ediliyor. Benim yıllardır katma değerli üretimi başarmak, doğrudan yatırımları çekmek ve arttırmak için gerçek kur ve düşük faizin şart olduğuna dikkat çektiğimi, ısrarla düşük faiz üretimi arttırır dediğimi biliyorsunuzdur. Kısacası ben hiç bir zaman enflasyonu kontrol etmek için dahi yüksek faizi savunan biri değilim.
Bankalar geçen yıl % 40 kar artışı sağlamışlar. İşte bu veri bankalara yüklenme hızını yeniden arttırmış durumda. Ama bu artış daha önceki yıl tablosuna göredir. Eğer bir önceki yıl karları kötü ise ki, 2015 yılı öyleydi. Sonra işler biraz açılınca kötü olan yıla göre açılan krediler göreceli bu artışın yaşanmasına neden oldu. Yani ayni kar muhtemelen bu yıl için % 40 seviyesinin yarısı civarında kalacaktır.
Kâr Sadece Faizden Sağlanmaz!
Ayrıca bankaların karları sadece yüksek kredi faizi gelirlerinden sağlanmaz. Eğer bankalara şart koşulmuş karşılıkların oranlarında indirim yapılırsa, o zaman bankalara topladıkları mevduat ya da aldıkları sendikasyonlardan daha fazla ek kar elde etme imkanı sağlanmış olur. Çünkü bankalar topladıkları mevduat ya da sendikasyonların daha fazlasını satma imkanı bulurlar. Zor geçen 2015 yılı nedeniyle bankaların karşılık oranlarında indirim yapılarak bankalara ek kar imkanı desteği verildiği göz ardı ediliyor!
Aynı şekilde devletin KGF kapsamındaki kredileri de bankaların bu teşvikler sayesinde kredi patlaması yapmalarına imkan verdi. Yani ayni kredi faizi bile uygulansa ciro artınca doğal olarak toplam kar arttığı için ekstra kâr artışı sağlamış oldular. Doğal olarak KGF bankaların % 40 olan kar artışlarının en büyük nedeni olmuştur. Ama bu kalıcı bir durum değildir.
Eveliasyon Kârı!
Basit tanımla alınmış olan sendikasyonların karşılıklarının değerlemesinden elde edilen kârdır. Yani farklı nedenlerle artan her türlü faiz ve kur esnasında alınan sendikasyon kredileri, yani bir çok yabancı bankadan alınmış olan döviz cinsinden borçlanmalar o anki yüksek kur karşılıklarından bozdurularak piyasaya kredi olarak kullandırılır. Sonrasında işler devletimiz ve piyasalar için iyi gelişirse, bu takdirde kur karşılıklarında düşüşler yaşanır. Misal 2001 bankacılık krizi esnasında 1,68'e yükselen Dolar kuru 2008 yılına geldiğimizde 1,15 seviyesine inmişti.
İşte bu şekilde alındığında yüksek kur karşılığından bozdurularak iç piyasaya kredi olarak satılan sendikasyonların sonraki dönemlerde değerlemesi esnasında kur karşıklıkları düştü ise, o zaman aradaki düşüş kadar ekstra değerleme karı imkanı olur. Yani aslında ekstra bir faiz karı söz konusu değildir. Hatta hiç kredi satışı olmasa, bankalar aldıkları sendikasyonları öylece elde tutmuş olsalar dahi, eveliasyon değerlemesi nedeniyle yine de kâr ederler. Bu anlatımı anlamakta zorlananlar için, Dolar 3,94 olduğunda yurt dışından 1 Milyar Dolar borç alındığını var sayalım. Kurlar sonrasında 3,50'ye indiğinde ciddi bir kar söz konusu demektir. 3,94 karşılığı 1 Milyar Dolar 3,94 Milyar TL iken, 3,50 karşılığı 1 Milyar Dolar ise; 3,50 Milyar TL dir. 3,940.000.000 - 3.500.000.000= 440.000.000 TL kar oluşur.
Gördüğünüz gibi bankacılık karı sadece faiz gelirlerinden ya da yüksek faizden oluşmaz. Ayrıca da bu karlar görecelidir. Çünkü bankalar sendikasyonlar nedeniyle kur riski taşırlar. Yani kurlar düşerse aldıkları yabancı para borçları karşılığı ek kazançları olur ama, kurlarda geçen yıl yaşandığı gibi ekstra sert yükselişler olduğu zaman da bu durum ciddi zarar sebebidir.
Kısacası ihracat fazlası veren bir ülke olmadığımız, cari açık fazlamız olduğu için her şekilde dış kaynak fonlamalarına ihtiyacımız var. Bu nedenle bankaların sağladıkları sendikasyon kredileri ekonomi ve büyüme için çok önemlidir. Daha doğrusu bankalar ekonomi için çok önemli finans aracılarıdır. Gereğinden fazla üzerlerine gitmek doğru olmaz.
Eğer faizlerin düşmesi isteniyorsa, o zaman üreten bir ekonomi olmanın yolları bulunmalı, katma değerli üretim ve doğrudan yatırımların artması için her türlü yapısal ve mali reformlar yapılmalıdır. Ama tabii tüm bunlar demokratik bir hukuk devleti içinde sağlanmalıdır. Zaten üretim artışı sağlanınca enflasyon ve dolayısı ile faizler de düşecektir. Gelişmiş ülkelerde 2008 sonrası yaşanan mortgage kaynaklı krizde birçok banka ve kurum batmasına rağmen faizler sıfır hatta eksi bile olduysa, bunun nedeni tükettiğinden fazlasını üreten ekonomi olmalarından kaynaklanır. 1,60 TL'lik rafineri çıkışlı benzini 5 TL satarak, ürünler üzerine koyduğumuz aşırı ÖTV'nin bile KDV'sini alırsak, sonra suçu sadece bankalara yüklemek doğru olmaz.
Kurlarda Risk Var Mı?
Ayrıca, dediğim gibi, bankalar yabancı para cinsi borçları nedeniyle çok ciddi bir kur riski taşırlar. Kurlarda yaşanacak artışlar, karlarının hızla erimesine neden olabilir. Şu anda da Dolar ve Euro tekniklerine baktığımda, ciddi olabilecek teknik riskler oluşmaya başladığını görüyorum!
Dolar'da 3,5370 civarının geçilmesi halinde 3,57 - 3,62'ye doğru bir atak görülebilir. Hatta eğer bir şekilde 3,6473 seviyeleri geçilecek olursa da, o zaman Dolar'da gördüğümüz önceki zirvelere gidebilecek yeni bir yükseliş daha yaşanabilir. Dolar'daki bu teknik görüntünün benzeri Euro için de söz konusu. İşte böyle bir kur artışı yaşanacak olursa, bu sefer bankaların karlarının dediğim nedenle azaldığını görürüz.
Madem teknik bahsettim, yanlış anlaşılma olmasın! Teknik olarak Dolar'da 3,47 seviyeleri aşağıya kırılacak olursa da, bu sefer 3,30 ve altına inme imkanı da olur. Fakat yıl başından beri bu beklentide olmama rağmen, şu an gördüğüm teknikler izlenen poltikalar nedeniyle bu beklentim zayıflamış durumda.
Yeni Rekorlar Bankasız Olur Mu?
Şimdi yazı başlığımıza geri dönelim. BİST'in yeni rekorlar kırması için ille de bankalara gerek yoktur. Ama bankalar düşecek olursa da, BİST'in yeni rekorlar kırması mümkün değildir. Çünkü BİST endeksinin yaklaşık % 60 üzeri bir kısmını bankacılık hisseleri oluşturur. Yani banka hisseleri artacak olursa, BİST'in rekor kırması daha kolay ve hızlı olacağı gibi, kırılan rekorlar da daha yüksek seviyelere denk gelir. Ama bankaların sert düşmesi BİST'in de sert düşme nedeni olur.
Kuzey Kore Krizi Büyüyor!
Kuzey Kore füze denemelerini ABD'nin bir çok şehrini vuracak şekilde yapmaya başladı. Açıklamaları ile de direk ABD'yi hedef alması üzerine, ABD başkanı Trump da aynı sertlikte bir açıklama ile, Kuzey Kore'nin kan ve göz yaşı ile karşılık göreceğini ifade etti. Karşılıklı açıklamalar dünya genelinde piyasaları bozmuş durumda. Asya borsalarında düşüşler yaşandı. Benzerleri batı borsaları ve BİST'de de görülecektir. Umarım bu durum geçici bir durum olur. Yoksa Kuzey Kore ile ABD arasında yaşanacak bir silah kullanımı hiç beklenmeyen bir savaşa dönüşür ki, dünya ve piyasalar buna hazırlıklı değil.
BİST Düşüşle Açılır!
Kuzey Kore gerilimi nedeniyle BİST'de de düşüşle bir açılış yapılacaktır. Hatta muhtemelen yukarıda gap boşluğu bırakarak açılış yapabiliriz. K.Kore ateşi azalınca da bu gapler kapanacaktır. BİST'de birilerinin ısrarlı alımlarını gördüğümüz için, BİST'in fazla düşmesine izin verilmeyeceği görüşündeyim. Hatta bu olası düşüş beklediğim alım fırsatlarına bile imkan verebilir. Ama tabii bu düşüncemin temelinde K.Kore krizinin büyümeyeceği beklentisi yatıyor. Yoksa mevcut gerilim kısa süreli de olsa bir savaşa dönüşecek olursa, bunun olumsuz sonuçlarının çok yüksek olacağını söylemek için stratejist olmaya gerek yok.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_