Yıllardır,neredeyse ekonomi konulu tüm yazılarımın içeriğinde muhakkak faiz konusunu da işlerim.Her zaman eleştirilerimin başında yüksek faiz ve düşük kur politikası vardır.
Petro dolarların havada uçuştuğu ortamda bile,en yakın AB ülkesinin neredeyse iki mislinden fazla faiz seviyemiz vardı.Ama belli bir dönemdir Merkez Bankası faiz konusunda çok doğru bir çizgi içerisinde hareket ediyor.Nihayet \'\' faiz düşerse,döviz kaçar\'\' korkularından kurtulduk.Görüldü ki,eğer ekonominiz iyi ise,düşük döviz kurlarına rağmen dahi,faiz indirilse bile döviz kaçışı olmuyor!
Türkiye ekonomisinin yaşanan kriz esnasında sınıfı başarıyla geçmiş olması,ekonomik rasyoların iyiliği,bankacılık sektörünün en parlak dönemlerinden birini,hem de dünya bankaları çok zor durumdayken yaşıyor olması faizlerin düşürülebilmesi ve düşük kamasında büyük etken oldu.
ABD ve AB\'de faiz hadlerinin neredeyse sıfırlanmış olduğu bir ortamda,sahip olduğumuz faiz seviyesi bana göre yine de yüksek.Faiz hesabını enflasyon seviyelerine göre yapanlar,önümüzdeki dönem ortaya çıkacak talep artışı nedeni ile,enflasyon artışı bekleyip,bu sebepten de faizlerin arttırılması gerektiğini veya MB\'nın bir süre sonra faiz arttırmak zorunda kalacağını söylüyorlar.
Aynı şekilde incelemelerde bulunan IMF heyeti de,giderken,MB\'nın faiz arttırmak için fazla beklememesi yönünde fikir beyan etti.
Başta Yunanistan olmak üzere Avrupa ekonomileri ciddi sıkıntılar yaşıyor.Yunanistan,Portekiz,İspanya\'nın notları düşürüldü ve devamının da gelmesi bekleniyor.Daha bir çok Avrupa ülkesinin not düşürülme riski ile karşı karşıya olduğu söyleniyor iken,bu ortamda güvenli liman olan Türkiye ve neredeyse tüm batının en karlı ve krizde pozif ayrışmış bankacılık sektörüne sahip olan Türkiye için faiz arttırımı beklemenin hiç de doğru olduğuna inanmıyorum.
Bir süre evvel yazılarımda mali kuralın geçmesi ile Türkiye\'nin yine notunun artabileceğini beklediğimi yazmıştım.Bu beklentimi geçen hafta Moodys de dile getirdi.Olası bir not arttırımı Türkiye\'nin yatırım yapılabilir ülkeler konumuna girmesini sağlayacak.Doğrudan yatırım için,şimdiye dek Türkiye\'ye girmemiş yeni ve çok değişik büyük fonların da,girişlerine şahit olmaya başlayacağız..Bu da demektir ki,ülkeden para çıkışı değil,para girişleri söz konusu olacaktır.
Kısacası ben faiz arttırımı değil de,hatta yeniden bir faiz indirimi dönemi olması gerektiğine inanıyorum.Türkiye şuan Avrupa para piyasalarında güvenli liman olmanın fırsatını faizlerini düşük tutarak ve hatta belki de biraz daha indirerek kullanmalıdır!
Ayrıca neden hep enflasyon artarsa faiz artmalıdır diye düşünüyoruz da,neden faizler düşürülürse,üretim maliyetlerini düşürücü etkisi nedeni ile ortaya çıkabilecek üretim artışları,enlasyonu düşürebilir diye düşünmüyoruz?
Tabii bir de,düşük faizler sayesinde sadece para rantı için gelen sıcak parayı uzak tutarak,kurların da ihracatın lehine yüksek olmasına katkıda bulunmuş olmaz mıyız!
Ben Merkez Bankası\'nın faiz lobicilerinin laflarına kulaklarını kapatmasını,krizle birlikte yakaladığı doğru cizgide yoluna devam etmesi gerektiğine inanıyorum.Son gelen enflasyon dataları da,bu konuda elini güçlendirecektir.
Beklentilerim doğrultusunda gelişecek bir faiz politikası,bankaların karlarının artmasına ve dolayısı ile İMKB\'nin de pozitif ayrışmaya devam etmesine fayda sağlayacaktır.Ama hepsinden öte,ekonominin faiz yükünün hafiflemesine katkısı olacak,ülke kaynaklarının dışarıya transferinin önüne set çekecektir.
Aydın Eroğlu.