Maalesef acaba yaşanan olaylar yatışır mı diye bekliyorum ama daha da artıyor. Bu kadar mı zor diyorum, Taksim'deki projeden vaz geçtik demek bu kadar mı zor? Bu denmediği takdirde bu olayların yatışmayacağı görüntüsü var. Polis geri çekilse, halkın karşısına çıkartılmasa bu olaylar yatışabilecekken, bu denli şiddet kullanılması doğru mu? Buna gerek var mı? Bu şiddetin uygulandığı insanlar bu ülkenin vatandaşları değil mi? Bu neyin kızğınlığı, bu neyin hesaplaşması? Anlamak mümkün değil. Sanki bir akıl tutulması yaşanıyor. Hatta yüksek mahkemeden Taksim projesinin yürütmesinin durdurulduğu kararı varken, halâ yapacağız denirse, o zaman bu ülkede yargı kalır mı? Yargının olmadığı bir yerde demokrasi olabilir mi? Demokrasi yaşamazsa Cumhuriyet'ten bahsedilebilir mi?
Halbuki bana göre ne kadar da güzel bir ekonomi yönetimi vardı. Ülke faiz kıskacından kurtuluyordu. Borçluluk oranı düşüyordu. Dünya krizi yaşarken, ülkem yatırımların cazibe merkezi oluyordu. Tüm bunları başarırken, bir meydan düzenlemesi için bu denli ısrarlı olmaya gerek var mıydı? Bu ısrarı savunmak için mahkeme kararına rağmen, bu denli kararlı ve sert olmaya gerek var mıydı? Yazık benim güzel ülkem bunları hak etmiyor.
Aslında Taksim Gezi Parkı bence sadece bir sebep oldu. Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın dediği gibi özgürlük alanlarına müdahale vijdanları üzüyor. İnsanları geriyor. Bu halk milli bayramlarını eskisi gibi kutlayamadığı için doldu. 10 Kasım'da Ata'sı için Taksim anıtına çelenk koyamadığı için doldu. Cumhuriyet'in değerlerine yönelik bir çok söz söyleniyor olması ile doldu. Çocukları bayramlarını kutlayamadığı için doldu. Okullarda kıyafet serbestisiyle doldu. Kadınlarımızın kişisel kararlarına yasal sınırlamalar getirilmek istenmesi ile doldu. TC'nin bazı kurumlarda kaldırılmasına doldu. Alkol düzenlemeleriyle doldu. İki ayyaş ifadeleriyle iyice doldu ve sonunda tüm bunların birikimiyle Taksim Gezi Meydanı'ndaki insanlara gazla yapılan sert müdahaleler nedeniyle patladı. Bu olayların nedenini sadece Gezi Parkı tepkisi sanmak ve küçümsemek çok yanlış ve hatalı tespit olur.
Şimdi yaşananları kontrol etmek lazım. Şimdi herkese sağduyulu davranmak lazım. İktidarın yaptığı birçok doğruları, büyük tepki gören uygulamaları nedeniyle riske atmaması lazım. Halkına bu denli sert davranmaması lazım. Polis'in çekilmesi lazım. Bırakın yürümek isteyenler yürüsün, polis müdahale yapmasın. Göreceksiniz bu gösteriler yatışacak. Ama aynı sert müdahale sürerse, sonunun ne olacağını bilemeyeceğimiz bir girdaba sürüklenme riskinin büyük olduğunu görmemiz lazım.
Birbiri ile bu denli kavgalı, düşman olan takımların taraftarları yan yana birleşebiliyorlarsa, bir çok görüşün insanları birlikte tepki gösterebiliyorsa, henüz reşit bile olmayan çocuklar bile meydanlara çıkmasın diye zor zapt ediliyorsa, hatta zapt edilemiyorsa, acaba bizde mi bir yanlış var denebilmeli. Bu insanların hepsi bizim insanımız. Tv.kanallarımıza bakınca, doğru dürüst haber bile göremiyoruz. Ama ülkemin birçok yerinde çok büyük tepkiler var. Dış medya ve tv.lerde canlı görüntüler yayınlanıyor. Bunlar nasıl olur da ciddiye alınmaz. İnanın aklım almıyor. İnanamıyorum. Biz nasıl böyle bir duruma düştük? Ortadoğu'da, Arap'larda yaşananlara benzer görüntüler gibi, Türkiye'de yaşananlar dünya tv.lerinde yayınlanıyor.
Bu gerilimin yaratılması hiç de doğru olmadı. Dünyanın bizim bölgemizin doğusu bu kadar sorunlu iken, o bölge insanlarına Türkiye bir model olacakken, bir anda içine düştüğümüz ortama bakın. Bu yaşananları durduramazsak, yarattığımız doğruların ve gelişmelerin bir anda tersine döndüğüne şahit olabiliriz. En kısa sürede bu olayları yatıştıramazsak, gerilim sivil çatışmaların da yaşanmasına neden olabilir. Yıllardır bekleyip de, zorla almayı başardığımız yatırım yapılabilir notlar bir anda geri alınabilir. Kur ve faiz ataklarına maruz kalırız.
Zaten ülkemizin gelişmesinden, yeniden eski gücünü kazanmasından, bölgesinde model ve dünyada yeniden söz sahibi olmasından rahatsız olan bu kadar çok ülke ve çevre varken, bu ortamı provake etmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim. Olaylardan korkup da mekanını korumak isteyenleri, ya da göstericilerden yaralananlara yardımcı olanları kimseye hedef yapmayalım. Ama bu tepki baskı ve güçle bastırılamaz. Ancak sağduyu ile yatıştırılır.
Bu arada medyamız da sınıfta kaldı. Yurdumun her köşesinde bu denli tepki ve olaylar varken, buna duyarsız kalmak olayları yatıştırmaz, daha büyütür. Bu görüntü medyanın tarafsızlığını, ya da çok büyük bir baskı altında olduğunu gösterir. Eğer durum böyle ise, o zaman medyanın verdiği diğer haberlere nasıl inanabiliriz?
Bu ortamda borsadan bahsetmek istemiyorum. Ne diyebilirim ki? Olayların nereye gidebileceğini bilmiyorum. Ne zaman biteceğini bilemiyorum. Ne şekilde biteceğini öngöremiyorum. Öngörsem de bunu söylemek istemiyorum. Umarım en kısa zamanda sonlanır. Ama ben olsam, borsayı tatil yapardım. Yoksa, medyanın göstermediği olaylar bir an önce durmazsa, dünya medyası tüm açıklığı ile gösterdiği için, Borsa İstanbul'daki hisselerin çoğunun yabancıların elinde olmasından ötürü, yabancıların sert satışlarına maruz kalabiliriz.
Bir tek şunu söyleyebilirim; elinizdeki hisse gerçekten işleyen bir şirkete ait ise, ekstra düşüşler yaşansa da, sonrasında yine gerçek fiyatını bulur. Bir süre elinizdeki hisseleri unutmak zorunda kalabilirsiniz. Ama benim için öncelik Türkiye'dir. Türkiye'nin bütünlüğüdür. Türkiye'nin demokratik, laik bir cumhuriyet olarak kalmasıdır.
Hepinize sağduyunun hakim olacağı yeni bir hafta dilerim.
Aydın Eroğlu
Stratejist
www.borsaanalizci.com