Stagflasyon; bir ekonomide GSYH sıfır ya da sıfıra yakın iken, enflasyonun da sürmesi halidir. Yani büyüme durmuştur ama buna rağmen yine de enflasyon vardır.
Slumpflasyon ise; bir ülkede GSYH artışı düşerken enflasyonun olmasıdır.
Resesyon ; Durgunluk demektir. En az üst üste iki çeyrek dönem küçülme yaşanıyorsa resesyon var demektir. Genel ekonomide belirgin düşüşü ifade eder. Kişi başı milli gelir yerinde sayar. Başka bir ifade ile GSYH artışı nüfus artış hızının altına kalması demektir.
Açıkçası ben yaşanan virüs sorunu nedeniyle dünya genelinde resesyon ile slumpflasyon arasında bir durum yaşanacak diye düşünüyorum. Çünkü sorun para, kredi, kaynak ya da faizler değil. Bunlar dünyanın gördüğü en yüksek miktarlarda ve en düşük hatta yok faizlerle var. Aslında talep de var. Ama sorun insan faktörü evine kapanmış, tüketim tercihlerini zorunlu değiştirmiş durumda.
Bu nedenle üretim yapılamıyor. Üretim olsa dağıtım ve tedarik yapılamıyor. O olsa insanlar seyahat, turizm faaliyetlerinde bulunamıyorlar. İnsanlarla aynı ortamda bulunulan mekan, meydan, müze, konser, spor faaliyetleri, konferans, restaurant, toplu taşıma, hava yolları gibi alanlarda bulunmuyorlar. Zorunlu hallerde gıda ve hijyen tedariki için evlerinden çıkıyorlar. Bu durum normal ülkelerdeki görüntü. Bizim gibi. Bir de sokağa çıkma yasağı var. Sokağa çıkma yasağı ilan edilince zaten tüm mekanlar kapalı kalıyor.
İşte dünya ülkelerinde, ülkeden ülkeye ya da ülke içinde eyalatler arasında değişik uygulamalar var. Ama sonuçta kalabalıkların olduğu üretimler ya yapılamıyor, ya da aksamış durumda. Üretebilseler de, bu ortamda gidip kıyafet alayım, beyaz eşya alayım, mobilya alayım vs. gibi diyecek tüketici sayısında çok ciddi düşüşler var.
Özellikle herkesin ortak olarak yüklendiği belli başlı ürünler var. Kolonya, dezenfektan, hijyenik ürünler ve gıda. Bunlarda da fiyat artışları görülebiliyor. Ama diğer taraftan dünya üretim ve seyahati durunca petrol kullanımı düşmüş durumda. Bu nedenle de enerji ve akaryakıt fiyatlarında düşüşler yaşanıyor. Aslında akaryakıtta bu denli indirim olurken, elektirikte de olması lazım ama nedense elektrik fiyatları yerinde duruyor.
Böyle zamanlarda hükümetler, merkez bankaları paranın faizini düşürüp, likidite arttırıcı önlemleri almak zorunda kalırlar. Nitekim örneklerini görüyorsunuz. Elde olmayan bir sağlık sorunu nedeniyle üretim ve tüketim faaliyetlerinde yaşanan bu durum uzun sürecek olursa, iflaslar yaşanmasın, şirketler ayakta kalabilsinler diye her türlü finansal desteği vermek zorundalardır. Maliye vergi politikasında ertelemeler, silmeler, destekler, işsizlik ödemeleri, maaşları karşılamak, SGP primlerini yatırmak, hatta zorunlu mekanı kapatılanların zararlarını dahi Anayasal olarak tazmin etmek durumundadırlar.
Bunların büyük bir kısmının yapıldığını ya da yapılacağını göreceğiz. Aynı şekilde yine de zora girecek ekonominin yansımaları gereği bazı ülkelerde bankaların sermayelerine destek olmak zorunda da kalabilirler. Bazı bankaların devletleştirildiğini görebiliriz. Aynı şekilde büyük şirketlerde de benzer durumlar eğer virüs sorunu üretim ve tüketimi çok uzun süre daha durdurmaya devam ederse yaşanabilir.
Açıklanan paketler şirketlerin vergi, kredi ödemeleri reel ekonomi ile ilgili alınan kararlardır. Borsalar için de benzer destek, teşvikler verilebilir. Brokerlık dönemlerinde 90'lı yıllarda benzer krizler ülke olarak yaşanırken, Kamu Ortaklığı İdaresi diye hatırlıyorum. Devlet fonu devreye girer borsalarda alımlara başlardı. Endeksi etkileyen hisseleri alarak borsada yaşanan düşüşe set çekerlerdi. Şimdi de Varlık Fonu aracılığı ile benzer bir uygulama görebiliriz. Devletin bu tip müdahalesine serbest piyasaya aykırı diye eleştiriler gelir ama şu an serbest piyasa işleyemediği için ben bu yönde borsa için de bir destek kararı çıkmasının gerektiğine inanıyorum. Bu sayede serbest piyasa ayakta kalabilir. Yoksa görüntü hoş değil.
Ne yapılıyor bu durumda yani? Şöyle, devlet borsada alım için bir kaynak ayırabiliyor. Bununla bankalar, tuprs, froto, otosan, tcell, ttkom, sıse, endekste etkili bazı holding hisseleri gibi alımlara geçiyor. Böylece endeksi en çok etkileyen hisselerin blok alıcısı olunca, bu durumu gören birçok fon da satıştan vaz geçip, alıcı olabiliyorlar. Aynı süreçte şirketler durumu görüp geri alım kararlarını daha rahat açıklayabiliyorlar. Ama bunun için önlerini biraz daha görmeleri gerekebilir. Şu an öncelik virüsü kontrol etmek. Ama maalesef uzun süre korunabildiğimiz virüs ülkemizi de hızlı şekilde etkilemeye başlamış durumda. Bu kontrolsüz artış dünya genelinde kontrol altına alınınca muhtemelen BİST'de ve birçok ülke borsasında bu yönde kararlar görebiliriz.
Peki devlet sonra bu payları ne yapıyor? Piyasalar düzelip de normal işleyiş başladığında peyderpey geriş satıyor. Zaten bu nedenle sonrasında satışa geçtiğinde blok mal sattığı için piyasa olumsuz etkileniyor diye serbest piyasacılar bunu istemiyorlar. Ama bence kalmamış olan serbest piyasa tümden batmasın ve yeniden canlanabilsin diye böyle bir karar doğru bir uygulama olacaktır.
Şu an dünyada inanılmaz bir para dolaşıma çıkmış durumda. Salgın bitti dendiğinde çok hızlı bir üretim-talep artışı ve büyümeler görülmesini bekliyorum. Ama o ana kadar iş daha da ciddileşirse dünya ekonomilerinin en az % 30'unun eridiğini görebiliriz.
Bu ortamda devletten borsalar için destek paketleri çıkmadıysa, gördüğünüz gibi panik satışları nedeniyle borsalar düşer. Nereye kadar düşer? Bunun bir sonu yok mudur? Bu bambaşka bir kriz. Şirketleri açamazsanız, insanları sokağa güvenle çıkartamazsanız, şu anki fiyatlarına göre çok ucuz düşündüğümüz hisselerin şirketleri uzun süre daha açılamazsa o zaman en güçlü şirketler bile batmakla karşı karşıya kalabilirler. 2008 yılında 275 Milyar Dolar değerindeki ABD'li Citi grup yaşanan mortgage krizi esnasında 2009 yılında 5 Milyar Dolar değerine düşmüştü!
Peki otomotiv gibi sektörler neden böyle sert düşüyorlar? Çok sayıda insan çalıştırmak zorunda oldukları için, virüs nedeniyle üretime ara vermek, karantinaya alınmak, üretip satamadıkları takdirde iş gücü ve stoklama maliyetleri nedeniyle ciddi zarar etmek riski nedeniyle düşüyorlar. Yoksa bugün işler yoluna döndü dense inanılmaz bir potansiyel taşıyor olacaklar. Bol likidite ve düşük faizler nedeniyle insanlar kriz bitti dendiği zaman, tabi başka hasarlar ve riskler ortaya çıkmadıysa, yoğun bir otomobil ve konut alımı başladığını görebiliriz. Ama bu süre çok uzamadığı takdirde bu dediklerim olur. Yoksa karantina şartları çok da uzun sürerse, bu takdirde tüketicilerin de alım imkanları arada gelir elde edemeyecekleri süreler nedeniyle düşecektir.
Umarım sorularınıza cevap verebilmişimdir.
Saygılarımla
Aydın Eroğlu
Stratejist
Finans Yazarı
www.borsaanalizci.com
Twitter: @_Stratejist_