Bugünün Türkiye'sinde, bu durumda nelerle karşılaşılabilir yorumu çok doğru olmaz.
Ben bunu yapmayacaklarını düşünmeye devam ediyorum. Çünkü o dediğinizin etkisi, bu şekilde yükselmeye devam eden kurun yaratacağı etkiden çok daha fazla olur. Kur 1994 yılında da, 2001 bankacılık krizinde de yaklaşık 3 katı arttı. Ama o tarihlerde karşılık olarak faizler de çok yükseltilmişti. Döviz ve kredi riskleri daha ziyade şirketlerin ve bankaların üzerindeydi. Bu nedenle de bir çok banka ve şirket battı. İflaslar yaşandı. Kriz esnasında kur üçe katladı. Gecelik faizler % 7.500'ü gördü.
Ama şu an kredi faizleri düşmesine rağmen dövizdeki yükseliş tabi ki çok ama eski krizlere göre daha düşük. Ülke o zaman ihracatta bu denli döviz yaratan güçlü şirketlere sahip değildi. Dediğim gibi, eğer dövizde yükseliş bir süre sonra durmazsa, dış ödeme güçlüğüne düşen devlet olur. Devletlerde bunun çözümü bir şekilde bulunur. Bu gidiş kontrol edilmezse, olası riskleri ve gelişmeleri ''Kur ve Faiz Politikası Bilinçliymiş!'' başlıklı beklenti yazımda anlatmıştım. Başlığı tıklarsanız yazıyı yeniden okursunuz. Benim gördüğüm en büyük risk bu. Ama dediğiniz de olmaz mı, olabilir tabii. Ama bu kadarını da yapmayacaklardır diye düşünmeye devam ediyorum.
Bu esnada en büyük mağduriyeti sabit gelirli vatandaşlarımız yaşar maalesef. Yoksa enflasyonun, kur artışlarının olduğu ortamlarda herkes sattığına bu artışları fazlası ile yansıtır. O nedenle de, ticaret yapanların özellikle döviz alacaklı olanların hızlı zenginleştiğini görürüz. Zaten bu gelişmeler yüzünden eğer seçim sandığı açılana kadar bu durum düzeltilmezse, iktidar için kazanma ihtimali çok düşer görüşümü bu yüzden savunuyorum.
Yine de bu kararları ben almadığım için söylediklerim kesin diye bir kural yok. Sadece kişisel öngörülerim.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_