Tarık Bey,
Cevapların bir kısmını eski streteji yazılarımda yazmıştım. Önemli kısmı uygulama şeklidir. Başka hangi ülkelerin uyguladığı ya da başardığı- başaramadığı bir ölçü olamaz. Her ülkenin şartları bir birinden farklı olabilir. Birinin rezervi yüksek ama siyasi istikrarı düşük olur olmaz. Diğerinin siyasi istikrarı normal ama rezervleri yetersiz olur. Yapamaz.
Şuan için biz de bu uygulama için tüm alt yapı hazır. Siyasi istikrar ve güçlü hükümet mevcut. Ciddi bir döviz rezervi mevcut. Aynı zamanda da dış kaynak girişleri sürekliliği var.
Kur çipası, bir sabit kur değildir. Tabanı ve tavanı uygulayıcının hedef aldığı dövizin ülkesi ile kendi ülkesinin belli bir dönemlik enflasyon rakamlarının hesaplanmasıyla da tahmini yapılabilecek bir olması gereken denen kur seviyesi tespit edilir. Bu seviye ya da üstündeki bir rakam taban ve üzerinde de olası bir yüzdelik fark taban olarak ilan edilir. Tabana gelince MB döviz alımlarını, tavana yaklaştığında da döviz satımlarını devreye sokarak çipa aralığını korumaya çalışır. Yur dışından giren döviz kadar piyasaya TL verilebilir. Ama ku aralığı sadece matematiksel yapılmayabilinir. Kendi ülkesindeki tüketimi ya da üretimi etkileyebilecek seviyelere göre de, çipa aralığı oluşabilir.
Burada yatırımcı, üretici, tüketici bilir ki, bu seviyenin altında ve üstünde döviz fiyatı olmayacak. Böyle olunca da, aramal üretimi gibi alanlara yatırım yapmayı göze alabilir. Burada bahsedilen risk, eee, kura ciddi bir talep gelirse tavandan ısrarla döviz alınmaya kalkılınca ne olur? Bu yönde üst çipa fiyatından çok yoğun talep geldiği görülürse, gerekirse çipa aralıklarını değiştirebilirsiniz.
Ülkeye giren döviz arttıkça, karşılığındaki emisyon yani dolaşımdaki para da artar. Doğal olarak giren döviz karşılığı da para basılabilir. Önemli olan paranın bir karşılığı karşı basılmasıdır.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
http://www.borsaanalizci.com