Bir süredir dünya ekonomilerini değerlendirirken Türkiye'yi hep ayrı tutuyordum. Çünkü bizim bir çok pozitif ayrışma nedenlerimiz vardı. Peki sizce bu gerilim sürerse, bu pozitif ayrışma avantajlarımız devam eder mi? Yani;
20'şer Milyar Dolar'lık iki ayrı yatırım olan Akkuyu ve Sinop santralları için bu paraların finansmanında sıkıntı yaşanmaz mı?
Yaklaşık 10 Milyar Dolar yatırım değeri, 35 Milyar Dolar civarı işletme payı değerlerinde finansman ve ciro sapmaları olmaz mı?
12 Milyar Dolar'lık Afşin Elbistan yatırımında tereddüt oluşmaz mı?
Mütekabiliyetle birlikte bir çok büyük konut projesinde alım heveslisi olan yabancılar, aynı heveslerini devam ettirir mi?
Konut alımında ani bir durgunluk olursa, oldukça büyük yapıya bürünmüş gayrimenkul şirketlerini zorlamaz mı?
Dış dünyadaki başta ekonomi ve finansman sorunları nedeniyle, siyasi istikrar var diye ayrı görülen Türkiye'nin bu görüntüsü korunabilir mi?
Tam da turizm sezonu başlamışken, bilmem kaç Milyar Dolar'lık turizm iptaline neden olmaz mı?
Zaten bölgede Suriye Riski var derken, bir de Türkiye korkusu oluşmaz mı?
Sermaye ve yatırım piyasasındaki yabancılarda bir tedirginlik oluşmaz mı?
Emlak Konut'un 3,5 - 4 Milyar TL.'lik halka arzına olumsuz etki yapmaz mı?
Türkiye'nin gelişmesinden yıllardır rahatsız olan bir çok çevrenin, artan gerilim ortamını görünce iştahı iyice kabarmaz mı?
Tüm bu yukarıda saydığımız pozitif ayrışma nedenlerini referans gösterip de 100 bin'li hedefleri verdiğimiz BIST bundan olumsuz etkilenmez mi?
Yıllar sonra zorla yatırım yapılabilir notunu verenler, bu gerilim derinleşir, bir de siyasi riske dönüşürse, hala bu notları sürdürürler mi?
Düştü diye sevindiğimiz faiz, inmiş olduğu seviyeleri koruyabilir mi?
Ciddi iniş yaşayan kredi faizleri bu düşük seviyelerinde durabilirler mi?
Tüm bu yazdıklarımda riskler oluşursa, istihdam ve genel yatırımlar halâ artabilir mi?
Peki bir kısmı aklıma gelen bu başlıklarda bir bozulma olursa, bundan sadece seçmenlerin belli bir % 50'si etkilenip, diğer % 50'si korunabilir mi?
Bu saydıklarımda bozulma olursa, sadece gösterilerle tepkilerini verenler etkilenir de, siyasi iktidar hiç bir olumsuz etki yaşamaz mı?
Uzun yıllardır unutulmuş olan siyasi riskler yeniden gündeme gelmez mi?
Daha fazla uzatmayayım. Bu saydıklarımdaki olumsuz gelişmeler hem toplumsal tepkilerini gösterenleri, hem de iktidarı elinde tutanları ciddi derecede kötü etkiler. Yaşanabileceklerin kazananı değil, kaybedenleri olur. Peki bir hafta evvel tam tersi gelişmeler için pozitif ayrışma nedeni olarak gösterdiğimiz bu ayrıcalıklar ne için riske girmiştir? Yani diyelim ki, bir kısmınız Gezi Parkı desin. Bir kısmınız AKM desin. Bir kısmınız Alkol düzenlemesi desin, yani işte ne bileyim, abartmadan ne derse desin, peki ille de bunlar dediğim gibi yapılacak diye, tüm bu risklere değer mi? Bence değmez. Çünkü bu tepkileri verenler de toplumun fertleri. Sayın başbakan aynı zamanda onların da başbakanı. ''Biz bu açıdan bakmamıştık'', ya da ''biz size düşüncemizi iyi anlatamamışız, tamam vaz geçtik. Daha sonra izah etmeye çalışırız, şimdi Türkiye için yapmamız gereken çok daha önemli işlerimiz var'' dense bu bir malubiyet mi olur?
Bence iki galibiyet birden olur. Herkes kazanmış olur. Tepki verenler, tepkilerinin dikkate alındığını görmüş olurlar. İktidar edenler de, Türkiye için yapmayı planladıkları hizmetlerine kaldıkları yerden aynı şekilde devam ederler.
İşte bu yazdıklarımın gelişimi için bu akşam çok önemli olacak. Tüm dikkatler, başbakanın dönüşte yapacağı açıklamalarında olacak. Umalım da ülkemiz için hayırlısı ne ise o olur.
Dış Borsa ve Ekonomiler!
İşler dışarıda da çok karışık. Öncesinde kötü veri gelince iyi borsa görürdük. Şimdi o da olmuyor. Kötü verilere rağmen de borsalar düşebiliyor. Zaten doğrusu da oydu. Diğer şekli suniydi. ABD için FED'in parasal genişlemeyi bitirme düşünceleri daha sıkça telaffuz edilmeye başladı. Ama bunun yanında, verilerde de bir istikrar yok. Bir iyi, bir kötü gelebiliyor. AB nezdinde tüketim ve büyüme artışı sağlanamıyor. Tasarruf tedbirlerinde gevşetme düşünceleri var. Ama şimdilik veriler iyi gelmediği gibi, aşağı yönlü revizeler yapılması da borsaları bozuyor.
Aslında normalde zaten yaz aylarında dünya borsalarının genelinde bu düzeltme risklerinden hep bahsetmiştik. O yüzden dışarıdaki düşüşleri mevsimsel düzeltmeler olarak görüyorum. Sorun bu ortamda biz ekstra negatif bir durum yaşıyoruz. Bu nedenle, yaşadığımız bu özel durum düzeltme dönemine gelince, yabancılar için de ekstra bir satış baskısı yaratmış olabilir diyorum. Ama ortam yumuşadığı takdirde, BIST'in ciddi bir yükseliş tepkisi vermesini, hisse bazlı çok sayıda tavan fiyatların görülmesini bekliyorum. Ben ortamın yumuşaması gerektiğine ve bunun olacağına inanıyorum. Umarım öyle olur. Gerçekten de, ülke olarak daha yapacak çok işimiz var. Kimse de, not arttı zaten beklenti bitti. Başka hikaye kalmadı diye düşünmesin. Daha Türkiye için yazılabilecek çok sayıda beklenti olduğunu göreceksiniz. Yeter ki, kendi kendimizi gereksiz bir gerilimin ateşine atmayalım.
Aydın Eroğlu
Stratejist
www.borsaanalizci.com