Çarşamba günü Gezi Parkı temsilcileri ile başbakanın görüşmesi olacak deniyor. Eğer bu görüşmede karşılıklı orta yol bulunarak uzlaşma sağlanabilirse piyasalar rahatlayacaktır. Bu belirsizlik sürdükçe bizler de borsanın akıbeti için sağlıklı bir tahminde bulunamıyoruz. Peki benim uzlaşma hakkındaki düşüncem ne derseniz? İnanın bir şey söyleyemiyorum. Çünkü Gezi Parkı tepkilerinin bir temsilci grubu olmasını bile doğru bulmuyorum. Bana göre yaşananların organize bir tepki olduğu kanısı ile davranmak ve organize bir temsil grubu oluşturmak çok doğru değil. Eğer böyle bir grup oluştu ise, temsil grubunun talepleri önem kazanacaktır.
Benim için organize olmadığını düşündüğüm tüm Türkiye'deki Taksim tepkilerinin asıl nedenlerine inebilmek, teşhisi doğru yapıp asıl bu konularda toplumu rahatlatmak lazımdır diye düşünüyorum. Edindiğim kanaatin inşaat işleri ile bire bir ilişkili olduğunu düşünmüyorum.
Toplumun her kesiminin ortak tepkisini çeken konular için ilk aklıma gelenler;
* Tecavüz halinde bile kürtajın yasak olacağı ve bu şekilde doğan çocukların gerekirse devlet korumasında büyütüleceği açıklamaları kadınları inciltmiştir.
* 4+4+4 sisteminin sebepleri hakkındaki kuşkuların giderilememesi,
* Okul kıyafetlerinde serbestliğin ikna edici olarak izah edilememesi, bu serbeslikte asıl amacın türbanın ilk ve orta öğretime de girmesinin önünü açmak olduğu düşüncesi,
* Okullarda milli andın kaldırılması,
* Toplumsal uzlaşma esnasında Türk'lük olgusunun göz ardı edilerek, Türk kimliğinin rencide edilmesi,
* Bir çok yerden TC'nin kaldırılmasının tepki çekmesi ve devamında ne olacağının korkusu,
* Milli bayramlarımızın alışılmış kutlamalarının kaldırılması,
* Milli günlerde Taksim Atatürk anıtı gibi özel yerlerdeki Atatürk heykellerine çiçek bırakılmasının engellenmesi,
* Atatürk Kütür Merkezi ve Atatürk Havaalanı'nın yıkılması ile Atatürk adının silinmek istediği korkuları,
* Alkol düzenlemeleri esnasında sarf edilen ''iki ayyaş'' ifadesi ile, Atatürk ve İsmet İnönü'nün hedef alındığının düşünülmesi,
* Bir de yapılan ve yapılacak her şeyde toplumun hassasiyetlerinin sanki hiç önemi yokmuş gibi, yaptım oldu tarzı tutumun toplumu germesi,
* Devletin laikliği konusunda korkular,
* Yurdun her yerinden, her yaşta, her görüşte, her kesimden kişinin katıldığı tepkiye duyarlı olmak yerine çapulcular denerek, toplumun bir çok kesimini oluşturan insanların gönüllerinin kırılması,
* Tüm yurtta yaşanan Gezi Parkı tepkilerinin sanki yokmuş gibi, medyada ilk günlerde hiç yer bulamaması,
İşte ilk aklıma gelen ve toplumun yıllardır gerilip de, Gezi Parkı'na yapılan ilk müdahalenin sertliği ile patladığını düşündüğüm birikmiş korku ve konular bunlar. Asıl bu konularda toplumun rahatlatılması gerekli düşüncesindeyim. Bu konular ortada iken, eğer gezi parkı temsil heyeti Kanal İstanbul yapılmasın, Üçüncü havaalanı ve üçüncü köprü yapılmasın derse, o zaman hedef saptırılmış olur. Bu talepler de toplumun asıl gerilme nedenlerini ifade etmediği için, potansiyel gerilim sürmeye devam eder. Zaten yanlış olur dediğim talepler de kabul görmez.
Yoksa bugünün dünyası, bugünün Türkiye'si ve bugünün İstanbul'u için çok daha iyi planlanmış bir Taksim Meydan Düzenlenmesi, çok daha görkemli ve modern bir Atatürk Kültür Merkezi iyi izah edildiği takdirde bu denli tepkilere gerek kalmazdı. Atatürk Kültür Merkezi gerilimi 2008 ya da biraz daha öncesinden beri sürüyor. Ancak ilk kez Fatih Altaylı'nın sorusu esnasında yeni kültür merkezinin adının yine aynı kalacağını duyduk diye hatırlıyorum.
Gördüğünüz gibi, aslında toplumun cumhuriyet, demokrasi, laik devlet ve Atatürk üzerinde yoğunlaşan korkuları bu tepkilerin temelini oluşturuyor düşüncesindeyim. Buna kadınlarla ilgili kürtaj hakkı gibi diğer sıkıntılar da eklenince sorun bu boyuta ulaştı. Bu konulardaki korkuları giderebilmek de çok zor değil. Hükümetin ve başbakanımızın halkı ikna edici açıklamaları ve bu konuda hassasiyet göstermeleri benzer gerilimlerin de yaşanmasını önleyecektir.
Rahatsızlık nedenlerinin teşhisinin doğru yapılması halinde, açıklamalar ve cevaplar doğru konu ve sorular için yapılır. Bu yapılınca da, toplumun üzerindeki elektirik azalacaktır. Yoksa tüm Türkiye genelinde her kesimden insan, belki de hiç görmediği Gezi Parkı ve Atatürk Kültür Merkezi için meydanlara dökülmezdi. İnsanların bir türlü duyuramadıkları tepkileri için meydanları seçmeleri sonrası yapılan müdahalenin de çok sert olması, tepkinin daha da yayılmasına neden olmuştur.
İşte Gezi Parkı Eylemcileri Heyeti asıl bunları sorabilmelidir. Yoksa yapılmasın, yıkılmasın talepleri sorunun asıl nedenleri olmayacaktır görüşündeyim.
Aslında dünyanın yaşadığı sorunlar sürerken, Türkiye olarak yapacak çok işimiz var. Fırtınalı havada sığınılacak bir yatırım denizi olma fırsatımız var. Bunun yollarını aramak varken, toplumu germek kimseye yarar sağlamaz. Bence bu konuda asıl sorumluluk hükümetimize ve başbakanımıza düşüyor. Kısır çekişmelerden bir an önce kurtulup, Türkiye'nin gelişmesine odaklanmalıyız.
Anlayacağınız aslında havayı düzeltmek çok kolay. Ama mevcut tavır sürdürülürse de bir o kadar zor. Umarım kolay olanı seçilir. Çünkü Türkiye iyiyi ve güzeli hak ediyor. Dünya genelinde yakaladığımız bu konjonktür fırsatını da her zaman aynı şekilde yakalayamayabiliriz. Toplumu bölecek konulardan en kısa zamanda kurtulup, toplumu ve ülkeyi bütünleştirecek, geliştirecek ve batı medeniyetlerine ulaştıracak işlere kafa yormalıyız.
İşte bu ortamda borsanın yükselmesi de, düşmesi de aynı derecede kolay. Gönüllerin rahatlatılması, gerçek korkuların gidrilmesi havayı bir anda düzeltecektir. Ben orta yolun bulunacağını düşünüyorum. Umarım öyle olur.
Aydın Eroğlu
Stratejist
www.borsaanalizci.com