20 Kasım tarihinde ''Kriz Korkuları Neden?'' başlıklı bir yazı yazmıştım hatırlarsanız. Yazıda Türkiye'nin daha büyük bir krize girmesini beklemediğimi izah etmiştim. Bu görüşümü halen koruyorum.
Doğal olarak hepimiz ama basından, ama ekranlardan, ya da sosyal medyadan bir çok yorumcuyu takip ediyoruz. Farklı farklı yorum, analiz ve raporları okuyoruz. Bu okuduklarımız da bizlerde olumlu ya da olumsuz etkiler ve algılar yaratıyor. Sonra da piyasaları bu algıların yönlendirmesine göre yorumluyoruz. Ya da bu baskı ile piyasaya baktığımızı bile fark etmemiş olabiliyoruz.
Evet, benim de okuduğum ve değer verdiğim bazı kişilerde ciddi bir krize gideceğimiz korkuları var. Geçen iptal edilen hazine ihaleleri, bütçe gelirlerinin düşeceği beklentileri, banka kredilerinin hem kapanmış olması hem de faizlerinin yüksek olmasının piyasayı daralttığı ve daraltacağı endişeleri. Bu nedenle büyümenin sert düşeceği ama buna rağmen stagflasyon yaşanacağı korkuları. Devletin para basmaya kalkarsa çok daha derin bir krize girebileceğimiz endişeleri gibi güncel bir çok gelişmeyi olumsuz yorumlayarak kriz bekleyenlerimiz var.
Aslında ben bu konulardaki görüşlerimi öncesinde yazmıştım. ''Kriz Korkuları Neden ?'' başlıklı yazımdan önce; ''Türkiye Daha Büyük Bir Krize Mi Gidiyor?'' başlıklı 16 Kasım tarihli yazımı korkulara yer verecek içeriklerle yazmıştım.
Piyasadaki Acil Sorun Ne?
Geçtiğimiz süreçte çok hızlı ve kontrolsüz artan kurlar nedeniyle zincirleme yükselen enflasyon ve faizler sonrasında talep daralmasının yarattığı bir üretim ve satış azalması yaşıyoruz. Doğal olarak da bu durum ekonominin daralmasına neden oluyor. Eksi büyüme verileri görüyoruz. Ama buna rağmen de halen enflasyon artışı riski yaşanıyor. Açıklanan enflasyon verilerinde % 40 üzerindeki üretici enflasyonu enflasyonun artmaya devam edeceği korkularına kaynak oluyor.
Ama geçmiş enflasyon verisindeki üretici enflasyonu sabit bir rakam değildir ki! Çünkü bizim ekonomimiz aramal dahil bir çok nedenle ithale bağımlı bir ekonomidir. Bu nedenle kurlarda zirveleri gördüğümüz günlerin doğal olarak ithal girdi fiyatları da çok arttığı için, üretici enflasyonu TÜFE'nin iki katı gibi çıkmıştı. Ama sonrasında yaşanan kur düşüşleri ve talep daralması nedeniyle yaşanan indirimler sonrasında sonraki açıklanacak üretici enflasyonunda da düşüşler yaşandığını göreceğiz.
Piyasadaki acil sorun bana göre likidite krizidir. Bankalar topladıkları mevduatlar ve dışarıdan sendikasyon ya da tahvil ihracları ile sağladıkları fonları fazlası ile kredi olarak kullandırmışlar. Buna karşılık, yaşanan gelişmeler sonrasında başta inşaat olmak üzere, tüm sektörlerden tahsilat sıkıntısı yaşıyorlar. Bu nedenle de yeni kaynak yaratamadıkları için yeni kredi veremiyorlar. Bu durum da kredi faizlerinin yüksek kalmasına neden oluyor.
İşte bu konuyu varlığa dayalı menkul kıymet ihracı ile çözme hamlesi görüyoruz. VDMK ilk kez sanırım Özal zamanında tanıştığımız bir terimdi. Gelişmiş ülkelerde çok kullanılan bir fon kaynağıdır. Bu sayede bankalara yeni kredi kaynağı yaratmış olacaklar. Bankalar da yeniden kredileri açacaklar. Doğal işleyişinde bu durum faizlerin de düşmesine neden olacak. Böylece ekonomiyi durgunluktan çıkartmaya çalışacağız.
Şimdi bakıyorum hemen VDMK ihraçlarını ekonomik kriz yaratacağı söylemleri paylaşılmaya başlandı. Geçmiş dönem örnekleri veriliyor. Şimdi herşeyin örneği geçmiş ile bire bir uygun olmaz. Evet korkularda haklı yanlar var. Şu ana kadar inşaat sektörüne hesapsız kredi veren ve geri alma sorunu yaşayan, Ttkom için açılan 4 Milyar Dolar krediyi tahsil edemeden, Öger telekomun şitketin çok daha fazla temettüsünü Lübnan'a götürmesi sonrasında parasını geri alamayan bankaların yine aynı kontrolsüz kredi vermeleri halinde bu durumun kaçınılmaz bir krize neden olacağı korkusu var. Bunda haklılar. Yaratılacak kaynaklar yine karşılıksız kalacak şekilde batanları kurtarmak ve yeni hortumcuları fonlamak için kullanlırsa, o zaman bu kriz korkuları tabii ki gerçekleşir. Ama her şeye de kötü kullanılır diye bakarsak, o zaman yapılması gereken hiç bir tedbiri devreye alamayız ki.
Aynı şekilde bahsini yaptığım yazılarımda para basma konusuna değinmiştim. Tabii ki bunu yanlış şekilde kullanırsak, bu kaynaklar dövizi ve enflasyonu patlatır. Ama doğru kullanırsak ekonomiler durgunluğa girdiğinde başvurulacak tedbirlerdendir. Yoksa zaten daralan ekonomi sonrası, bir de piyasayı likidite krizine sokarsak, o zaman zaten kriz yaşamaktan kurtulamayız.
Neyse, ben VDMK kararını doğru kullanılırsa doğru bir uygulama olarak görüyorum. JCR da ilgili tahviller için yüksek yatırım alanı olarak AAA notu verdiğini açıkladı. Yaratılacak kaynak sonrasında piyasada likidite artışı sağlanacak ve düşen kredi faizleri ile talepte yeniden canlanma olduğunu göreceğiz.
Bunun gibi, bir doğru daha var! O da hep yazıyoruz gıda enflasyonunun nedeni aracı komisyonları, rantları diye. Alınan son kararla komisyonculuk kaldırılıyor. Yerine büyük üretici birliklerinin kuracağı bir satış ağı kuruluyor. İşte yapılması gerekenleri yapmaya başladıklarının bir örneği de bu. Bu kararın alınmasını çok kez yazdığımı biliyorsunuz. Bence bu da geç kalmış ama doğru bir karardır. Tam uygulamay geçmesi halinde gıda enflasyonu düşürecektir.
FED Gevşiyor!
Bu arada FED de geri manevra yapmaya başladı. 2019 için faiz artışları beklentilerinin bir anda düşmeye başladığını görüyorsunuz. Tüm bunlar bizim ekonomimiz için olumlu gelişmelerdir.
Eğer özellikle ABD ile aramızdaki jeopolitik sorunları aşanbilirsek, ülke olarak yeniden ve hızla toparlanmaya başlarız. Ama S400 gibi esktra risklerimiz dada halen önümüzde. Yani sorun sadece Suriye'deki oluşumlar değil.
Ama herşeye de kötü ve kriz yaratacak diye de bakmak doğru değil. Bu nedenle borsa için olumlu beklentilerimin artarak sürdüğünü söylüyor ve hepinize iyi bir hafta sonu diliyorum.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_