Yaşanan ekonomik krizin faturaları siyasilere çıkmaya devam ediyor. Fransa seçimlerinden sonra 1981'den bu yana ilk defa bir Cumhurbaşkanı ikinci seçimde sandıktan çıkamadı. Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi Hollande oldu. Sarkoyz ise siyaseti bıraktığını açıkladı. Bence çok da iyi oldu! Türkiye'ye karşı inanılmaz bir husumet politikası güden bir siyasi Avrupa sahnesinden kaymış oldu.
Fransa'da iki turlu seçimle belli olan cumhurbaşkanı ile işler bitmiyor. Şimdi üçüncü tur da denebilecek Haziran parlamento seçimleri var. Hollande'nin taahütlerini uygulayabilmesi için partisinin parlamentodaki milletvekili gücünü de elde etmesi lazım. Bu nedenle hemen seçim çalışmaları yeniden başlayacaktır. Bu nedenle seçilmesi öncesinde eleştirdiği AB politikalarını belli bir süre daha eleştirmek durumunda kalacaktır. Hollande'nin seçimi sonrasında muhtemelen Merkel'in de belli bir gevşeme göstermesini bekliyorum. Kriz politikalarında aynı katı tutumunu sürdürürse Hollande-Merkel gerginliğini de görmemiz muhtemel olur. Holande'nin ilk ziyareti muhtemelen Almanya'ya olacaktır. İkili açıklamalar gidişata dair mesajlar içerecektir. Ama Hollande, krizin aşılmasında büyümenin sağlanmasına yönelik politikaları savunduğunu düşünürsek, Hollande'nin yaklaşımı bizim ihracatımız için de iyi sonuçlar doğurabilir.
Ayrıca, seçim öncesinde Hollande ilginç bir şekilde Türkiye hakkındaki düşüncelerini dile getirdi. Soykırım yasa tasarısını savunmasına rağmen, bu yasayı Türkiye ile özdeştirmediğini ifade etti. Ayrıca, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğini söyledi. Sarkoyz sonrasında bizim açımızdan hemen bir pembe tablo çıkmasa da, en azından olumlu bir yaklaşım değişimi olabilir. AB müzakerelerinde beş başlık sadece Fransa'nın muhalefeti ile askıya alınmış durumdaydı. Ben bu seçimin ilk anda Avrupa için belirsizlikler getirse de, uzun vade de bizim için iyi sonuçlar doğrumasını bekliyorum.
Kriz İngiltere ve Almanya'da da iktidar partilerinin seçim darbeleri almalarına neden oldu. Özellikle krizin güçlü ülkesi olarak görülen Almanya'da pazar günü yapılan eyalet seçimlerinde Merkel büyük bir oy kaybı yaşadı. 2013'te Almanya'da da seçim var. Öncesinde gerçekleşen eyalet seçimlerinde Merkel'in ciddi kayıplar yaşadığını görüyoruz. Umarım günü gelince bir değişen de O olur ki, Türkiye'ye katı tutum sergileyen diğer önemli bir lider daha siyasetten silinmiş olur. Bakalım göreceğiz.
Yunanistan
Pazar günü yapılan Yunanistan seçimlerinde de tam bir siyasi kaos görüntüsü çıktı. Pasok çok büyük bir kayıp yaşadı. Sanırım iki hafta evvel iktidar partilerinin oylarının koalisyona yetmeyecek bir sonuç çıkabileceği riskine dikkat çekmiştim. Aynen öyle oldu. İki merkez partinin sandalye sayısı hükümet kurmalarına yetmiyor. Radikaller ciddi oy almış durumdalar. Yunanistan'da hükümet kurulsa, AB anlaşmalarına ciddi muhalefet başlayacak bir yapı kesin diye düşünüyorum. Ama en az üçlü kolalisyon yaşanarak kurulabilecek hükümetin kurulamama riski de var. Eğer hükümet kurulması başarılamazsa, Haziran'da yeni bir erken seçim de olabilir. Yunanistan konusu çok önemli. Tartışmalar ve AB muhalefeti yeni bir likidite krizi yaratabilir. AB taahütlerine uymamaya kalkacak Yunanistan'a ödemeleri keserse, ülkede ciddi bir ödeme krizi çıkar. Devamında euro'dan çıkmak bile tartışma konusu olabilir. Yunanistan Fransa'dan daha öncelikli takip edilecektir.
ABD
Cuma günü tarım dışı istihdam verileri beklenenden kötü geldi. Üstüne de, Avrupa'daki seçim sonuçlarıyla Dow da sert bir düşüş yaşandı.
Maalesef bu ortamda sizlere iyi bir haftaya başlayacağımızı söyleyemeyeceğim! Ama zaten bir kaç haftadır bu riskleri beklediğimizi biliyorsunuz. Özellikle Avrupa'da sert düşüşlerle açılışlar bekliyorum. Bu olası düşüş ortamında İMKB'nin de tutunmasını beklemiyorum. İMKB için dikkat çektiğim 58.400 civarları aşağı kırılırsa beklentim olan riskler teknik olarak gerçekleşebilir. İzleyelim görelim bakalım nerelere inilecek. Artık alım önerilerime de hazır olmak lazım!
İyi haftalar dilerim.
Aydın Eroğlu
www.borsaanalizci.com