Üç aylık bilançolar bittiğinde genelde bir rehavet başlar. Yatırımcılar bir süre borsalardan uzaklaşırlar. Ama bu genelleme kesin bir kural değildir. İçinde bulunulan yılın güncel beklentileri ve gelişmelerine paralel olarak değişik seyir izlenebilir. 02/05/2014 tarihinde yazdığımız beklenti yazımda bu konuda ''Mayısta Satıp Gidelim Mi?'' (size kolaylık olsun yazıyı aramayın, tıklayın açılsın) başlığı altında, geçen yıla ait düşüncem satış yapıp gitmenin doğru olmayacağı yönündeydi.
Bu sene ise, geçen yıl ile aynı düşüncede değilim. Zaten bu konudaki uyarılarımı da yazılarımda görüyorsunuz. Bu sene faklı risklerimiz var. Haziran başında bir seçim var. Seçimin çok sayıda bilinmezi mevcut. İktidar partisi tek başına iktidarını koruyarak sandıktan çıksa, bu sefer başkanlık sistemi belirsizliği var. Başkanlık sistemine geçme ihtimali halinde, ekonomi kadroları gibi bir çok kadronun değişme ihtimali mevcut. İktidar partisi güç kaybederse, meclise dördüncü bir parti girerse, koalisyon ya da azınlık hükümeti kurulursa, bir çok farklı süreçler ve belirszilikler gündemimize gelebilir.
Ayrıca, FED'in faiz artışı beklentisi ötelense de, bu sürecin yaklaştığını herkes kabul etmiş durumda. Bir süredir ciddi bir kur artışı yaşanmış olsa da, FED faiz artışı sürecinin borsalar için içerdiği riskler bitmiş değil.
Geçen yıl ekonomide olumlu beklentilere sahipken, bu yıl bir çok riskin yaşandığı bir ortamdayız. Kur baskısı yaşıyoruz. Piyasa faizinin arttığını, bankaların maliyet artışlarını öne sürerek, verdikleri kredilerde kısmi faiz artışlarına gittiklerini görüyoruz. Paritenin dış ödemeler dengemize olumsuz yansımaları var. Cari açıkta, büyümede, işsizlikte, yatırımlarda bozulmalar yaşanıyor. Enflasyonda hala yükseliş baskısı sürüyor. Seçimin yarattığı belirsizlikler nedeniyle, bir çok iş adamı, şirket ve yatırımcı beklemeye geçmiş durumda.
Yıllardır iktidar temsilcileri gündem belirler, muhalefet bu gündemin peşinden koşup, eleştirilerini yapardı. Şimdi ise muhalefetin gündemi belirlediğini, iktidarın her kademedeki temsilcilerinin, muhalefetin belirlediği gündem üzerine görüş belirttiğini, eleştirilerini yaptığını görüyoruz.
Geçen yıl da bir cumhurbaşkanımız vardı. Ama bu yıl meydanları dolaşıp mitingler yapan, başkanlık sistemi için oy isteyen, muhalefeti eleştiren bir cumhurbaşkanımız var. Aynı zamanda da partisi için oy isteyen bir başbakanımız var. Partisi için diyorum, çünkü İktidar partisi oyunu koruyacak olursa, genel başkanının başbakanlığını koruma garantisi yok. Başkanlık sistemine geçilirse, başbakanlık diye bir sıfat kalmayabilir.
Geçen yılki mayıstan daha fazla belirsizliğe sahip bir mayıs ayına girmiş bulunuyoruz. Yaşanan kur artışı nedeniyle şirketlerin karlarında ciddi erimeler var. Ama buna karşılık üç aylık bilançolarında bankalar beklentiler üzerinde karlar açıkladılar.
Kısacası içinde bulunduğumuz mayıs için daha bir çok belirsizlik söyleyebiliriz. İşte bu nedenle, mayısta satıp gidin demesem de, seçime kadar borsa yatırımlarınıza ayırdığınız payın büyük kısmının nakit olarak durmasını doğru bulduğumu tekrarlamak istiyorum. Yaşayacağımız yükselişler tepki olarak kalıp, yeniden satış baskılarıyla karşılaşabiliriz.
Bir konuda daha uyarı yapmak istiyorum; açık öngörülerimdeki hedef beklentilerim geçerlidir. Ancak BIST için beklediğim düşüş riskleri nedeniyle bu açık öngörülerin de bir kısmında düşüş görülebilir. Peki madem BIST için risklerden çekiniyorum, o zaman tüm açık öngörüleri satıp da alttan alma imkanımız olmaz mı? Geçtiğimiz süreç esnasında da, öngörülerimiz içinden BIST düşerken gerçekleşmelerin olabildiğini gördük. O nedenle açık olan tüm öngörülerimizde BIST'e paralel gelişmeler olmayabilir. Ayrıca bazı açık öngörülerin öngörü fiyatına göre karlı fiyatlarda olduğunu görüyorsunuz. Hazır kar varken, ille de hedef fiyatı beklemeye gerek yok diyenler, kar realizasyonunu tercih edebilirler.
Sorularınız ve mesajlarınızdan genelde yapılan bir hatayı izliyorum! Öngörülerimin gerçekleşme yüzdesinin yüksek olması, ya da bazı öngörülerimde fiyat öngörü sonrası düşse de, kısa bir süre sonra hedeflerin yine de gerçekleştiğini gördüğünüz için, ''nasılsa Aydın'ın tüm öngörüleri gerçekleşiyor, o zaman neden paramın bir kısmını nakit tutayım?'' diyerek full hisse alıyorsunuz. Bu yanlış bir davranış tarzıdır. Madem benim öngörülerime itibar ederek bunu yapıyorsunuz, o takdirde yazılarımdaki uyarılarıma da dikkat etmeniz doğru olur. Bu yükseliş esnasında BIST için 86.728 direncine çok önceden dikkat çektim. 86.000 geçilmeye başlanınca da kar realizasyonu yapılarak seçime kadar en az % 50'nin üzerinde nakit varlık taşınmasının doğru olacağını söylediğimi biliyorsunuz. Aynı kişinin öngörülerinin bir kısmına uyup, uyarılar içeren diğer kısmına uymamak yanlış olur.
Gerçekleşme yüzdem ne kadar yüksek olursa olsun, beklenti yazılarımdaki içerikleri doğru tahmin etme becerim ne denli başarılı olursa olsun, nihayetinde bunların hepsi hiç bir kesinliği olmayan kişisel öngörülerimdir. Benim de hatalı düşünebileceğimi, yanılabileceğimi hiç bir zaman göz ardı etmeyin. Bana göre yapılması gereken, açık öngörülerden aradaki sürede gerçekleşenleri kapatmak, yok eğer BIST için çekindiğim düşüşler yaşanırsa, elinizde kalan açık öngörü hisselerinin teknik olarak yeniden öngörü listesine girecek sonraki öngörülerini kollamaktır. İşte % 50 nakit bu zamanlar için önemli olacaktır. Aşırı kazanma hırsı nedeniyle yapılan tedbirsizlikler, en büyük kayıpların asıl nedenidir! Ciddi bir nakit ile düşüş yaşarsanız, düşen fiyatları yeni alım fırsatları olarak göreceğiniz için gayet sakin olursunuz. Ancak tamamen hisse pozisyonu ile düşüşe yakalanırsanız, yaşanan her düşüş sizi paniğe sevkedecektir. Bu panik en dip fiyatlarda iyice artar ve sizlerin yüksekten vermediğiniz hisseleri, korkuya kapılıp en düşük fiyatlardan satmanıza neden olur. Az kazanmak, çok kaybetmek riskinden her zaman iyidir!
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_