Trump Yeni Bir Ateşin Fitilini Yaktı!

07.12.2017 08:38
  •  A 

ABD seçimleri öncesinde bir çok konuda bir çok tahminler yapmıştık. FED şunu yapar, Dolar endeksi şukadar olur, parite bu kadar olur falan diye. Ama bu tahminlerin bir çoğunda yanılmış olduk. Çünkü ekonominin ya da dış ilişkilerin normal gereklerine göre değil de, bir kişinin iki dudağının ağzından çıkan sözlere ve kişisel görüşlerine göre alınan kararlar her alanda değişebiliyorsa, tahmin yapmak gerçekten çok zor oluyor. 

Trump seçilmeden önce Obamacare denen sağlık sigortası konusunda değişiklik yapacağım dedi. Vergilerde indirimlere gidileceğini söyledi. Orta Doğu'da bulunan ABD askerlerinin geri çekileceğini, harcanan paraların ve canların büyük kayıp olduğunu ifade etti. Tüm bu sözleri dinleyenler de, bu söylenenlere göre tahminler yaptık.

Sonra ne oldu? Dediklerinin hiç birini yapmadığı gibi, tam tersi gerçekleşmeler yaşanmaya başlandı. Savaşlara harcanan paralara tepki gösteren Trump, bir Arap turuna çıktı, Milyarlarca Dolar'lık silah bağlantıları ile geri döndü. Arap ülkelerini bir birine düşürdü. Şimdi de yeni bir fitili daha ateşledi. Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdığını söyledi. 

Yani sanki dünyadaki huzursuzluklar yetmiyormuş gibi, bir de bu sorun gündemimize oturmuş oldu. AB'nin bir çok ülkesi de dahil bu karara bir çok tepki geldiğini görüyoruz. Bizden gelen tepki gerçek olsa da, AB ülkelerinden gelen tepkiler ne kadar gerçekçi bilemiyorum. Ama sonuçta dünya için yeni ve riskli bir gündem daha ortaya çıktı. Ne gibi riskler içerecek göreceğiz. Ama bizim açımızdan zaten Zaarb'ın ifadeleri ve Atilla davası ile gerilmiş olan ABD ilişkilerimizin daha da gerilmesine neden olacağı kesin gibi duruyor. 

Liderlerin kontrolsüz davranışları, normal işleyişe aykırı kararları tüm dengeleri hem siyasi, hem de ekonomik-finansal açıdan bozabiliyor. Bakalım Trump'ın bu son kararı sonrası hangi dengeler ne şekilde değişecek göreceğiz.  

Bizim ülkemizde de benzeri yaşanmadı mı? 2002 sonrası değerli TL onurumuzdur dedik. O tarihte 1,68 olan Dolar kuru yıl 2008 olunca 1,15 seviyesine indi. Bu söz kullanılırken bu yanlış bir görüştür, ülkeyi ithal cenneti yapar, kimse üretmek istemez, bir depo ve 40-50 kişi ithalat ile malı depoya indirir iç pazara satar, istihdam açığı oluşur.Uluslar arası rekabet şansımız kalmaz diyorduk. Ama ekonomik gerçeklere göre değil, karar vericilerin düşüncelerine göre poltikalar belirlendiği için, maalesef o dönem yaptığım bu uyarılar aynen gerçekleşti. 

İş adamlarımız üretimden uzaklaşıp, ithalatçı oldular. Düşen kurlar nedeniyle ithal giren mallar enflasyon düşüyor gibi sahte bir görüntü yarattı. Biz de enflasyonu, faizi düşürdük diye öğündük. Ama aslında ülkemizi ithalat bağımlısı hale getirdik. İlk krizde kurlar artınca, bu sefer de ithal girdilerin çok olması yüzünden enflasyonda ciddi artışlar yaşanmaya başladı. Enflasyon artıkça faizler arttı. Faizler artınca enflasyon arttı. Bunlar artınca da zaten kurlar artmak zorunda kaldı.

2001 sonrası siyasi yöneticilerin değerli TL gururumuzdur sözlerine kanan iş adamlarımız ve bireysel kredi kullananlar, nasılsa döviz kurları düşüyor diyerek, ev, araba, ve her türlü yatırım kredilerinde döviz cinsi borçlanmalara gitmeye başladılar. Çünkü, 1,68 karşılığında alıp bozdukları Dolar cinsi kredi üç-beş sene sonra Dolar kuru 1,15'e inince bırakın kredi için faiz ödemeyi sanki üstüne para bile kazanıyormuş gibi mutlu oldular. Ama aslında ekonominin tüm dengelerini bozuyorduk. Nitekim, işler karışmaya başlayınca döviz kurları da gördüğünüz gibi hızla yükselişe geçtiler. 

Döviz kredilerine yüklenmiş her türlü yatırımcı bu işten büyük zarar gördü. Hatta 2004-2009 arası dönem düşen kurlar nedeniyle giren ithal ürünlerle rekabete dayanamayanlar, sonrasında kurlar hızla artarken de her türlü kredi kullanımını döviz borçlanarak yapanlar, bu gidişe dayanamadılar ve ülkemizde büyük bir sermaye el değişimi gerçekleşti. Buna bir de kamu ihalelerinin dağıtımı, inşaat sektörünün TOKİ destekli yeni zenginlerini yaratması eklenince, Türkiye'nin sermaye sahiplerinde ciddi bir değişim gerçekleşti. 

Şimdi ise bir süredir ekonomik olarak yapılması gerekenleri nihayet yapmaya çalışıyoruz. Yani enflasyondan, yüksek faizden, ithal ekonomisinden, cari açıktan ve döviz bağımlısı olmaktan kurtulmak için katma değerli her türlü yatırımı arttırmak için yapısal reformlara yönelmiş durumdayız. Tüm yaşadığımız krizlerin ana nedeninin üretmemek olduğunu nihayet gördük. Ama üretmek için de asıl önemli olan düşük faizli kredilerdir. Üretim kredi faizlerinin düşük olması şarttır. 

Tamam buraya kadar güzel ama, şimdi de içine düştüğümüz iç-dış siyasi girdaplar nedeniyle, suni ve manipülatif kur atakları yaşanıyor. TCMB faiz silahını çekmediği için de kurlar yükselmeye, kur artınca faizler onu izlemeye, hepsi artınca da enflasyon-cari açık artmaya devam ediyor. Siyasi riskler nedeniyle de yatırımcılar 2013 sonrası yatırımlarını azaltkmış durumdalar. 

Bu ortamda TCMB faiz artışı yapacak mı yapmayacak mı sorusu diğer bir cevap arayan konu! Ben zaten kurlarda çok ciddi bir yükselişi izlemekle yetindik. Artık kurlar bu seviyelere çıkmış iken, bir de faiz artışı yaparak piyasaları her taraftan kilitlemek doğru olmaz diye düşünüyorum. Bu nedenle TCMB faizlerde önemli bir artış yapmamalıdır. Hatta üretim kredi faizlerinin düşük kalması için her türlü destek sağlanmalıdır diyorum. Eğer üretmeye başlarsak, enflasyon, cari açık, faiz ve kurlar düşmeye başlayacaktır. 

BİST bu ortamda hangi gelişmeye göre nasıl davranacak bunu saptamak da çok kolay değil. Sadece kur ve faiz artışı yaşanırsa, döviz fazlası olan ve ihracatçı konumundaki şirketlerin karlarında hızlı artışlar yaşanacağı için, bu kapsamdaki şirketlerde bir süre sonra ciddi fiyat yükselişleri yaşanabilir. Ama Zarrab'ın ifadeleri sonrası ülkemizdeki bazı bankalarımıza büyük para cezaları kesilecek, bazı siyasilerimiz için de uluslar arası suçlar isnat edilecek olursa, o zaman bu suçların olası müeyyideleri nedeniyle yabancı fonlardan satışlar gelebilir. Böyle bir durumda yukarıda şanslı olarak izah ettiğim şirketlerin hisselerinde de geçici bir dönem için de olsa satışlar görülür. 

Görüyorsunuz ki, bir birine karışmış bir çok denklem var. Henüz bunları çözememişken, bir de Kudüs denklemi bu sorunlar yumağına eklenmiş durumda. 

İşte bu nedenle soğukkanlı ama biraz izlemede kalıp, eldeki açık öngörüler gerçekleştikçe kapatarak, ama hemen yerine ne alayım telaşına kapılmadan, her şekilde % 50 nakit varlığı kenarda tutarak bu dönemi bir süre izlemek tedbirli bir davranış olur. 

Tabii her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olur. Bunlar benim neyi neden düşündüğümü izah ettiğim görüşlerim. Sizler de kendi kararlarınızı kendiniz vermelisiniz. 

Umarım hepimiz için doğru ve kârlı kararları bulur ve uygularız.
 

    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_


  • 06.12.2017
    08:44

    Sarrab hergün verdiği ifadelerle ABD'nin adım adım Türkiye'yi ve siyasi liderlerimizi sıkıştırma planına hizmet etmeye devam ediyor. Ancak, Sarrab'ın istenilen herşeyi söyleyeceğim şeklindeki bir ses kaydının dolaşması bu ifadelerin düzmece sipariş ifaderler olduğunu kanıtlama yönünde önemli bir etk... Devamı »

  • 06.12.2017
    08:38

    Arkadaşlar, Bugün yeni sitemizi kullanacağız. Hepinizin yeni site test adresine girmenizi istiyorum. Böylece olası eksik ve aksayan birşey varsa, sizlerin geri dönüşü ile sonraki iki gün bu eksiklikleri tamamlamayı düşünüyoruz. Şu ana kadar belirttiğiniz taleplerin sanırım hepsini yeni s... Devamı »

  • 05.12.2017
    07:53
  • 04.12.2017
    08:44

    10:00'da Kasım ayı ve yıllık enflasyon verimiz açıklanacak. Enflasyon konusunda 4 Ekim tarihindeki ''Bir Süre Enflasyonu Unutun!'' başlıklı yazımdan görüşümü biliyorsunuz. Benim için üretimi, özellikle katma değerli üretim artışını sağlamak esas olmalıdır. Aynı zamanda gıda üretimini de arttırmak es... Devamı »

  • 01.12.2017
    09:19

    İşte ABD'nin asıl amacı da zaten davanın bu yönde gelişmesiydi diye düşünüyorum! Zarrab dünkü ifadelerinde, İran ticareti için kendisine o tarihte başbakanımızın ve ekonomi bakanımızın talimat verdiğini söylemiş. İşte benim de çekindiğim risk burada yatıyor! Bu kayıt dışı ticaret hükümet ya da bir s... Devamı »