Soru - Cevap (Devam)

  •  A 
SE*** KI*** 16.06.2022 07:34
Konu / Hisse Kodu: Devam
Lüks yalıyı spor arabayı seneye alamayacağını bilmiyor mu ? Biz kendi dünyamızdan bakıyoruz birazda büyüklerin dünyasında borsayı düşünmek istedim. Sonuçta hisseler bizim gibi insanların alması ile yukarı gitmez para kazanmamız bu adamlara bağlı! 100 milyon TL örnekti benim bahsettiğim insanlar hisselerde 1 milyar 2 milyar TL pozisyonu olanlar. Son olarak yabancı konusunda bir şey sormak istiyorum % 34.4 deniyor ama zorunlu ortaklıklar hariç % 2 düştüğünü duydum ! Teşekkür ederim
Cevap 16.06.2022 13:05

Öncelikle, büyüklerin dünyasından bakmak için büyük olmak lazım. Yoksa sadece düz mantıkla yorumlar yaparsınız. Onların maliyetlerini, verince ne aldıklarını, neden dolar çıkarken kendi hisselerini almaya devam ettiklerini onların yerinde olmadan bilemezsiniz. 

Yani şimdi bu şekilde yorumlar hakikaten çok sığ kalıyor. 4 mesajda ilettikleriniz tamamen düz mantıkla yazılmış.

Borsalar, ülkenin para değeri, enflasyon, faiz iktidarların yönetim kararları, iç-dış siyaset ve dünyadaki gelişemelere göre şekillenir, fiyatlanır, ilgi görür, ya da ilgi azalır. Kim gayet normal giden bir ülkede, faizler ve enflasyon % 10 altında iken bir anda bankalarla kavga edileceğini bilebilir? Kim ülke ithalat bağımlısı iken, iktidarın kurların yükselmesinin enflasyonu etkilemeyeceğini düşünerek aldığı kararlarla böyle bir tablo oluşacağını düşünebilir? Yani yanlışlar yapılırsa bunların olacağını, olası yansımaları çok kişi düşünür. Nitekim benim gibi birçok kişi yanlış alınan kararların nasıl yansımalar yapacağını en başından beri yazıp duruyoruz. 

Ama buna rağmen hala ve inatla tersine politikalar izlenirse ne olur? Enflasyon ve faizler patlar. Kurlar dediğiniz gibi uçar. Böyle zamanlarda bu tarz ülkelerde yatırımlarının risk yaratacağını düşünen, bunları birçok ülkede tecrübe etmiş yabancı yatırımcılar da ülkeden paralarını çekmeye başlarlar. Ama bu arada her şekilde de bazıları ana tüketim kollarında, üretim alanlarında muhakkak devam edeceğini düşündükleri şirketleri de TL değer kaybettikçe almaya devam ederler. Yani borsa şirketlerinin hisseleri satılır ama kendileri ya da borsaya kote olmayan şeker fabrikaları gibi, tekelin alkolü, tütünü gibi, sağlıkla ilgili hastaneler gibi, sigorta şirketleri, otomotiv şirketleri gibi, kimya işletmeleri, gıda sektörünün oyuncuları gibi birçok alandaki şirketleri satın alırlar. Neden bunu yaparlar? Ya bunların yaptıkları üretimleri çaktırmadan azaltıp, aynı alanda üretim yapan kendi şirketlerinin rekabet riski yaratacak rakiplerini yok etmek için, ya da nasılsa her şekilde bu hizmet ve ürünlere ihtiyaç olacağı için, gereken zammı yapar yine satarız diyerek alımları yaparlar. 

Ama yeni bir yatırıma sıfırdan gelmek istemezler. Çünkü yatırım için getirip bozduracakları paraların değeri bozdurduktan sonra devamlı artarsa, yatırımın geri dönüş süresi aradaki kur farkı ve diğer maliyetler kadar uzar. 

Borsalarda kaybedenler hep küçükler olmaz. Büyükler de kaybeder. Aslında büyüklerin kaybettikleri tutarlar çok daha bile fazladır. Lakin onların dayanma gücü vardır. O nedenle işler normale dönene kadar borsada taşıdıkları hisseler değer kaybetseler de, diğer tarafta taşıdıkları döviz, altın, emtilar da olduğu için oradan kazandıkları bu kayıpları zaten telafi eder. Ama bazen büyük gördükleriniz de tedbirsiz yakalanır ve hatta batabilirler. ABD'de 375 Milyar Dolar değerinde olan citi grup, mortgage krizi esnasında 5 Milyar dolar değerine kadar düşmüştü. Bizde 8-10 TL olan borsanın ana şirketleri 0.90-0.80 TL fiyatlara kadar düşmüşlerdi. 

Peki bu insanlar görmüyorlar mı borsanın düşeceğini de hisse alıyorlar? Ya da dediğiniz gibi bilmiyorlar mı, görmüyorlar mı altının, ferrarinin, yalının değerinin bu şekilde artacağını da onları almıyorlar, gelip borsadan hisse alıyorlar? Yani geri alım yapan şirketler için diyorum. Onların zaten yalıları, ferrarileri, uçakları, yeterince altınları, dövizleri var da ondan. Ayrıca, diğer saydıklarınızdan ilave almadıklarını nereden biliyorsunuz ki zaten? Altına, dövize yatırılan paraları zaten ilan etmiyorlar. Siz bilançolardan anlarsanız anlıyorsunuz. Belki gayrimenkul alınırsa, o da şirket adınaysa duyuyorsunuz. Ama aldıkları temettüleri ne yaptıklarını bilmiyorsunuz ki.

Ayrıca, neden borsa alınır da diğer borsaya alternatif altın, döviz, gayri menkul gibi değerler alınmaz? Ekonomiler, iktidarların yönetimleri kötü olursa, kötü olmaya devam ederse, dünyayı etkileyen savaşlar ortaya çıkarsa, tüm dünyayı eve kapatan pandemiler yaşanırsa işler bu şekilde kontrolden çıkar. Bunlar olmadan, insanlar normali düşünür. Yani yapılırsa doğru olacağını bildiğiniz kararların alınmasını beklersiniz. Zaten yanmakta olan bir ateş için ne yapılmasını beklersiniz. Su, köpük, toprak bir şekilde söndürücü görevi yapacak müdahale yapılmasını beklersiniz. Elinizdeki benzin bidonunu ateşi söndürmek için kullanır mısınız? 

Sınırınızdaki ülkelerin önce bütünlüğünü savunur, sonra parçalanmasına destek olacak politikalar izlerseniz, sonra sınırınızdan gelecek milyonların maliyetleri işte bu yaşadıklarımızı yaratır. Şimdi filmi izleyince, neden altın, araba, gayrimenkul alınmaz da borsa alınır diyorsunuz ya. Peki kaç kişi pandeminin tüm dünyayı bu denli etkilemesini bekliyordu? Ben bu iş ticareti, üretimi olumsuz etkiler, tedarik sorunu başlar, fiyatlar artar diye yazar, söylerken, tvlerde bu işin bir grip versiyonu olduğu dile getirilip, gripten bile dünya da daha çok insan öldüğü anlatılıyor önemsenmiyordu. Bunu ABD başkanı, AB ülkelerinin liderleri, Dünya Sağlık Örgütü bile söylüyordu. Ama bakın ne oldu.

Sınırımızda sıfır sorun politikası ile herkesle dost iken, tek barışık komşumuz kalmadı. Sınırlarımızda yaşanan  savaşlar sonrası ülkemize gelen yaklaşık 6-7 Milyon insan nerede yatar, ne yer, ne alır, ne kullanır? İşte bir anda bu kadar bir konut talebinin de etkisini kiralarda ve satış fiyatlarında düşünmek lazım. 

Ayrıca, borsayı hep şu ana kadar olan bitenle değerlendiriyorsunuz. Ama böyle olmaz. Bu bakış açısı yanlış diye yıllardır yazıyorum. Borsa ülkeler doğru yönetildiği zaman oluşacak fiyatları da bilerek değerlendirmek lazım. Benzer krizleri yaşadığımız, savaşları gördüğümüz geçmiş tecrübelerde, hep yapılması gerekenler yapılır, sonra da borsalar patlardı. Hatta TL'den attığımız sıfırları borsadan da atmıştık. Lakin parlamenter sistemin sonlarına doğru maalesef ekonominin, hukukun, maliye politikalarının, demokrasinin gereklerini yapmadığımız için borsanın olumsuz etkilenme süresi uzuyor. Seçilmiş bir başbakanın kendi MKYK'sı ile yetkilerinin elinden alındığını kaç ülkede gördünüz? Dövizi küt pat diye satarsan alanlar çil yavrusu gibi dağılır diyenler, bunu aynı bu şekilde uygulayanları kaç ülkede gördünüz? Ama bizim ülkemizde var. Dünya gıda fiyatları on yıl boyunca düşerken, enerji fiyatları gördüğü seviyelerin 1/3'üne hatta çok daha altına inerken bizde tersinin olmasının nedenini düşünmeyip borsa yerinde saydı, diğer her şey uçtu gitti demek ne denli doğru? Tespit olarak doğru ama sebepleri düşünülmeden söylenmesi, şu anki değer kıyaslamalarına bakıp yapılan yorumlar doğru değil maalesef.

Yapacak bir şey yok. Borsalar böyledir. Doğru ve yanlışardan fazlası ile etkilenirler. Eğer hatalar sürerse, iskontoları daha da büyüyerek fiyat düşüşleri sürebilir. Ya da reel toparlanmaları zaman alabilir. CDS'ler iflas eden ülke seviyesine gelmiş bir ülkede hala bunu düzeltmek için yapılan bir doğru yok maalesef. Olsa zaten cdsler düşmeye başlar. Sanmayın ki, dış güçler nedeniyle oluyor bunların hepsi. O dış güçler dediklerimiz zaten bizim gibi ülkelerin yatırımlarının çoğunu ele geçirmiş şirketler ve ülkeler olarak isterler mi kendilerine geçmiş yatırımlar batma riski taşısın. Ama yöneten onlar değil. Yönetenler ne yapıyorsa ülke onu yaşar. Yani kim bize zorla yanlış para politikasına rağmen TCMB rezervlerini sattırdı ki? Başka bir devletin sözü ile mi bu rezevrleri sattık? 

Kurumların özerkliğini ciddiye almayan başka ülkeler mi? TCMB özerkliği elden gitti diye yazdığım yazıyı gayet net hatırlıyorum. O tarihten sonra olanların çoğunun özerkliğin elden gitmesi yüzünden olduğunu bilmek lazım. Şimdi bunlar yapılınca işte bu yüzden de riski alanlanlardan alternatif alanlara kayış oluyor. Bu ülkenin kendi vatandaşlarının tasarrufları, DTH ları KKM'de toplanan parayı da ben döviz gibi gördüğüm için %72 dövizde toplanmış durumda. Şimdi bir ülkenin tasarruflarının %72 civarının dövizde topanmasını göz önünde tutmayıp, borsalar neden düşer, neden diğerleri borsadan daha çok kazandırıyor, denmez ki. 

Borsalar iyi yönetim halinde para bollaşıp, alternatif yatırım alanlarında fiyat artışı imkanları düşünce yükselişe geçerler. İşte siz de bu nedenle yorumlarınızı eksik yapıyorsunuz. İktidarın ilk 7-8 yılını düşünün. Ekonomi, siyaset, demokrasi, yargı, yatırımlar bir çok alanda eski dönemlerin eksikleri ve hatalarını düzelten, barış süreci ile ülkede acaba toplumsal bir huzur mu geliyor beklentisi yaratılan dönemi düşünün. Türkiye'ye tarihinde olmadığı kadar para ve yatırım girişleri oldu. Eğer siz 2001'de borsaya girip, 2008'de bu kıyaslamaları yapıyor olsaydınız, o zaman diğer her şeye göre borsada misli kazançlı olduğunuzu söyleyecektiniz. Neden? Çünkü 2001-2008 arası enflasyon ve ona paralel faizler düştüğü için.  

Lakin siz Türkiye'de bir şeyler ters gitmeye başladıktan sonra borsaya girmişsiniz. Ama tek başına iktidar ve o iktidarın tek lideri yine siyasete ve ülkedeki kararlara hakim. Nasıl ki, Nağci Ağbal ve Lütfi Elvan'ın ekonomiye atandıkları dönem gidişat bir anda pozitif tepki verdiyse, yine benzer kararlar alınırsa şu an gördüğünüz olumsuz gidişat bir anda tersine döner. Siz ne kadar doğru yaparsanız o kadar pozitif yansıma görürsünüz. Ne kadar yanlış yaparsanız da o kadar baskı ile karşılaşırsınız. Bu alınan tedbirlerle de vatandaş tasarruflarında dövizden vaz geçmez. 

Borsalar düşüşlerde birileri de alıyor olmasına rağmen düşmeye devam edebilir. Aynı yükselişlerde de birileri satıyor olmasına rağmen yükselmeye devam ettiği gibi. Yani yabancı satıyor ama karşılığında birileri de alıyor demekle borsanın yükselmesini beklemek, ya da neden düştüğünü anlamamak doğru tespit değil.

Neyse, ben bunları zaten defalarca ve tüm detayları ile yazmış birisiyim. Hatta size bile kim bilir kaç kez bunları bu şekilde izah ettim durdum. Ama hala aynı şekilde yorumlar sürüyor. Bugün müsattim yine detaylı şekilde bir kez daha izah ederek cevapladım. Ama yapılanlar değişmeden, hatalardan dönülmeden pozitif beklentiler doğru değil. Hiç bir şey tek başına değerlendirilmez. Sebep, sonuçlarını iyi analiz etmeniz gerekir. Bir depo delikse, siz ya ben bu kadar doldurup, o kadar da harcamadığım halde neden devamlı boşalıyor derseniz, yanlış değerlendirme yapıyorsunuz demektir. Teşhis yapmadan tespit ve tedavi olmaz.

Ne kadar daha bu durum bu kadar sürecek? Doğrular yapılana kadar. Hangi alanda? Sadece ekonomide değil, hukuk, demokrasi, siyaset, iç-dış ilişkiler, kullanılan dil, maliye, yargı, kamu harcamları, eğitim, insan hakları vs.vs. 

Yaptıkları insanların ve-veya ülkenin yaşamını, gidişini etkiliyorsa, insanlar, yönetenler, bu kararları alanlar başkaları tarafından eleştirilebilirler. Yetki sahibi olanlar her şeyin doğrusunu bilir, eleştirenler bilmeyen hain muhterisler olamaz. Bu diller bırakılmalı, eleştirilere kulak asılmalı, doğrulara dönülmelidir. İktidar değişince her şey düzelir mi? Tabi ki, hayır. İktidar değişimi ile işler düzelmez. Doğrular yapılırsa işler düzelir. Yani başka bir iktidar da gelip, yanlış yapmaya devam ederse, her şey aynı şekilde kötüye gitmeye devam edebilir. Ama eleştiriye uğrayan iktidar bugün doğruları yapmaya başlası, eleştiri nedenleri ortadan kalmaya başlar. İşte bu nedenle her alanda liyakat ön planda tutulmalıdır. Ama siyasette, odalarda yönetim hakları belirlenmiş sürelerle sınırlanmalıdır. Bu da bana göre ABD'de olduğu gibi iki dönem, bilemediniz üç dönemde bitmelidir. Parlamenter sistemin hakim olduğu, genel başkanların çok uzun süreler başbakan seçilebildiği ülkelerde de, liderleri, belediye başkanlarını liderlerin seçtiği sınırlı sayılı delegeler değil, partilerin kim ve kaç kişinin gelip de oy kullanacağı bilinmeyen, kontrol edilemeyen üyeleri seçmelidir. Eğer parti üyelerinin liderleri ve adayları seçme imkanı yaratılırsa, o zaman seçilme için süre konmayabilinir. Çünkü nasılsa yanlışlar başlayınca üyeler gerekli değişimi yaparlar. Ama delegeler bunu yapamaz. Çünkü aykırı düşünen delegeler ve teşkilatları görevden alınır, kendilerini seçecek delegeler seçilir. O zaman da başarısızlıklara rağmen aynı insanlar seçilmeye devam edilir.

Lütfen artık aynı şeyleri sormayın. Şartlar değişir ve düzelir de hala borsa yerinde duruyor, buna rağmen gayrimenkul, altın, arabalar, et, süt, telefon, yakıt, elektrik, ekmek, okul ücretleri velhasıl her şey artıyorsa o zaman sorun. Sebebini yeniden değerlendirelim. Yoksa şu an sebep değişmedi ki, nedenleri ve yansımalarını tekrar tekrar konuşalım.

Bitti. 


    Saygılarımla
    Aydın Eroğlu
     Stratejist
   Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @aydineroglu_